*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Allahü teâlânın dînine hizmet edenlere, meselâ *Bizim Kitap* larımızı satanlara, hediye edenlere, dağıtanlara, yâni Allahü teâlânın *Dînini* öğretenlere veyâ öğretilmesine *Sebep* olanlara ne mutlu.
Çünkü Allahü teâlâ onlara, Cennette öyle *Köşk* ler verecek ki, insanlar o köşkleri görünce şaşıracaklar, hattâ merak edecekler.
Allah Allaaah! Bu *Köşkler*, acabâ hangi *Peygamber* in köşkü? Hangi *Evliyâ* nın köşkü? diye birbirlerine soracaklar. Cenâb-ı Hak da bildirecek ve:
*Hayır hayır, onlar ne Evliyâlarındır, ne de Peygamberlerin. Onlar, âhir zamanda gelip de, benim dînimi, benim kullarıma öğretenlere âitdir*, diye buyuracak.
Bizim *Tam İlmihâl*, bir hazîne kardeşim. İçinde herşey var. Bu bilgilerin hepsi, ehl-i sünnet *Âlimleri* nin kelâmlarıdır. O *Büyükler* in sözleridir. Bu kitâbın içinde, bize âit tek bir *Satır*, hattâ tek bir *Kelime* yok.
Peki, bu bilgileri nerden aldık? Bu *Tam İlmihâl*, tanınmış büyük İslâm âlimlerinin, *Arabî* ve *Fârisî* olarak yazdığı *Bin* den fazla kıymetli *Kitâplar* dan alınarak hazırlanmışdır.
Yâni bu *Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye* kitâbı, binlerce *Çiçek* den, tek tek toplanarak yapılan tatlı ve şifâlı *Bal* gibidir kardeşim.
Bu *Tam İlmihâli* okuyan, *Âlim* olur. Hele içindekilerini yaparsa, *Evliyâ* olur efendim. Böyle bir hazîne varken, başka kitâba ihtiyâç var mı?
Efendim her *Kitap*, o günün şartlarında, o günün insanlarına, o insanların suâllerine *Cevap* olarak yazılmışdır.
İşte o kıymetli kitaplardan, Bu güne âit olanları, yâni bu zamânın insanlarına lâzım olanları seçilmiş ve *Tam İlmihâle* konmuşdur. Çok mühim bu.
Benim ömrüm, bu *Kitâbın* içinde geçdi. Onun için bu asrın mürşid-i kâmili, *Tam İlmihâl* dir efendim.
Bir insan, birini çok seviyorsa, ondan çok bahsedilmesini ister veyâ kendisi, hep ondan bahseder. Benim ömrüm de, *İmâm-ı Rabbânî* hazretlerini ve *Abdülhakîm Efendi* hazretlerini anlatmakla geçdi.
Tekrar tekrar anlatıyorum. Hattâ siz bunları biliyorsunuzdur, daha önce duymuşsunuzdur. Ama ben yine de anlatırım. *Benim İşim* bu. Peki, tekrar tekrar anlatmanın ne fâidesi var?
Efendim, *1000* defâ da dinleseniz, *1001* inci defâsında yine bir şey istifâde edersiniz. Çünkü her seferinde, o *Büyükler* in rûhâniyeti orada hazır olur. *Feyz* alırsınız, kalbiniz *Nûr* lanır. Mühim olan da, beyin değil, *Kalp* dir.