UŞŞAKİ MEŞAYIHINDAN HÜSEYİN VASSAF EFENDİ
Harf Devriminin hemen öncesinde Preveze’den Bahçesaray’a; Medine-i Münevvere’den Saraybosna’ya uzanan coğrafyamızda neşet eden iki binden fazla arif-i billahın hal tercümelerini cem etme bahtiyarlığına erişen; bir yönüyle bahtsız ama hizmete ve ahirete bakan yönüyle alabildiğine nasipdar olan bu zat; Uşşaki Meşayıhından, Mesnevihan Hüseyin Vassâf Efendi’dir
bizim kadim medeniyetimiz; geçmişten gelen nakillerin sağlamlığında ve tecrübelerin ışığında bugünümüzü aydınlatma ve yarınımızı inşa etmeyi ana düstur olarak benimsemiştir.
Bu bağlamda irfan ve kültür müktesebatımızda terâcim, tezkire/tezakir ve tabakat isimleri altında eslafın hal tercümeleri cem edilmiş ve pek çok âlimimiz kıymetli eserler vermişlerdir. Bu sahadaki eserlerin belki de en önemlilerinden birisi Sefinet’ül Evliya‘dır.
Telifi yirmi üç seneyi bulan, Osmanlı coğrafyasında neşvü nema bulan urefanın, sulehanın, üdebanın hal tercümesine havi bu şaheser; tasavvufla alakalı her makalenin ve her kitabın mecburi başvuru kaynağıdır. Eserin şöhretine rağmen, müellifi eser kadar bilinmemektedir. Hatta müellifin pek çok eseri gayri münteşir vaziyette, hamiyet-i diniye sahiplerinin gün ışığına çıkarmasını beklemekte, bazı eserleri de meşhur Aksaray yangınında; müellifin kütüphanesi ile yok olup gitmişlerdir.
Harf Devriminin hemen öncesinde Preveze’den Bahçesaray’a; Medine-i Münevvere’den Saraybosna’ya uzanan coğrafyamızda neşet eden iki binden fazla arif-i billahın hal tercümelerini cem etme bahtiyarlığına erişen; bir yönüyle bahtsız ama hizmete ve ahirete bakan yönüyle alabildiğine nasipdar olan bu zat; Uşşaki Meşayıhından, Mesnevihan Hüseyin Vassâf Efendi‘dir.
Hicri 10 Muharrem 1289’da (Miladi 1872) senesinde İstanbul Aksaray’da dünyaya geldi. Babası Ürgüplü Osman Ağa‘dır. Doğumu; Muharrem ayının onuncu gününe tevafuk etmesi nedeniyle babasının mürşidi Salih Efendi’nin oğlu Ahmed Zarifi Efendi tarafından ismi ; Seyyidüş Şüheda Hazreti Hüseyin’den mülhem Hüseyin ve Fahr-ı Kainat Efendimizi anlatan bir zat olması için de Vassâf olarak konulur. Ahmet Zarifi Efendi’ye Osman Ağa’nın oğlunun ileride güzel bir edip, velud bir alim olacağı ilham mı edildi, yoksa mübarek zat keşif üzerine mi “Vassâf” ismini verdi bilinmez ama; Hüseyin Efendi Hazretleri ileride Süleyman Çelebi’nin Mevlid-i Şerifini satır satır şerh edecek; ve zuhur eden esere Gülzar-ı Aşk ismini verecek ; “Vassâf-ı Muhammedi” ismini hak edecektir.
Hüseyin Vassâf Efendi; klasik anlamda medrese eğitimi almaz. İlk tahsiline mahalle mektebinde başlayan Hüseyin Efendi; ilk mektebin ardından sırasıyla Medrese-i Hayriyye, Mekteb-i Osmanî ve Aksaray rüştiyelerinde okur. Eğitimini Mekteb-i Mülkiye’nin idadisinden mezun olarak tamamlar. Filhakika Hüseyin Vassâf Efendi’nin gençlik dönemi Mülkiye başta olmak üzere hemen hemen tüm okullarda Cennetmekan Sultan Hamid Efendimize karşı akımların yuvalandığı yerlerdir. Hüseyin Efendi gibi nice ehl-i tasavvuf ailelerin çocukları hüsn-ü niyetler ile bu okullara gönderilmiş, ancak pek çoğu yakasını Jön Türklere kaptırıp; kendi milletine ve milletinin değerlerine yabancılaşmıştır. Ancak Hüseyin Vassâf Efendi bu tür sapmalara maruz kalmaz ve sırat-ı müstakimden ayrılmaz. Nitekim ileride vereceği eserlerde duruşunu gözler önüne serecektir.
Tahsil hayatından sonra Rüsumat Emanetinde vazifeye başlayan Hüseyin Vassâf Efendi;1893 senesinde evlenir. Bu evlilikten Osman Talat, Ahmet Cevdet, Muhammed Suad isimli üç oğlu ve Ayşe Mualla isminde bir kızı dünyaya gelir. Ortanca oğlu Ahmet Cevdet’i on sekiz aylıkken kaybeden Hüseyin Vassâf, bir de evlat acısı çeker.
