Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Kuleli askerî lisesinde, bâzı sınıfların *Kimyâ* dersine girerdim. Bir gün, bir talebe bir suâl sordu. Belki de o şimdi *Paşa*’dır. Hocam, harbde ölen şehîd olur mu? dedi. Ben de; *Tabii olur!* dedim. 


Bunu Peygamber haber veriyor mu? dedi. *Evet, Peygamber Efendimiz haber veriyor!* dedim. Tamam, inandım dedi. Bir suâlim daha var. 


Denizde boğulan da şehîd olur mu? dedi. *Tabii olur, hem de iki kat sevap alır!* dedim. Bunu Peygamber haber veriyor mu? dedi. 


*Elbette haber veriyor!* dedim. Tamam inandım, dedi. Ricâ etsem bir suâlim daha var dedi. Ben de; *Tabii sor!* dedim. Çocuk sordu: 


Hocam, harbde tayyâreden düşen şehîd olur mu? dedi. Ben de; *Elbette olur, hem de öncekilerden daha çok sevap alır!* dedim. 


Bunu da Peygamber aleyhisselâm haber veriyor mu? dedi. *Tabii, bunu da haber veriyor!* deyince, çocuk birden kahraman kesildi. 


Ve hemen; Pekiii, Peygamber aleyhisselâmın zamânında tayyâre var mıydı? dedi. Aklı sıra, beni *Mahcup* etmek istedi. 


Ona dedim ki: Evlâdım, biz bir söz söyleriz, *Bir* veyâ *İki* mânâya gelir. Ama Efendimiz aleyhisselâm öyle söz söylerdi ki, *Çok* mânâya gelirdi. Yâni bir sözle *Çok* şey anlatırdı.


Efendimiz aleyhisselâm; *Yüksekden düşen şehîd olur!* buyuruyor. İster tayyâreden düşsün, ister helikopterden, dedim. 


Ben böyle söyleyince, çocuk *Mahcup* oldu tabii. Öyle düşündüğüne *Utandı*. Bunun üzerine; 


*Hocam, buna cevap veremiyeceğinizi zannetdim, ukalâlık yapdım, kahraman kesildim, ama hakîkî kahraman sizmişsiniz!* dedi. 


Belki şimdi o *Paşa*'dır. Hikâye anlatmıyorum kardeşim, bir *Hâdise*, bir *Vak’a* anlatıyorum.

1 yorum: