*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Biz, çok *Şanslı*’yız kardeşim. Dünyâda yedi *Milyar* insan varsa, bunun *Bir* milyar kadarı *Müslümân*’dır. Bu bir milyar müslümânın da, yüzde doksanı *Bid’at Ehli*’dir.
Geriye, *Yüzde On* kalıyor. Onun içinde de, neler vardır, neler. Onun için biz çok *Bahtiyâr*’ız kardeşim.
Şu dünyâda en *Ahmak* kimse, *Rızk*’ından *Şüphe* edendir kardeşim. Rızık, *Mukadder*’dir. Yâni ezelde *Takdîr* edilmişdir.
Hiç kimse *Rızk*’ını yemeden ölmez. Çocuk, daha anne karnındayken, *Cebrâil* aleyhisselâm gelir ve ona birkaç *Şey* söyler.
Bir tânesi; Senin ömrün, şu kadar *Sene*, şu kadar *Ay*, şu kadar *Gün*, şu kadar *Saat*, hattâ şu kadar *Dakîka*, şu kadar *Sâniye*’dir, der.
● ● ●
*Abdülhakim Arvasi Efendi* hazretlerinin talebelerinden *Cevat bey* vardı. Muhârebede bir ara *Aklı* bozulmuş. Doktorlar; *Her an saldırabilir!* diye rapor vermişler.
Ama kimseye de saldırmadı. Bir gün, *Abdülhakim Efendi*’nin sevdiklerinden *Mehmet Efendi*, *Cevat Bey*’i yemeğe *Dâvet* etdi. Biz de oradaydık.
Cevat bey, baklava tepsisine bir avuç *Tuz* koydu. Bize de; *Sakın Söylemeyin!* diye işâret etdi. Ondan herkes çekinirdi.
Ama çok da *Şakacı*’ydı. Tepsi ortaya konunca, *Tuzlu* tarafını Mehmet Efendi’nin önüne çevirdi ve *Önce ev sâhibi başlasın, bakalım nasıl?* dedi.
Mehmet Efendi bir *Dilim* aldı, ağzı yüzü *Değişdi*. Yüzü değişince, Cevat bey sordu; *Bir şey mi var tadında yoksa?* dedi.
Mehmet Efendi de; *Tadı da tuzu da yerinde!* dedi ve hemen dışarı çıkıp, *Kızları*’na seslendi. Biz anladık ki onlara *Kızacak*. Hemen çağırdık, hakîkati söyleyince, ferahladı.
● ● ●
*Abdülhakim Efendi* hazretleri buyurdu ki: Herkes, *Hac*’da bir *Duâ* eder, en çok *İstediği* şeyi ister, orada yalvarır. Ben de; *Yâ Rabbî, benden okuyanı âlim eyle!* diye duâ etdim, buyurdu.
*Abdülhakim Efendi* hazretleri, bizi *Kendisi* çağırdı. O çağırmasaydı biz gidemezdik efendim. Bize her *Şey*’i, O öğretdi. Hiç yüzlerine bakamazdım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder