*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
İnsan, *Hediye* vereceği kişiyi *Tanır*, *Bilir* ve hediyeyi *Ona* verir. Rastgele *Kimse*’ye vermez efendim.
Bu zamânın *Cihâd*’ı, birine bir *Kitap* vermekdir kardeşim. Bu kitaplar bizim değil ki. *Ehl-i sünnet âlimleri*’nin sözleri, kelâmları bunlar.
Bu kitapları okuyan, hem *Dîn*’ini doğru öğrenir. Hem de bu *Büyükler*’in rûhâniyetlerinden *Feyz* alır. Binâenaleyh, bunları dağıtmak, bir kişiye daha ulaşdırmak, *Cihad*’dır.
Yâhut gazetemize, bir kişiyi daha *Abone* yapmak, fiilen *Cihâd* yapmak demekdir. Her asrın, hizmet şartları, hizmet aracı *Farklı*’dır.
Bu asrın aracı, vâsıtası, *Güleryüz*’lü ve *Tatlıdil*’li olmakdır. Çünkü *Sertliğe*, tahammül yok şimdi. *Kızmak* ve *Öfkelenmek* zamânı geçdi.
*Ölüm* ve sonrasına hazırlananın, dünyâsı da *Mâmur* olur, âhireti de. *Ölüm* ve sonrasını unutanların, dünyâsı da *Hüsrân*’dır, âhireti de.
Bu gün insanları frenliyecek tek şey *Tezekkür-i mevt*’dir. Yâni ölümü düşünmekdir. Ölümü düşünmek, ömrü *Uzatır* kardeşim.
Ehl-i sünnet demek, *Muhabbet* demekdir, *Sevgi* demekdir. Birbirlerini sevmiyenler, *Ehl-i sünnet* olamazlar, Nasıl sevecekler birbirlerini? *Eshâb-ı kirâm*, Peygamberimizi *Nasıl* sevdilerse, öyle.
*Ömür* belli, *Nefes*’ler sayılı. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı kerîmde meâlen; *Ecel, bir an gecikmez ve vaktinden önce de gelmez!* buyuruyor.
Mü’min, *Ölüm*’den korkmaz efendim. Kâfirler *Korkar*, ölümden kaçarlar. Bahsedilmesine bile *Tahammül* edemezler. Ama mü’min, ölümü *Sever* efendim.
Niçin sever? Çünkü ölünce *Rabbi*’ne kavuşacak. Ne buyurmuş büyükler: *Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşduran bir köprüdür!*
Sonra hadîs-i şerîf var; *Mü’minin kabri, Cennet bahçesidir!* buyuruluyor. İnsan *Cennet* bahçesine girmek istemez mi? Kâfirlerin kabri ise *Cehennem çukuru*’dur, Allah korusun!