MÜZEKKİ’n-NÜFUS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MÜZEKKİ’n-NÜFUS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

EŞREFOĞLU ABDULLAH RUMİ HAZRETLERİ (1377-1470)

Eşrefoğlu Rumi'nin adı Abdullah; babasının adı ise Ahmed Eşref'tir. Mısır'dan Suriye'nin Hama şehrine, oradan Anadolu'ya göç ederek önce Manisa'ya, ardından da İznik'e yerleşen, aslen Mekkeli ve Hz. Peygamber (sav) neslinden geldiği rivayet edilen bir ailenin çocuğudur. Hicri 779 yılında (Miladi 1377) İznik'te dünyaya gelen Eşrefoğlu'nun çocukluk yılları burada geçmiştir. İlköğrenimini tamamladıktan sonra zahiri ilimleri, Bursa Sultan Mehmed Medresesi'nde tahsil etmiştir. Gördüğü bir rüya üzerine, gönlünde tasavvufa karşı bir meyil olur ve bu nedenle medreseden ayrılır. Abdal Mehmed adlı bir meczuba gönlünden geçen düşünceyi anlatınca, o da kendisine Emir Sultan'a (ö. 833/1429) gitmesini tavsiye eder. 


Bu tavsiye üzerine Eşrefoğlu Hz, kendisini irşat etmesi için Emir Sultan'a müracaat eder, ancak o, yaşlılığını ileri sürerek Eşrefoğlu'nu Hacı Bayram-ı Veli'ye gönderir. Eşrefoğlu Ankara'ya gider ve Hacı Bayram-ı Veli Dergahı'nda on bir yıl kadar hizmetlerde bulunur. Hacı Bayram-ı Veli, bu kabiliyetli dervişinin belli bir merhaleyi aşmış olduğuna kanaat getirdikten sonra, Eşrefoğlu'nu dergaha imam olarak görevlendirir ve kızı Hayrunnisa ile evlendirerek kendisine damat yapar. Ardından icazet verip, şeyh olduğunu sembolize eden alem ve seccade ile doğum yeri İznik'e halife olarak gönderir. 


Daha sonra, Hacı Bayram-ı Veli Hz, “Hama'da şeref-mekin olan, Abdülkadir Geylani'nin neslinden Şeyh Hüseyin'den feyzin mukadderdir" diyerek kendisine Hama'ya gitmesini tavsiye eder. Hama'ya gider ve Hüseyin el-Hamevi'ye intisap ederek onun müridi olur. Hüseyin el-Hamevi, kırk günlük çilesini tamamlattıktan sonra halvetten çıkarıp Kadiriyye icazeti verir. "Bir memlekette iki padişah olmaz; git, seni vatanına halife tayin ettim!" diyerek, irşad hizmetinde bulunması için memleketine dönmesini söyler. 


Eşrefoğlu Hazretleri, İznik’e döndükten sonra kurduğu dergâhında irşada başladı, tarikatı kısa zamanda yayıldı. Bu dergah, Kadiri tarikatının Osmanlı topraklarındaki ilk tekkesidir. Talebelerine ders vermeye, Kâdirî yolunu yaymaya, insanları gurur, kibir, kendini beğenme gibi kalb hastalıklarından kurtarmaya büyük gayret gösterdi. Bu şekilde gayretli çalışmaları çevreden işitilmeye başladı. Bursa’dan, İstanbul’dan ve diğer vilâyetlerden akın akın gelip talebesi olmakla şereflenmek istiyenler çoğaldı. İrşad hizmetleri vefatına kadar devam etti. H. 874 yılında (M. 1469-70) İznik’te vefat etti. Daha sonraları camiye çevrilen dergâhın haziresine defnedildi. Kabri ziyâret mahallidir. Allah şefaatine nail eylesin, amin. 


“MÜZEKKİ’n-NÜFUS” 

En önemli eseridir. 1448 yılında yazılan eser, Anadolu’da Türkçe olarak kaleme alınan dinî, tasavvufî ve ahlâkî nitelikteki eserlerin ilk örneklerindendir. Eşrefoğlu Hazretleri, Müzekki’n-nüfûs’u halkı doğru yola sevketmek amacıyla ve halk tarafından anlaşılması için bilhassa Türkçe olarak kaleme aldığını belirtir. Eseri, “Bütün hayırların başı Allah’tan korkmak ve bütün şerlerin başı korkusuz olmaktır” şeklinde özetlediği prensipten hareketle kaleme alan Eşrefoğlu Hazretleri, genel anlamda insan meselesi ve eşref-i mahlûkāt olarak yaratılan insanın eğitimi üzerinde durur. Yaratılış itibariyle her türlü kötülüğü yapmaya müsait olan insanın çalışıp çabaladığı, gayret gösterdiği takdirde nefsini kötülüklerden arındırabileceğini ve aklı sayesinde hayvanlık derekesinden insanlık derecesine yükselebileceğini söyler.