Namaz vakti gelince kılmak istemeyen, son nefeste “kelime-i şehadet” getiremez. Yani imansız ölür.
(Pir Esad Sultan hazretleri “rahmetullahi aleyh“)
Namaz vakti gelince kılmak istemeyen, son nefeste “kelime-i şehadet” getiremez. Yani imansız ölür.
(Pir Esad Sultan hazretleri “rahmetullahi aleyh“)
Yaptığı işin yanlış olduğunu, günah olduğunu kabul etmesi lazım. Bu günah işi yaptığı için de kendisinin günahkâr olduğunu kabul etmesi lazım. Bunları kabul etmeden, istediği kadar tevbe ettim desin, bir kıymeti olmaz.
(Muhyiddin-i Dusti hazretleri “rahmetullahi aleyh”)
Bazıları toplanıp yüksek sesle zikredip dönüyorlar.Öyle zikir olmaz. Zaten bugün dünyanın hiçbir yerinde gerçek bir tasavvuf alimi yok gibidir. Ama sahte mürşidler, Müslümanları sömüren tarikatçılar çoktur.Din büyüklerinin, eskiden kalma halis kitaplarını bulup okuyun. Tarikatçılık, şeyhlik ve müridlik gibi isimlerin perdesi altında iş gören mal ve din hırsızlarına aldanmayın.
(Seyyid Ahmet Mekki Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh“)
Taksim'deki Ayazpaşa Camii'nde ezan okunduğu zaman Park Otel'deki müzik susar, ezan bittiğinde orkestra tekrar çalmaya başlardı. M. Kemal paşa Park Otel'de bulunduğu bir akşam tam dans edilirken Carmen Lady orkestrası aniden durur...
Devamını videodan izleyebilirsiniz.
- Musa (aleyhisselam) zamanında gece gündüz ibadetle meşgul bir abid vardı.
Bunca ibadete rağmen gönlünde ne bir zevk ne de bir ferahlık hissediyordu. Gönül güneşinin aydınlığını hala bulamamıştı. O iyi adamın uzun ve güzel bir sakalı vardı, arada bir sakalını tarardı.
İbadetle çokça meşgul olan bu adam Musa (Aleyhisselam'ı) uzaktan görünce yanına gidip: "Ey Tur Dağı'nın efendisi!
Allah için Cenabı Hakk'a bir sor da "neden benim bunca ibadete ve taate rağmen bir zevke ve hale erişemediğimi bir öğren" dedi.
Allah'ın Kelimi Musa Tûr Dağı'na varınca, Cenabı Hak'tan bunun sebebini sordu.
Cenabı Hak: "Uzak dur! O bizim vuslatımıza eremedi, daima kendi sakalıyla meşgul oldu." diye buyurdu.
- Musa o abid kimseye Cenabı Hakk'ın buyruğunu bildirince, adam sakalını yolmaya, ağlamaya başladı.
- Cebrail derhal Musa'nın yanına geldi ve dedi ki: "Şimdi de yine sakalıyla meşgul!
Eğer sakalını süsler ve bezerse, ıstıraba düşer. Ama yok yolmaya kalkışırsa, yine sakalıyla meşgul oluyor demektir.
Onsuz bir nefes dahi almak kusurdur. Ondan uzaklaşıp geri kaldıktan sonra ister sağa sap, isterse de sola hiç fark etmez.
* Behey şaşkın! Daha sakalından vazgeçemiyorsun. Bu kan denizinden nasıl kurtulacaksın?
Sen bu sakalla denize dalınca, kendi sakalından kurtulup da Allah'a teveccüh etmen mümkün olur mu?
(Mantıku't Tayr: Kuş Dili, Sf: 196-197)
[Ferîdüddîn-i Attâr "kuddise sirruh"]
Kitaplarımızı ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlıyoruz. Bu kitaplarda benim bir kelimem yoktur. Bunlar birer mıknatıstır. Mıknatıs ne kadar çok yayılırsa cevher taşıyanları kendisine çekerler. Herkes okuyacak, herkes kurtulacak zannetmeyin. Ama unutmayın ki, bu kitapları yayanlar peygamberlik vazifesini yapıyorlar. Onlar peygamber aleyhissalatü vesselamın varisleridir. Hiçbir zaman muris varisini yarı yolda bırakmaz.
(Hüseyin Hilmi Işık “kuddise sirruh” hazretleri)
Sual: Erkek ve kız çocuklarının erginlik yaşına girmesi ne zamandan itibaren başlar?
Cevap: Bu konuda Mecellenin dokuzyüzseksen altıncı maddesinde deniyor ki:
“Sinn-i büluğun mebdei yani bülüğ çağının başlaması, erkekte on iki ve kızda dokuz yaşları doldurmaktır. Müntehâsı yani sonu ise ikisinin de onbeş yaştır. Onbeş yaşını ikmal edince, tamamlayınca bâliğ sayılırlar.”
Kadının yalnız seyahat etmesi
Kâdîhânda deniyor ki: “Kadın, salih cemaat ile sefere gidebilir.” Bu kavil, zaruret hâlinde caiz olur.
Sual: Müslüman bir hanım, yalnız başına dinen sefer mesafesinde olan bir yere gidebilir mi?
Cevap: Bu konuda Berîka ve Hadîka kitaplarında deniyor ki:
“Hür kadının, zevci veya ebedî mahrem akrabasından biri yanında bulunmadan, yalnız veya başka kadınlarla yahut akıl, baliğ ve salih olmayan mahremi ile üç günlük yola gitmesi üç mezhebde haramdır. Şâfii mezhebinde, kadınlar ile mahremsiz olarak, farz olan hacca gidebilir. Bir veya iki erkeğin sefere gitmesi mekruhtur. Üç erkeğin gitmesi mekruh olmaz. Dört erkeğin gitmesi ve içlerinden birini emir, başkan seçmeleri sünnettir.”
Hindiyyede, Tahtâvî, Dürr-ül-muhtâr ve Dürr-ül-müntekâda deniyor ki:
“Kadın, mürâhık olan, yani büluğa yaklaşmış, oniki yaşındaki mahremi ile sefere gidebilir.”
Oniki ve dokuz yaşlarını doldurup da, baliğ olmamış çocuğa Mürâhık denir.
Kâdîhânda deniyor ki:
“Kadın, salih cemaat ile sefere gidebilir.” Bu iki kavil, zaruret hâlinde caiz olur.
"Bizim için tek yol Ehli Sünnet itikadıdır. Diğer düşünceleri reddetmek boynumuzun borcudur. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki; 'Benim ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisini takip etseniz doğru yolu bulur, hidayete erersiniz. Dolayısıyla, bu itikattan olan bir kitabı okuyup, Ehli Sünneti savunan herkesi dinleyip, dost olabilirsin. İşte bizim ölçümüz budur. Ehli Sünnet itikadına sahip çıkıp, müdafaa etmek, muhafazasına çalışmak ve onu yaymak bir görevdir."
Abdullah Çatlı