salih baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
salih baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Himmet-i evliyâ bize yâr iken

Himmet-i evliyâ bize yâr iken
Şâh-ı Nakşibendî ser-hünkâr iken
Seyyid Tâhâ, Sıbgatullah var iken
"Kâbe kavseyn"e dek seyrânımız var.
~~~~Salih Baba Divanı~~~~

Çekdiğim cevr ü sitem senden midir benden midir

Çekdiğim cevr ü sitem senden midir benden midir 
Nâr-ı hicrandan mıdır yâ âlî ihsandan mıdır 

Bî-vefâ olmuş kamu işbu cihanın dilberi 
Tab'-ı tohmundan mıdır yâ hükm-i sultândan mıdır

Sûre-i Seb'ul-Mesânî dilberin vechindedir 
Nakşı insandan mıdır yâ sun'-ı Rahmân'dan mıdır 

Mâh cemâlin arz edip âşıkların canın alır 
Hüsnü me'vâdan mıdır yâ şâh-ı Ken'ân'dan mıdır

Bir güzel tahtını kurmuş mülk-i hüsne hükm eder 
Taht-ı zîverden midir yâ kuvvet-i kândan mıdır 

Ruhlerinin revnakı aklım perîşân eyledi 
Nûr-ı esvedden midir yâ küfr ü îmândan mıdır 

Pîr-i Sâmi'nin kelâmı bizlere verir hayât 
Sohbeti candan mıdır yâ gizli canandan mıdır

Kaşlarıyla kipriği zülfü beni mest eyledi
Verd-i ahmerden midir yâ dürr ü mercandan mıdır 

İlm ü hikmet sözlerinden dem urursun 
Salihâ Bilmezem senden midir yâ bahr-i irfandan mıdır

(Salih Baba)

Cevr = Ezâ, cefa, eziyet.

Nâr-ı hicran = Ayrılık ateşi.

Âlİ ihsan = Yüce ihsan.

Bî-vefâ = Vefasız.

Kamu = Herkes.

Dilber = Sevgili.

Tab-ı tohum = Parlak, halis tohum.

Sûre-i Seb'ul-Mesânî dilberin vechindedir = Fatiha sûresi güzelin yüzündedir.

Sun'-u Rahman = Allah'ın işi

Mâh = Ay.

Hüsnü me'va = Güzellik makamı.

Şah-ı Ken'an = Hz. Yusuf.

Mülk-i hüsn = Güzellik mülkü, ülkesi.

Taht-ı ziver = Süslü taht.

Kuvvet-i kân = Madenin kuvveti, halisiyeti.

Ruh = Yanak, yüz, çehre.

Revnak = Parlaklık.

Nur-ı esved = Siyah nûr.

Verd-iAhmer = Kızmızı gül.

Dürr ü mercan = İnci ve mercan.


Bahr-i irfan = İrfan denizi.

Salih Baba nasıl Salih Baba oldu ?


"Nakşi tarikatı Halidi kolundan zulcenaheyn şeyh Sami-il Erzincani hazretlerinin müridlerinden olan Salih Baba'nın tarikata intisabının ve şiir söylemeye başlamasının ilgi çekici bir menkıbesi nakledilir:

Piri Sami (Sami-il Erzincani) hazretlerinin, Salih baba ile adaş Muezzin Salih (veya bir gözü kör olduğu için Kör Salih) diye anılan bir müridi vardı. Bu zat, ara sıra demkeşlik yapar, Ermeni meyhanelerinde içki içer, dergaha dönüşünde de şeyhine görünmemek için köşe bucağa gizlenirdi. Böyle bir içki aleminin sonunda, geldiği dergahın sohbethanesine girmeyip mahçup ve ezik bir halde sofadan:

"Kuleden, kuleden, sesin aldım kuleden,O senin kaşın gözün beni sana kul eden"
beyitlerini okuyunca Piri Sami hazretleri:
- Gel Salih, senin her ayıbın hünerdir, diye buyurmuş ve bu hitab üzerine iç aleminde bir değişiklik olmuş ve bundan sonra asla içmemiştir.
Tesirli bir sesle sohbet zeminine göre beyit soyleyen bu Muezzin Salih ile çekingen, ümmi, içine kapalı bir çilingir ustası olan Salih (Salih Baba), aynı mahalle sakini olarak birbirlerine hal hatır sorar, arkadaşlık ederlerdi. O sıralarda Salih usta, şeriatsız hallere saptığından battal olmuş bir tarikata mensuptu ve tarikatın hali sebebiyle de oradan manen gıdalanamıyordu. İki Salih, bir gün aralarında konuşurlarken, Muezzin Salih, Salih ustaya:
- Bir gün sen bizim şeyhin sohbetine gel, bir gün ben de senin şeyhinin sohbetine geleyim, hangisinin sohbetinden lezzet alır, içimizde ısınma olursa ikimiz de o şeyhin tarikatına girelim, teklifinde bulunur.
Bunun uzerine Salih usta Kırıtlıoglu dergahında (Piri Sami hazretlerinin dergahı) bir gün sohbet dinlemiş. İkinci gün kendi şeyhinin sohbetinde bulunacakları yerde yeniden Piri Sami hazretlerinin sohbetinde bulunmuşlar. Asıl maya ve cevheri şeriata baglılık olan halis tarikatın yüksek nimet ve tasarrufunu taşıyan bu ulu şeyhin tuzağına gönüllü olarak yakalanan Salih usta da boylece bir daha eski tarikatına dönmemiş, zahirde bağ gibi görünen çürük alakasından ayrılıp kopmaz ve eskimez bağlarla yeni şeyhine bağlanmıştır.
Bu şekilde Kırıtlıoglu dergahına intisap eden Salih usta sesiz, mahcup ve bilgisiz bir kimse olarak sohbethanenin arka tarafinda köşe bucak gizlenir, kimse ile temas etmeye çekinir bir vaziyette, kendi halinde oturur, gölge misali gelir ve giderdi.
Salih usta için biteviye hareketsiz gecen günlerin birinde, Yunus Emre, Niyazi Mısri ve Kuddusi Baba gibi büyüklerin hikmetli şiirlerinden beyit ve kitaların okunmakta oldugu sohbethanedeki muritlerin bir kısmı:
- Bizim kolun büyüklerinde de şair olsaydı da, onların şiirlerini okusaydık, deyince, Piri Sami hazretleri:
- Bu bir himmet işidir, şiiri bizim Salih bile soyler, diyerek eliyle arka tarafında sinmiş olan Salih'e işaret edince, Salih o anda varidat ile dolarak irticalen şiir söylemeye başlamış ve yine o anda "fena"ya kavuşmuştur. Piri Sami hazretleri, kendisine:
- "Yeter Salih", deyinceye kadar şiir soylemeye devam eden Salih Baba, bu emirden sonra da başladığı gibi, kesilmiştir.İşte Salih Baba böyle Salih Baba olmuş bu Piri Sami hazretlerinin bu kerametinden sonra bu güzel tasavvuf şiirlerini söylemiştir.

Aslımdan bir haber veren yok bana

Bu fani dünyayı gezdim dolaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana
Çok erenler sohbetine ulaştım 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Hak i bad ü ab ı ateş bünyadım 
Suret-i beşerde ademdir adım
Bilmem cinni miyem yoksa div-zadım 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Ben de bu derd ile iflah olmazam
Ruz u şeb ağlaram bir an gülmezem 
Kanden gelip gideceğim bilmezem 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Arada söylenir bunca kîl ü kal 
Çokları özsüzdür çıkmaz bir meal 
Söyleyip dinlemek büyük bir vebal
Aslımdan bir haber veren yok bana

Acaib kalmşıam işbu insana 
Ekseri dönmüşler vahşi hayvana 
Ya ben mecnun yahud anlar divane 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Abd i Hak beyninde yüzbin hicab var 
Her hicabda yüzbin sual cevab var 
Burada inceden ince hisab var
Aslımdan bir haber veren yok bana

"Men aref" sırrına vakıf olmadım 
Çok muhbire vardım haber almadım 
Hergiz bundan eşed bir derd görmedim 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Yetmiş üç fırkanın sertacı benem 
Kangısına sorsam der naci benem 
Bildim ki cümlenin muhtacı benem
Aslımdan bir haber veren yok bana

Heva-yı hevesden ayık olmadım
Asla bir amele faik olmadım 
Esrar-ı pîrime layık olmadım 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Azdan az bulunur dünyada kemal 
Nicesi eblehdir nicesi echel 
Kangısına sorsam der ben mükemmel
Aslımdan bir haber veren yok bana

Bir dar-ı meşakkat mülk-i fenadır 
Su üzre kurulmuş dipsiz binadır
Basiret ehline ibret-nümadır 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Sana geldim pîrim Muhammed Sami
Sensin bu cihanın kutb u imamı
Def eyle gönlümden işbu gamamı 
Aslımdan bir haber veren yok bana

Nefsim bana çok eyledi inadı
Felek sillesini bende sınadı
Kırıldı Salih'in kolu kanadı
Aslımdan bir haber veren yok bana