Hüseyin Vassaf Efendi’nin hayatında iki arifi billahın özel yeri vardır. Birisi mürşidi İnegöl Müftüsü Şeyh Mehmed İzzeddin Safiyullah Efendi , diğeri de Mesnevi-i Şerif okuduğu ve mesnevihanlık icazeti aldığı Selanikli Esad Dede‘dir.
Esad Dede aynı zamanda kendisinin Rüşdiye’den Farsça öğretmenidir. Cuma günleri Fatih Cami-i Şerifinde hünkar mahfilinin altında; Ramazan-ı Şeriflerde ise müezzin mahfilinin altında Esad Dede’den Mesnevi-i Şerif okuyan Hüseyin Efendi’nin ders arkadaşları o devrin alim-i amil; kamil-i fazıllarıdır.
Mesnevi-i Şerif Şarihi Tahirül Mevlevi, Ahmed Remzi Dede (Akyürek), Mehmet Akif Ersoy, Düzceli Muhammed Zahidül Kevseri gibi pek çok zevat ile beraber aynı halkada Mesnevi-i Manevi okuyan Hüseyin Efendi; devrin pek çok edibiyle de samimi dosttur ki, bunların içinde en önemlileri İbnül Emin Mahmud Kemal Beyefendidir. İbnül Emin Mahmud Kemal Bey’in;”Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu?” ayetini tefsir ve izah sadedinde Tercüman-ı Hakikatte yazdığı makale Hüseyin Vassâf’ı ilme ve tahsile teşvik etmiştir.
Selanikli Mehmed Esad Dede’den; sadece Mesnevi-i Manevi okumakla kalmamış; Bostân, Hafız ve Aruz-u Endülüs‘ü Fatih Camii’nde; Kaside-i Hamriyye‘yi ise Esad Dede’nin Çayırlı Medresesindeki hücresinde okumuştur. Kendi ifadesiyle kalbine tasavvuf tohumlarını Esad Dede ekmiştir.
1922 senesinde emekli olan Hüseyin Vassâf Efendi; kendisini tamamen ilme vermiş fakat Aksaray yangınında kütüphanesini ve kendi telif ettiği bazı eserlerini kaybetmiştir. Anadolu’dan, Mısır’dan, Suriye’den, Rumeli’den topladığı onlarca el yazması eser, yine kendi çektiği onlarca fotoğraf yok olup gitmiştir. Yaptığı seyahatler ile Hüseyin Vassâf Efendi’ye “Modern zamanların Evliya Çelebi’si” dense sezadır. Evliya Çelebi gibi Memalik-i Osmaniye’yi dolaşmıştır. İlk seyahatini 17 yaşındayken 1899 yılında Bursa’ya yapmıştır. Bursa Hatırası ismini verdiği eseri ile 1800’lerin son döneminde Bursa’yı bugünlere tanıtmıştır. Vassâf Efendi’nin bu eseri yeni harflere aktarılarak son dönemde neşredilmiştir.
1925 senesinde tekkelerin kapatılması esnasında Kasımpaşa Uşşaki Tekkesinde postnişin olarak irşad ve talipleri tenvir ile memur olan Hüseyin Vassaf Efendi mürşidlerinden Halvetiyye’nin Uşşakiyye, Şabaniyye (Bekriyye şubesi), Gülşeniyye(Sezaiyye Şubesi) ve Mısriyye kolları ile Kadiriyye icazeti almıştır. Ancak umumi irşadını Pir Seyyid Hasan Hüsameddin Uşşaki Hazretlerinden yapmıştır. Niyazi-i Mısri Hazretlerinin kimi şiirlerine şerh yazmıştır.
Harf Devriminden hemen önce eserlerini bastırmaya çalışan Hüseyin Efendi maalesef bunda başarılı olamamış ve bir kısmı el yazması olarak oğlu tarafından Süleymaniye Kütüphanesine bağışlanmıştır.
1929 yılında henüz 57 yaşındayken Arnavutköy’deki evinde vefat etmiş ve Rumelihisarı Kabristanına defnedilmiştir. Vefatına Tahirül Mevlevi Hazretleri tarih düşürmüşlerdir. Kolay adam beğenmemesi ile bilinen İbnül Emin Mahmud Kemal Beyefendi; HüseyinVassaf Efendi Hazretlerini şu beyitleriyle övmüştür :
Sen mahzar-ı feyz-i evliyasın
Vassaf’ı safiyy-i asfiyasın
Merdan-ı Hudaya mahrem oldun
Âdemler içinde adem oldun
Ahmet Haliloğlu
…………………………………….
