BEREKET

“Mervidir ki, hazret-i resûle (sallallahu teala aleyhi ve sellem) bir hatun bir kab içinde bal armağan gönderdi. Bal geldikte ‘esel (bal) alınub kabı boş gönderilür. Lakin, kudret-i hakk ile, evvelki kabı yine eselle dolu vardıkta, hatun gelüb;
-Yâ Resûlallah! Niçün benim hediyemi kabul itmediniz, acaba suçum nedir?
deyu gamnâk (gamlı, tasalı) oldukta;
-Biz senin hediyyeni kabul ettik. Lakin gördüğün ‘esel, Allah cânibinden sana hediyye gelen berekettir.
Hatun şâd u bermurâd (çok mutlu) gidüb cümle ehl-i beytiyle (ev halkı ile) nice zaman ol eselden vâfir (çok, bol) yiyüb asla eksilmedi.
Bir gün hata ile ol esel-i mübâreki gayri kaba boşaltmağın, eksilüb kalmayub hazret-i resûle haber virdikde;
-Evvelki tarafda dursa idi sana ve ehl-i beytine dünya ömri kadar zamana dek vefa (yetme, kafi gelme) idüb elsilmezdi
diyu buyurmuşlar”

(Mir’at-ı Kâinât)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder