Enver abi buyurdular ki;
Burada bir arkadaşımız var, onu buradan görüyorum. Allah rahmet eylesin, hanımı vefat etti. Hanımı vefat etmeden birkaç saat evvel, o arkadaş buraya telefon etti ve; bizim hanım çok ağır. Ne yapayım, dedi. Ben de Hocamıza telefon ettim, dua ettiler, Allah selamet-i iman versin, buyurdular. Bu kadıncağız vefatından üç-dört dakika evvel, kocasına diyor ki; Şimdi, şu anda seyyid Abdülhakim efendi hazretlerini görüyorum. Bana diyor ki; Kızım korkma ölümden, gözünden çapak alacak kadar duyacaksın, hiç duymayacaksın. Bu arkadaşımıza; senin hanım ne iş yapardı, diye sordum. Kitap hizmeti yapanlara yemek verirdi, dedi. Mübarekler buyurdular ki; Efendim, Allahü tealanın dinine hizmet eden mücahide bir bardak su veren, asla, ne kabir azabı ne ölüm acısı, ne mahşer azabı, hiç çekmeyecektir. Onlar Arşın altında gölgeleneceklerdir. Bu, Kıyamet ve Ahiret kitabında yazıyor. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyorlar ki; Bir âlime bir bardak su veren için melekler nida edeceklermiş. Ey, filan âlime bir bardak su veren, gel gel. Sana bugün azap yok. Müjdeler çok. Biz yeter ki, kendimizden vazgeçelim. Bizim için bütün faziletlere, bütün devletlere, bütün nimetlere, bütün güzelliklere en büyük engel, bizim kendimizdir, nefsimizdir.