Seyyid Ahmed Arvâsî etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seyyid Ahmed Arvâsî etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Büyük mütefekkir Seyyid Ahmed Arvasi

Büyük mütefekkir Seyyid Ahmed Arvasi emekli bir gümrük memuru olan Abdülhakim Arvasi Bey’in oğlu olarak hayata gözlerini açar. Kuyumcu çıraklığı yaptığı günlerden birinde dükkana gelen bir Allah dostu “senin işin gönül sarraflığı olmalı” deyince hayatına yeni bir yön verir. 


Necip Fazıl’ın deyimiyle;

“Beyninden kalemine kan çeker ve yazardı”

Sayfalar, dosyalar dolusu yazar. Aklının kopma noktasına geldiği anlarda İmam-ı Rabbani Hazretlerine sığınır ve kalemini ona bırakırdı. 


31 Aralık 1988 bundan 35 yıl evvel noel çığlıklarının atıldığı o gün Seyyid Ahmed Arvasi, Türk gençliği’nin kötü gidişinin verdiği üzüntü ile kaldırır mübarek parmaklarını ve daha tuşlara dokunamadan yorgun vücudu düşer daktilosunun başına ve Hak’ka kavuşmak arzusuyla ayrılır aramızdan.


Kıymetli yazılarından bazı alıntılar;

-“Aydın kelimesi, sözlüğümüze yeni girmiş bir kavramdır. Bizim kültür ve medeniyetimizde bunun yerine “münevver” sözü kullanılırdı. “Müvevver”, bizim sözlüğümüzde “ nurlandırılmış, aydınlatılmış, karanlıktan aydınlığa çıkarılmış…” demektir.


-Hiç şüpheniz olmasın ki, her eylemin arkasında bir veya birkaç kitap vardır. Bombalara ve silahlara yol gösteren kitaplardır; ilim, fikir ve sanat adamlarını cezbeden kitaplardır. Dualara, ibadetlere ve mabetlere ışık tutan kitaplardır. Kafaları ve gönülleri aydınlatan da, karartan da kitaplardır. Dostlukları pekiştirenler, düşmanlıkları kışkırtanlar da kitaplardır. Dünyayı, kendi kitapları ve klasikleri ile meşgul eden ülkeler, gerçekten de zamana hakim olurlar. Ya kendi klasiklerini ve kitaplarını yitiren milletler…

DİYÂNET

"Diyanet Teşkilatı, devletin bir müessesesi olarak, dinin yanlış anlatılmasına, bozulmasına ve saptırılmasına karşı tarafsız kalamaz. Aksi hâlde “sahte mürşitler”, art niyetli veya cahil kişi ve zümreler ve bunların etrafında oluşan “akımlar”, hem milleti hem de dinî hayatı parçalar. 

Unutmamak gerekir ki, İmâm-ı Âzam, İmâm-ı Mâlik, İmâm-ı Şafiî, İmâm-ı Hanbel, İmâm-ı Mâtürîdî, İmâm-ı Eş'arî, İmâm-ı Gazâlî ve İmâm-ı Rabbanî gibi güneşler unutturulunca, ateş böcekleri, kendilerini “aydınlık kaynağı” zannettiler. Gerçekler ortadan çekilince, sahteleri piyasayı doldurdu. 

Diyanet kadrosu, gerçek din büyüklerinin “çizgisinde ve tavizsiz” yürümek zorundadır."


(Seyyîd Ahmed Arvasî)