Aşık Olmak Günah Mı ?
Günah işlememek şartı ile birini sevmekte mahzur var mıdır?
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İman edenler arasında kötülüğün, hayâsızlığın yayılmasını isteyenler ve sevenler için dünyada da ahirette de elim bir azap vardır.) [Nur 19]
Sevgi, insanın elinde olmayan bir duygudur. İffeti, yani namusu korumak ve günah olan işlerden kaçmak şartı ile birine karşı sevgi duymakta mahzur yoktur. Hatta iffetini koruyarak sevgisini gizlemek çok sevaptır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehittir.) [Hakim, Hatib]
(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, Allahü Teâlâ affedip Cennetine koyar.) [İbni Asakir]
Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak sevgi insanı kör ettiği için, insanın kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin üstün olan kimseleri, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir.) [Deylemi]
İffetlinin eşi de iffetlidir
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(Aklı dinlemeyen, en çok ona isyan eden şehvettir. İnsanların, başkalarının ayıplamaları gibi sebeplerle bu şehvetten kaçınmaları faydalı ise de, büyük sevap alamazlar. Fakat günah işlemek için bütün imkânlara sahipken, ortada hiçbir korku yok iken, sırf Allah rızası için, Allah’tan korktuğu için şehvetine esir olmazsa, ona mani olursa, en büyük fazilete kavuşur. Bu derece Sıddıklar, şehitler makamıdır.)
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Haya, iffet, dile hakimiyet ve akıl, imandandır. Böyle kimselerin ahiret arzusu çoğalır, dünya hırsı azalır. Cimrilik, müstehcenlik, çirkin sözlülük, hayasızlıktan, nifaktan ileri gelir. Böylelerinde dünya hırsı çoğalır, ahiret arzusu azalır.) [Beyheki]
Erkekler, iffetsiz olursa, yakınları da kötü yola düşebilir. Peygamber efendimiz, (Siz iffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur) buyurdu. (Taberani)
İbni Neccar’ın bildirdiği (Zina eden, aynı şeye maruz kalır) mealindeki hadis-i şerif, iffetli olmayanın yakınlarının da, iffetsiz olabileceğini göstermektedir. İffetli olmaya gayret eden bunu başarır. (İffetli olmak isteyeni Allahü teâlâ iffetli kılar) hadis-i şerifi buna delildir. (Hakim)
Gayrı meşru işler, dünyada insan için yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. “Ben ölmem” veya “Cehennem ateşi bana zarar vermez” diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!) [Eyyühel veled]
Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, kötülük işleyebilir mi?
İffetli olmak için
İnsana en büyük zarar, kötü arkadaştan gelir. Kötü arkadaşlarla düşüp kalkan, kılavuzu karga olan nasıl her zaman temiz olabilir?
İyi insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte,
(İnsanın dini arkadaşının dini gibidir) buyuruluyor. (Tirmizi)
Şu halde yapılacak iş, arkadaşlık edilen kimselere dikkat etmek ve kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene cenab-ı Hakkın bunu nasip edeceği din kitaplarında yazılıdır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İffet talep edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.) [Hakim]
İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir?
Çocuklara iyi örnek olmak gerekir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur. Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder!) [Taberani]
Mâlikimin mülküne mihmân oluram kime ne
Mâlikimin mülküne mihmân oluram kime ne
Sâni'in sun'un görüp hayran oluram kime ne
Gâh oturup derd evinde beklerem Eyyûb gibi
Dost yolunda cân verip kurbân oluram kime ne
Gâh olur perrende-vârî seyr ederem âlemi
Gâh durup bir kuşede pinhân oluram kime ne
Gâh firâk-ı hasret-i yâr ile mahzun oluram
Gâh açılıp gül gibi handan oluram kime ne
Gâh oluram çok muhannet bir megesten korkaram
Gâh olur ki bir kağan arslan oluram kime ne
Gâh olur eğnime şaldan giyerem atlas harîr
Gâh olur ki soyunup uryân oluram kime ne
Gâh Nesîmî-veş bu cismim cildini üzdürürem
Her belâ çevgânına kalkan oluram kime ne
Ûmmîyem ben zerre denli ilme yoktur takatim
Gâh olur ilm ile bî-pâyân oluram kime ne
Gâh giderem halk içinde lâübâli söylerem
Gâh huzr-ı pîre varıp fân'oluram kime ne
Gâh girip bâzâr-ı aşk içre oluram muhtesib
Hakkı bâtıldan seçip irfan oluram kime ne
Gâh olur ehl-i cehennem yakaram bu âlemi
Gâh behişte hûrî vü gılman oluram kime ne
Gâh girip zindan içinde beklerem Yûsuf gibi
Mısr-ı dilde gâhî de sultân oluram kime ne
Gâh gönül bahri coşup ağzım döker dürdaneler
Gâh olur bildiklerim nisyân oluram kime ne
Pîr-i Sâmî şeyhimizdir ben bir ednâ Sâlih'em
Sayesinde vâsıl-ı cânân oluram kime ne
Sâni'in sun'un görüp hayran oluram kime ne
Gâh oturup derd evinde beklerem Eyyûb gibi
Dost yolunda cân verip kurbân oluram kime ne
Gâh olur perrende-vârî seyr ederem âlemi
Gâh durup bir kuşede pinhân oluram kime ne
Gâh firâk-ı hasret-i yâr ile mahzun oluram
Gâh açılıp gül gibi handan oluram kime ne
Gâh oluram çok muhannet bir megesten korkaram
Gâh olur ki bir kağan arslan oluram kime ne
Gâh olur eğnime şaldan giyerem atlas harîr
Gâh olur ki soyunup uryân oluram kime ne
Gâh Nesîmî-veş bu cismim cildini üzdürürem
Her belâ çevgânına kalkan oluram kime ne
Ûmmîyem ben zerre denli ilme yoktur takatim
Gâh olur ilm ile bî-pâyân oluram kime ne
Gâh giderem halk içinde lâübâli söylerem
Gâh huzr-ı pîre varıp fân'oluram kime ne
Gâh girip bâzâr-ı aşk içre oluram muhtesib
Hakkı bâtıldan seçip irfan oluram kime ne
Gâh olur ehl-i cehennem yakaram bu âlemi
Gâh behişte hûrî vü gılman oluram kime ne
Gâh girip zindan içinde beklerem Yûsuf gibi
Mısr-ı dilde gâhî de sultân oluram kime ne
Gâh gönül bahri coşup ağzım döker dürdaneler
Gâh olur bildiklerim nisyân oluram kime ne
Pîr-i Sâmî şeyhimizdir ben bir ednâ Sâlih'em
Sayesinde vâsıl-ı cânân oluram kime ne
Bedensiz bir güzel gördüm efendim
Bedensiz bir güzel gördüm efendim
İlikten damardan kandan içeru
Cânân illerinden sordum efendim
Bir cân vardır gizli candan içeru
Niceleri vardır hicran gölünde
Çok Mansurlar vardır zülfün telinde
Hakîkat şehrinde cânân ilinde
Bülbüller var o gülşandan içeru
"Kün fekân" emriyle döner bir dolâb
Öğüdür âlemi misl-i âsiyâb
İnceden incedir olunmaz hisâb
Çok hikmet var "Kün fekân" dan içeru
Geçmeyenler bilmez çarh-ı çenberi
İçmeyenler bilmez âb-ı Kevseri
Bir gece Pîrimden aldım haberi
Mekân vardır lâ-mekândan içeru
Gül bülbülü gördü çıktı kabından
Bülbüller uyandı kalktı hâbından
Pervaneler geçti âteş babından
Azm eyledi gülistandan içeru
Bu ne ayrılıktır bu ne iftirâk
Benlik irâdesin elinden bırak
Her neye bakarsan Hak gözüyle bak
Gör neler var bu ekvândan içeru
Pîr-i Sâmî gibi bâtın sultânı
Ârif-i billahtır yoktur akranı
Reşâdet babından açmış meydânı
Çok merdân var o meydândan içeru
Salih ne yatarsın uyan dediler
Sıdk ile Allah'a dayan dediler
Hak gizli değildir ayan dediler
Çok ihsan var bu ihsandan içeru
İlikten damardan kandan içeru
Cânân illerinden sordum efendim
Bir cân vardır gizli candan içeru
Niceleri vardır hicran gölünde
Çok Mansurlar vardır zülfün telinde
Hakîkat şehrinde cânân ilinde
Bülbüller var o gülşandan içeru
"Kün fekân" emriyle döner bir dolâb
Öğüdür âlemi misl-i âsiyâb
İnceden incedir olunmaz hisâb
Çok hikmet var "Kün fekân" dan içeru
Geçmeyenler bilmez çarh-ı çenberi
İçmeyenler bilmez âb-ı Kevseri
Bir gece Pîrimden aldım haberi
Mekân vardır lâ-mekândan içeru
Gül bülbülü gördü çıktı kabından
Bülbüller uyandı kalktı hâbından
Pervaneler geçti âteş babından
Azm eyledi gülistandan içeru
Bu ne ayrılıktır bu ne iftirâk
Benlik irâdesin elinden bırak
Her neye bakarsan Hak gözüyle bak
Gör neler var bu ekvândan içeru
Pîr-i Sâmî gibi bâtın sultânı
Ârif-i billahtır yoktur akranı
Reşâdet babından açmış meydânı
Çok merdân var o meydândan içeru
Salih ne yatarsın uyan dediler
Sıdk ile Allah'a dayan dediler
Hak gizli değildir ayan dediler
Çok ihsan var bu ihsandan içeru
Gel canını terk eyle ki cânân doğa senden
Gel canını terk eyle ki cânân doğa senden
Hem kalbini pâk eyle ki irfan doğa senden
Aldanma sakın sözlerine dîv-i recîmin
Ver kuvvetini ruha ki vildân doğa senden
Tevhîd topunu destine al "Hû"ya devam et
Bir gün ola Haydar-sıfât arslan doğa senden
Süfyânîlerin sözlerine eyle tahammül
Sabr eyle gönül derdine derman doğa senden
Ey murg-ı gönül âlem-i süflîde dolaşma
Ulvîde olan ravza-i gülşan doğa senden
Kibr ile hased eyleyüben olma muannid
Ol asl-ı sehâ lutf ile ihsan doğa senden
Dil şehrine gir mekteb-i irfana kadem bas
Bul hâtemini hükm-i Süleyman doğa senden
Cân vermede Cercis gibi ol derd ile Eyyûb
Kati eylegör nefsini kurban doğa senden
Yakûb oluben kûşe-i ihsanda karâr et
Bir gün ola ki Yûsuf-ı Ken'ân doğa senden
Tut dâmenini Hazret-i Sâmîgibi pîrin
Ol rûh-ı Muhammed'deki seyrân doğa senden
Salih seni terk eyleyip öz nefsini fehm et
Zulmette yürü şems ile tâbân doğa senden
Hem kalbini pâk eyle ki irfan doğa senden
Aldanma sakın sözlerine dîv-i recîmin
Ver kuvvetini ruha ki vildân doğa senden
Tevhîd topunu destine al "Hû"ya devam et
Bir gün ola Haydar-sıfât arslan doğa senden
Süfyânîlerin sözlerine eyle tahammül
Sabr eyle gönül derdine derman doğa senden
Ey murg-ı gönül âlem-i süflîde dolaşma
Ulvîde olan ravza-i gülşan doğa senden
Kibr ile hased eyleyüben olma muannid
Ol asl-ı sehâ lutf ile ihsan doğa senden
Dil şehrine gir mekteb-i irfana kadem bas
Bul hâtemini hükm-i Süleyman doğa senden
Cân vermede Cercis gibi ol derd ile Eyyûb
Kati eylegör nefsini kurban doğa senden
Yakûb oluben kûşe-i ihsanda karâr et
Bir gün ola ki Yûsuf-ı Ken'ân doğa senden
Tut dâmenini Hazret-i Sâmîgibi pîrin
Ol rûh-ı Muhammed'deki seyrân doğa senden
Salih seni terk eyleyip öz nefsini fehm et
Zulmette yürü şems ile tâbân doğa senden
Nazar kıldım bu ekvâne bu esrarı nemî-dânem
Nazar kıldım bu ekvâne bu esrarı nemî-dânem
Boyandım her bir elvâne bu esrarı nemî-dânem
Ne bir zevk ü halâvet var ne bir zikr ü ibâdet var
Ne bir an istirahat var bu esrarı nemî-dânem
Döner çarh-ı felek durmaz gelen gitmektedir kalmaz
iç ilden bir haber gelmez bu esrarı nemî-dânem
Kimisi kîr ü pâs içre kimi zerrîn libâs içre
Kimi köhne pâlâs içre bu esrarı nemî-dânem
Kimisi cem'i mâl içre kimi fakr u melal içre
Kimi ceng ü cidal içre bu esrarı nemî-dânem
Kimi yapar kimi yıkar kimi hayran olup bakar
Bu bir handır giren çıkar bu esrarı nemî-dânem
Kimi uçar havalarda kimi bekler yuvalarda
Kimi gezer ovalarda bu esrarı nemî-dânem
Kiminin gönlü san'atta kiminin zevk u işrette
Kiminin câh u devlette bu esrarı nemî-dânem
Kimi Allah'ı zikr eyler kimi mâlını fikr eyler
Kimi hâline şükr eyler bu esrarı nemî-dânem
Bu Salih bir sefil kuldur der-i Sâmî'de mes'uldür
Meded pîrim bana bildir bu esrarı nemî-dânem
Boyandım her bir elvâne bu esrarı nemî-dânem
Ne bir zevk ü halâvet var ne bir zikr ü ibâdet var
Ne bir an istirahat var bu esrarı nemî-dânem
Döner çarh-ı felek durmaz gelen gitmektedir kalmaz
iç ilden bir haber gelmez bu esrarı nemî-dânem
Kimisi kîr ü pâs içre kimi zerrîn libâs içre
Kimi köhne pâlâs içre bu esrarı nemî-dânem
Kimisi cem'i mâl içre kimi fakr u melal içre
Kimi ceng ü cidal içre bu esrarı nemî-dânem
Kimi yapar kimi yıkar kimi hayran olup bakar
Bu bir handır giren çıkar bu esrarı nemî-dânem
Kimi uçar havalarda kimi bekler yuvalarda
Kimi gezer ovalarda bu esrarı nemî-dânem
Kiminin gönlü san'atta kiminin zevk u işrette
Kiminin câh u devlette bu esrarı nemî-dânem
Kimi Allah'ı zikr eyler kimi mâlını fikr eyler
Kimi hâline şükr eyler bu esrarı nemî-dânem
Bu Salih bir sefil kuldur der-i Sâmî'de mes'uldür
Meded pîrim bana bildir bu esrarı nemî-dânem
Bir meyden mestim ki ayık olmazam
Bir meyden mestim ki ayık olmazam
Sâni'in sun'una faik olmazam
Ne kadar medh etsem lâyık olmazam
Söylerem vasfını Pîr-i Sâmînin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
İksîr-i a'zamdır Anın nefesi
Vücûdu enfâs-ı kudsün kafesi
Dest-i hayât ırmağının gurfesi
Dağılır elinden Pîr-i Sâmî'nin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Almıştır pîrinden âlî-himmeti
İlm-i ledünnîdir her bir sohbeti
Günbegün artmakta şân u şöhreti
Şildim Mevtasını Pîr-i Sâmî'nin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Anın dervîşleri kalmaz gaflette
Çoklarını irşâd eyler sohbette
Cemâlin görenler kalır hayrette
Mest olur yiğidi Pîr-i Sâmî'nin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Bir yüzü nurudur biri nârıdır
Kâmillerin bu bir büyük kârıdır
Hâlidî kolunun ser-hünkârıdır
Şeyhi Abdurrahman Pîr-i Sâmî'nin
Aşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Sâlih'em gâh yanar gâhî tüterem
Gâhî âteşlere canım ataram
Gâhî de andelîb olup öterem
Girip ravzasında Pîr-i Sâmînin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Sâni'in sun'una faik olmazam
Ne kadar medh etsem lâyık olmazam
Söylerem vasfını Pîr-i Sâmînin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
İksîr-i a'zamdır Anın nefesi
Vücûdu enfâs-ı kudsün kafesi
Dest-i hayât ırmağının gurfesi
Dağılır elinden Pîr-i Sâmî'nin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Almıştır pîrinden âlî-himmeti
İlm-i ledünnîdir her bir sohbeti
Günbegün artmakta şân u şöhreti
Şildim Mevtasını Pîr-i Sâmî'nin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Anın dervîşleri kalmaz gaflette
Çoklarını irşâd eyler sohbette
Cemâlin görenler kalır hayrette
Mest olur yiğidi Pîr-i Sâmî'nin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Bir yüzü nurudur biri nârıdır
Kâmillerin bu bir büyük kârıdır
Hâlidî kolunun ser-hünkârıdır
Şeyhi Abdurrahman Pîr-i Sâmî'nin
Aşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Sâlih'em gâh yanar gâhî tüterem
Gâhî âteşlere canım ataram
Gâhî de andelîb olup öterem
Girip ravzasında Pîr-i Sâmînin
Âşık Sâmî'nin sâdık Sâmî'nin cânân Sâmî'nin
Dünyanın en sessiz yeri ve sessizliğin insanoğlu üzerine etkileri
Sessizlik günümüzde altın değerinde bir nimet. Ancak sessizliğin fazlasına da katlanmak imkansız. Bunun en iyi örneği, ABD’deki bir araştırma merkezinde bulunan “yankısız oda”.
Güney Minneapolis’teki Orfield Laboratuvarları’nda bulunan ve “dünyadaki en sessiz yer” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren yankısız odada bugüne kadar en uzun süre dayanabilen kişi, içeride 45 dakika kaldı.
TANKLAR BİLE YANKISIZ ODALARDA DENENİYOR
Sesi yüzde 99.99 oranında soğuran yankısız odada çok uzun süre kalanlar halüsinasyonlar görmeye başlıyor.
Odadaki sessizlik, 1 metre kalınlığındaki fiberglas akustik dilimler, yalıtılmış çelikten çift kat duvarlar ve 35 santimetre kalınlığındaki beton kaplamayla sağlanmış.
EN FAZLA 45 DAKİKA
Orfield Laboratuvarları’nın kurucusu ve başkanı Steven Orfield, Daily Mail’e yaptığı açıklamada, “İnsanlara odada karanlıkta oturmaları için meydan okuyoruz. Bir gazeteci 45 dakika dayanabildi” dedi.
Kulakların sessizliğe adapte olduğunu ifade eden Orfield, “Oda ne kadar sessiz olursa o kadar çok şey duyarsınız. Kalp atışlarını, akciğerlerinizi, karnınızın guruldadığını… Yankısız odada siz ses olursunuz” diye konuştu.
Bunun insanlar için çok rahatsız edici bir deneyim olduğunu belirten Orfield, bu yüzden insanların odada oturmak zorunda olduğunu söyledi.
SES YOKKEN HAREKET ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Orfield, “Yürürken yönünüzü çevrenizdeki seslere göre tayin edersiniz. Ama yankısız odada hiç ipucunuz yoktur. Dengenizi sağlamanızı ve manevra yapmanızı sağlamak için elinizde hiçbir şey yoktur. Eğer içeride yarım saat geçirecekseniz oturuyor olmanız gerekir” dedi.
Orfield Laboratuvarları’ndaki oda, NASA dahil ABD’deki birçok kurum ve şirket tarafından kullanılıyor. Su dolu bir tank içinde odaya giren astronotların, ne kadar zaman sonra halüsinasyona gireceklerine bakılıyor.
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Bir kimseye kim yâr ola tevfîk-i hidâyet
İrfan ile derya oluben kalbi coşar da
Gönlünde tulü' eyler anın aşk u muhabbet
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Bir yerde ki gül yoktur o gülşâneye varmam
Hem sohbet-i pîr olmadığı haneye varmam
Aşk ehlinin ahvâlini pervaneye sormam
Âşık olanın ciğeri yanar da pişer de
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Bu girye-i nâlânıma kıl merhamet ey şâh
Pek güç bulunur sen gibi bir ârif-i billah
Öğmüş de yaratmış seni Ol Hazret-i Allah
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde (1)
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Ey zühd ile veren bana tebşîre-i cennet
Biz münkir-i Mevlâ değiliz nâra ne minnet
Âşık olanın maksûdu matlûbesi rü'yet
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Gösterme bana sensiz yeri ey Hazret-i Mevlâ
Bir yerde ki sen varsın o yer hep bana me'vâ
Aşkını vezîr eyledi gör hüsnünü Leylâ
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Kim şeyhini Hak bilmedi Hakk'ı dahi bilmez
Yok eylemeyen varını maksûduna ermez
Sâmî gibi bir âşık-ı Yezdan ele girmez
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Salih tutagör sıdk ile sen dâmen-i Pîri
Bu asrın Odur kâmili hem kutbu emîri
Hem şehr-i hakîkat ilinin mâh-ı münîri
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
İrfan ile derya oluben kalbi coşar da
Gönlünde tulü' eyler anın aşk u muhabbet
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Bir yerde ki gül yoktur o gülşâneye varmam
Hem sohbet-i pîr olmadığı haneye varmam
Aşk ehlinin ahvâlini pervaneye sormam
Âşık olanın ciğeri yanar da pişer de
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Bu girye-i nâlânıma kıl merhamet ey şâh
Pek güç bulunur sen gibi bir ârif-i billah
Öğmüş de yaratmış seni Ol Hazret-i Allah
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde (1)
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Ey zühd ile veren bana tebşîre-i cennet
Biz münkir-i Mevlâ değiliz nâra ne minnet
Âşık olanın maksûdu matlûbesi rü'yet
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Gösterme bana sensiz yeri ey Hazret-i Mevlâ
Bir yerde ki sen varsın o yer hep bana me'vâ
Aşkını vezîr eyledi gör hüsnünü Leylâ
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Kim şeyhini Hak bilmedi Hakk'ı dahi bilmez
Yok eylemeyen varını maksûduna ermez
Sâmî gibi bir âşık-ı Yezdan ele girmez
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Salih tutagör sıdk ile sen dâmen-i Pîri
Bu asrın Odur kâmili hem kutbu emîri
Hem şehr-i hakîkat ilinin mâh-ı münîri
Görün nice mahbûb-ı Huda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Ne çare
Hakîkat şehrinde bir güzel gördüm
Bir göreni göremedim ne çâre
Sevdâ-yı aşkından yanıp kül oldum
Bir bilen yok soramadım ne çâre
Bir zaman bekledim Leylâ dağını
Bir zaman bekledim gül budağını
Bir zaman bekledim yâr otağını
Vâsıl-ı yâr olamadım ne çâre
Andelîbin işi âh u zâr olur
O nasıl güldür ki tezce hâr olur
Bir gönül kul olur gâh hünkâr olur
Ben bu sırra eremedim ne çâre
Bir gülün ki hân vardır yâr demem
Kansız dîdelere âh u zâr demem
Yüzünü görmeden yârim var demem
Ben bu yâri bulamadım ne çâre
Niceleri yâr der gönlü binada
Niceleri yâr der gönlü zinada
Nicesinin gönlü bey'ü şirâ'da
Bu yâr kimdir bilemedim ne çâre
Duydum ki yârimin yeri Kâf imiş
Dillerde söylenen kuru lâf imiş
Aslını sorarsan "nün" u "kâf" imiş
Pâyine yüz süremedim ne çâre
Meded Pîr-i Sâmî bir gör hâlimi
Bu Salih'e çok ettiler zulümi
Aç vuslat perdesin göster gülümi
Çok ağladım gülemedim ne çâre
Bir göreni göremedim ne çâre
Sevdâ-yı aşkından yanıp kül oldum
Bir bilen yok soramadım ne çâre
Bir zaman bekledim Leylâ dağını
Bir zaman bekledim gül budağını
Bir zaman bekledim yâr otağını
Vâsıl-ı yâr olamadım ne çâre
Andelîbin işi âh u zâr olur
O nasıl güldür ki tezce hâr olur
Bir gönül kul olur gâh hünkâr olur
Ben bu sırra eremedim ne çâre
Bir gülün ki hân vardır yâr demem
Kansız dîdelere âh u zâr demem
Yüzünü görmeden yârim var demem
Ben bu yâri bulamadım ne çâre
Niceleri yâr der gönlü binada
Niceleri yâr der gönlü zinada
Nicesinin gönlü bey'ü şirâ'da
Bu yâr kimdir bilemedim ne çâre
Duydum ki yârimin yeri Kâf imiş
Dillerde söylenen kuru lâf imiş
Aslını sorarsan "nün" u "kâf" imiş
Pâyine yüz süremedim ne çâre
Meded Pîr-i Sâmî bir gör hâlimi
Bu Salih'e çok ettiler zulümi
Aç vuslat perdesin göster gülümi
Çok ağladım gülemedim ne çâre
Aslımdan bir haber veren yok bana
Bu fani dünyayı gezdim dolaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Çok erenler sohbetine ulaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Hak i bad ü ab ı ateş bünyadım
Suret-i beşerde ademdir adım
Bilmem cinni miyem yoksa div-zadım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Ben de bu derd ile iflah olmazam
Ruz u şeb ağlaram bir an gülmezem
Kanden gelip gideceğim bilmezem
Aslımdan bir haber veren yok bana
Arada söylenir bunca kîl ü kal
Çokları özsüzdür çıkmaz bir meal
Söyleyip dinlemek büyük bir vebal
Aslımdan bir haber veren yok bana
Acaib kalmşıam işbu insana
Ekseri dönmüşler vahşi hayvana
Ya ben mecnun yahud anlar divane
Aslımdan bir haber veren yok bana
Abd i Hak beyninde yüzbin hicab var
Her hicabda yüzbin sual cevab var
Burada inceden ince hisab var
Aslımdan bir haber veren yok bana
"Men aref" sırrına vakıf olmadım
Çok muhbire vardım haber almadım
Hergiz bundan eşed bir derd görmedim
Aslımdan bir haber veren yok bana
Yetmiş üç fırkanın sertacı benem
Kangısına sorsam der naci benem
Bildim ki cümlenin muhtacı benem
Aslımdan bir haber veren yok bana
Heva-yı hevesden ayık olmadım
Asla bir amele faik olmadım
Esrar-ı pîrime layık olmadım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Azdan az bulunur dünyada kemal
Nicesi eblehdir nicesi echel
Kangısına sorsam der ben mükemmel
Aslımdan bir haber veren yok bana
Bir dar-ı meşakkat mülk-i fenadır
Su üzre kurulmuş dipsiz binadır
Basiret ehline ibret-nümadır
Aslımdan bir haber veren yok bana
Sana geldim pîrim Muhammed Sami
Sensin bu cihanın kutb u imamı
Def eyle gönlümden işbu gamamı
Aslımdan bir haber veren yok bana
Nefsim bana çok eyledi inadı
Felek sillesini bende sınadı
Kırıldı Salih'in kolu kanadı
Aslımdan bir haber veren yok bana
Aslımdan bir haber veren yok bana
Çok erenler sohbetine ulaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Hak i bad ü ab ı ateş bünyadım
Suret-i beşerde ademdir adım
Bilmem cinni miyem yoksa div-zadım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Ben de bu derd ile iflah olmazam
Ruz u şeb ağlaram bir an gülmezem
Kanden gelip gideceğim bilmezem
Aslımdan bir haber veren yok bana
Arada söylenir bunca kîl ü kal
Çokları özsüzdür çıkmaz bir meal
Söyleyip dinlemek büyük bir vebal
Aslımdan bir haber veren yok bana
Acaib kalmşıam işbu insana
Ekseri dönmüşler vahşi hayvana
Ya ben mecnun yahud anlar divane
Aslımdan bir haber veren yok bana
Abd i Hak beyninde yüzbin hicab var
Her hicabda yüzbin sual cevab var
Burada inceden ince hisab var
Aslımdan bir haber veren yok bana
"Men aref" sırrına vakıf olmadım
Çok muhbire vardım haber almadım
Hergiz bundan eşed bir derd görmedim
Aslımdan bir haber veren yok bana
Yetmiş üç fırkanın sertacı benem
Kangısına sorsam der naci benem
Bildim ki cümlenin muhtacı benem
Aslımdan bir haber veren yok bana
Heva-yı hevesden ayık olmadım
Asla bir amele faik olmadım
Esrar-ı pîrime layık olmadım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Azdan az bulunur dünyada kemal
Nicesi eblehdir nicesi echel
Kangısına sorsam der ben mükemmel
Aslımdan bir haber veren yok bana
Bir dar-ı meşakkat mülk-i fenadır
Su üzre kurulmuş dipsiz binadır
Basiret ehline ibret-nümadır
Aslımdan bir haber veren yok bana
Sana geldim pîrim Muhammed Sami
Sensin bu cihanın kutb u imamı
Def eyle gönlümden işbu gamamı
Aslımdan bir haber veren yok bana
Nefsim bana çok eyledi inadı
Felek sillesini bende sınadı
Kırıldı Salih'in kolu kanadı
Aslımdan bir haber veren yok bana
Sen sana gel ey gönül kılma hased kibr ü riya
Sen sana gel ey gönül kılma hased kibr ü riya
Bu sıfatlarla tahalluk eden oldu eşkıya
Sıdk ile biat kılıp oldun mu ümmet Ahmed'e
Kuru laf ile geçirip ömrü kaldın süfliya
"Evvelü ma halakallahu rûhî"dedi Resul
Hem sahih ahbarla buyurdu hadis-i kudsiya
Ümmü'l-ervah olduğıyçün zatını setr eyledi
Hem "Kulirrûhu min emr-i Rabbî"geldi kafiya
Akl-ı evveldir Muhammed Akl-ı küllün mazharı
"Evvelü mâ halakallahu lî akl" sahib haya
Hem buyurdu "Evvelü ma halakallahu Levh el kalem"
Sure-i "Nun ve'l-kalem"den anlayıp kıl fehmiya
Alem-i amâ'da iken oldu esmalar tamam
Hak buyurdu "ya habibim küntü kenzen mahfiya"
Hem "Fe ahbebtü "anın anında buyurdu Ahad
"Ahsen-i Takvim" habibim dedi "sensin" Kibriya
Mazhar-ı nur oldu Ol nuru hayadan terledi
Cebhesi vech-i terinden geldi cümle enbiya
Zatı ilmin mazharıdır kainatın mefhari
Yüzünün nurundan aldı şems ile encüm ziya
Gözleri nur-u basardır "Gabe gavseyn" kaşları
Vechi mirat-ı Hudâ'dır "kün fekân"ın şehriya
Dişleri dürr ü mücevher lebleri ab-ı hayat
Nefhası Ruhül-Kudüs'dür ruhleridir münteha
"Lâ nebiyye ba'di" buyurdu Hatemü'l-mürselin
Oldu anın ayağı tozu al ile tutiya
Kainatın mebdeidir sırr-ı Hakk'ın mahremi
Geldi hakkında Anın "Veş-şems" ü "ven-necmi hevâ"
Parmağıyla çün işaret kıldı mah etti nüzul
Şakk olundu secde kıldı şod muti-i mahiya
Tuttu dünyayı Muhammed ümmeti şark ile garb
Geldi bunca alim ü zahid meşayih asfiya
Oturup taht-ı hilafet üstüne vârisleri
Alem-i mülk-ü bekaya gitti bunca evliya
Hamdulillah bize irsal etti Hak bir kâmili
Mürşidimiz Hazret-i şeyhim Muhammed Samiya
Destigir ol Salih'e dünya ve mafîhada Sen
Kıl şefaat hürmetine Pîr-i azam Nakşiya
Bu sıfatlarla tahalluk eden oldu eşkıya
Sıdk ile biat kılıp oldun mu ümmet Ahmed'e
Kuru laf ile geçirip ömrü kaldın süfliya
"Evvelü ma halakallahu rûhî"dedi Resul
Hem sahih ahbarla buyurdu hadis-i kudsiya
Ümmü'l-ervah olduğıyçün zatını setr eyledi
Hem "Kulirrûhu min emr-i Rabbî"geldi kafiya
Akl-ı evveldir Muhammed Akl-ı küllün mazharı
"Evvelü mâ halakallahu lî akl" sahib haya
Hem buyurdu "Evvelü ma halakallahu Levh el kalem"
Sure-i "Nun ve'l-kalem"den anlayıp kıl fehmiya
Alem-i amâ'da iken oldu esmalar tamam
Hak buyurdu "ya habibim küntü kenzen mahfiya"
Hem "Fe ahbebtü "anın anında buyurdu Ahad
"Ahsen-i Takvim" habibim dedi "sensin" Kibriya
Mazhar-ı nur oldu Ol nuru hayadan terledi
Cebhesi vech-i terinden geldi cümle enbiya
Zatı ilmin mazharıdır kainatın mefhari
Yüzünün nurundan aldı şems ile encüm ziya
Gözleri nur-u basardır "Gabe gavseyn" kaşları
Vechi mirat-ı Hudâ'dır "kün fekân"ın şehriya
Dişleri dürr ü mücevher lebleri ab-ı hayat
Nefhası Ruhül-Kudüs'dür ruhleridir münteha
"Lâ nebiyye ba'di" buyurdu Hatemü'l-mürselin
Oldu anın ayağı tozu al ile tutiya
Kainatın mebdeidir sırr-ı Hakk'ın mahremi
Geldi hakkında Anın "Veş-şems" ü "ven-necmi hevâ"
Parmağıyla çün işaret kıldı mah etti nüzul
Şakk olundu secde kıldı şod muti-i mahiya
Tuttu dünyayı Muhammed ümmeti şark ile garb
Geldi bunca alim ü zahid meşayih asfiya
Oturup taht-ı hilafet üstüne vârisleri
Alem-i mülk-ü bekaya gitti bunca evliya
Hamdulillah bize irsal etti Hak bir kâmili
Mürşidimiz Hazret-i şeyhim Muhammed Samiya
Destigir ol Salih'e dünya ve mafîhada Sen
Kıl şefaat hürmetine Pîr-i azam Nakşiya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)