HÜSEYİN VASSAF
SEFİNE-İ EVLİYA SAHİBİ
Hüseyin Vassaf Bey 8 Mart 1872’de Çarşamba gecesi (1289 Muharrem Onuncu gecesi) İstanbul’da Aksaray’da Valide Cami-i Şerifi karşısında Kara Mehmed Paşa Sokağında ve Koğacı Dede Mahallesinde otuzbeş numaralı evde doğdu.Babası Hacı Osman Efendi,annesi ise Fatma Emsal Hanım’dır. Hacı Osman Efendi Sinaniye tarikatından Topkapı Pazar Tekkesi Şeyhi Salih Efendiye intisaplı idi . Cemaziye’l-ahir 1308 (Şubat 1891) tarihinde vefat etmiş ve Merkez Efendi Kabristanındaki aile mezarlığına defn olunmuştur.Fatma Emsal Hanım Nakşibendi tarikatından Ahmet Ziyaüddin Gümüşhaneviye intisaplı idi . 1297 (1881)’de vefat etmiş ve Merkez Efendi Kabristanlığına defn olunmuştur . Hüseyin Vassaf,10 Şubat 1309/1893 tarihinde ve kendisinin ilk mesubiyeti olan Şabaniliğinin Bekriye koluna mensup,Harbiye Nezareti katibi ve Sekmenbaşı camii imamı Hafız Mehmet Emin Efendi’nin kızı1879 doğumlu Faika Hanımla evlenmiştir . Bu evlilikten üç oğlu bir kızı dünyaya gelmiştir . 1879 da Şam’dan İstanbul’a gelen Şabaniliğin Bekr koluna mensup Mehmet Sultan Efendi Hüseyin Vassaf’ın intisap ettiği ilk şeyhtir . Daha sonra Edirneli Hasan Sezai Efendi soyundan gelen Gülşeni şeyhi Şuayb Şerafeddin Efendi’ye bağlanmış ve ardından Mustafa Hilmi Efendi’den Uşşaki icazeti almıştır . 1925 de tekkelerin kapatılmasından bir süre önce Mustafa Safi Efendi’nin vefatıyla boşalan Kasımpaşa’daki Uşşaki asitanesinin meşihatına İnegöl müftüsü Mehmet İzzettin Efendi tarafından atanmıştır . Postnişinlik yaptığı bu dönemde icazet verdiği kişiler arasında Pötürgeli Ali Rıza Efendi, Sivaslı Muhammed Ömer Rüşdi, Göreleli Ali Osman Sıdkı, Ankaralı Muhammed Mecdi Efendi vardır . Hüseyin Vassaf gerek memur olduğu yıllarda gerekse emekli olduktan sonra bir çok yer gezmiş ve buralarda bulunan meşayıhın sağ olanlarıyla bizzat görüşmüş,vefat etmiş olanların ise hayatları ve halifeleri hakkında bilgi toplamış , tekke ve türbelerinde incelemelerde bulunmuştur . 1342 (1926) senesinde Bursa’ya giderek türbe ve tekkeleri ziyaretinden sonra Bursa Hatırası diye ilk seyahatnamesini yazmıştır . Mustakil eserlerinden en önemlilerinden biri olan Şerh-i Esmar-ı Esrar-ı Sefine-i Evliya-yı Ebrar eseri tarikat silsilelerini ve şeyh biyografilerini toplayan bu eser toplam 5 cilttir . Hüseyin Vassaf bu önemli eserini 15 Şubat 1318(1902)’de sahaflarda eline geçen Esmar-ı Esrar’ı şerh etmek maksadıyla yazmaya başlamışsa da sadece onun şerhi olmaktan çıkmış toplanan geniş bilgiler sayesinde beş büyük cilt haline gelerek tercüme kitaplarının en büyüğü olmuştur . 25 Safer 1342 (1923) tarihinde müsvettesi tamamlanmıştır . Eserin temize çekilme tarihi bir beyitte ebced hesabıyla şöyle belirtilmiştir . Çıkıp isna aşer tarihini şöyle ettiler tebyin Sana ikram-ı Hak’tır(himmet-i şeyh)bilmiş ol Vassaf Bu tarih düşürmeden de anlaşıldığına göre eserin temize çekilmesi 12 Cemadelula 1343/1925’te tamamlanmıştır . Hüseyin Vassaf ömrünün son senelerinin kış aylarını İstanbul Vezneciler’deki Tekke sokağındaki evinde;yazlarını ise Suadiye’deki sayfiyesinde geçirmiştir . Elli yedi sene süren kısa fakat bereketli ömrü 21 Teşrin-i sani 1929 da sona ermiştir.Vasiyeti üzerine Rumeli Hisarı kabristanına defn olunmuştur.
DİVAN-I VASSAF
-315-
Hazret-i Pir Hüsameddin Uşşaki’ye
Tarik-i ‘aşkda burhandır Hüsameddin-i ‘Uşşaki
Çerag-ı feyza u’irfandır Hüsameddin-i ‘Uşşaki
Uluvv-ı ka’beni tasdik ederler cümle ehlullah
Rical’üllah-ı sultandır Hüsameddin-i ‘Uşşaki
Gel adab ile yüz sür ravza-i ‘irfanına Vassaf
Nice mürde dile candır Hüsameddin-i ‘Uşşaki
Şarab-ı ‘aşka der-i saki Hüsameddin-i ‘Uşşaki
Uluvv-i himmet baki Hüsameddin-i ‘Uşşaki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder