Bundan 300 sene evvel din alimleri, cumanın şartları tam yerine getirilmediği için ahir zuhur namazını koymuşlar. Bu gün ise hiç getirilmiyor. Onun için cuma'dan sonra öğle namazını kılmak lazımdır.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Bundan 300 sene evvel din alimleri, cumanın şartları tam yerine getirilmediği için ahir zuhur namazını koymuşlar. Bu gün ise hiç getirilmiyor. Onun için cuma'dan sonra öğle namazını kılmak lazımdır.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
İnek ve deve sütlerinin mayalanmasından elde edilen tadı keskin alkollü bir içki.
Kısrak, inek ve deve sütleri mayalanıp tadı keskin olunca, müselles (ısıtılarak üçte ikisi uçurulan üzüm suyu) gibi olur. Birincisine kımız, ikincisine kefir denir. Her ikisi de bira gibi haramdır. (M. Âtıf Efendi)
Dini Terimler Sözlüğü #48
Cemaatle namaz kılarken, imama uymanın doğru olması için, on şart vardır.
Sual: Cemaatle namaz kılarken, cemaatin imama uyabilmesi için belli şartlar var mıdır, varsa bunlar nelerdir?
Cevap: Fıkıh kitaplarında, cemaatle namaz kılarken, imama uymanın doğru olması için, on şart bildirilmektedir ki şunlardır:
1-Namaza dururken, tekbiri söylemeden önce, imama uymaya niyet etmektir. İmamın kim olduğunu niyet etmek lazım değildir.
2-İmamın, kadınlara imam olmaya niyet etmesi lazımdır. İmamın erkeklere imam olmaya niyet etmesi lazım değildir. Fakat niyet ederse, kendisi cemaatin sevabına da kavuşur.
3-Cemaatin topuğu, imamın topuğunun gerisinde olmalıdır.
4-İmam ile cemaat, aynı farz namazı kılmalıdır. Vaktin farzını kılmış olan kimse, tekrar imama uyarsa, imam ile kıldığı nafile olur.
5-İmam ile cemaat arasında, kadın safı bulunmamalıdır. Kadınlar bir saftan az olup arada perde varsa veya alçakta yahut yüksekte iseler caiz olur.
6-İmamın kendisini görse, yahut sesini işitse, aradaki duvar, imama uymaya mâni olmaz. Arada kayık geçecek nehir ve araba geçecek yol mâni olur. Yolda veya nehirdeki köprüde iki saf imama uyunca, arkadakilerin de namazı sahih olur.
7-İmama uymanın sahih olması için, imamın veya müezzinin sesini işitmek yahut bunları görmek veya cemaatin hareketlerini görmek lazımdır. İşitmeye, görmeye elverişli penceresi olmayan duvar arada olmamalıdır.
8-İmam hayvanda, cemaat yerde veya bunun tersi olmamalıdır.
9-İmam ile cemaat, yapışık olmayan iki gemide bulunmamalıdır.
10-Başka mezhebdeki imama uyan cemaatin, kendi mezheblerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmemesi lazımdır. Mesela, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, hanefi mezhebinde caiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şafii imama uymak âlimlerin çoğuna göre caiz olmaz. Bu kavil sahihtir. Şafii imamdan kan aktığı görülse, sonra imam bir zaman kaybolup tekrar gelse, buna uyulur. Çünkü, o zamanda abdest almış olabilir. Hüsn-i zan etmek iyidir.
"İslamiyet'in kaynağı dört şeydir, edille-i şer'iyye diyoruz. Bunlar; Kur'an-ı Kerim, sünnet, kıyas-ı fukaha, icma-ı ümmet. Fakat bunlar bizim için değil. Bunlar müctehidler içindir. Bizim için İslam'ın temeli, kaynağı, Kendi mezhebimizin imamıdır "
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Uyumak. (Bir yere dayanıp uyusa, dayandığı şey alınınca düşecek gibi olursa bozulur.)
Ellerini çenesine dayayarak uyumak
Sual: Teşehhüddeki gibi oturup veya bağdaş kurup iki dirseğini iki dizi üzerine koyarak ellerini çenesine dayayıp uyumak veya taburede dirseğini dizine dayayıp uyumak abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet, bozar.
Taburede otururken
Sual: Taburede oturup uyumak abdesti bozar mı?
CEVAP
Temkinli oturup uyunursa abdest bozulmaz.
Temkinli uyumak
Sual: Sandalye veya koltukta sırtımızı arkaya dayamadan, kollarımızı, dizlerimizin üstüne yaslayarak otururken uyumak bozar mı?
CEVAP
Temkinli olursa bozmaz. Temkinli olmak demek, abdestin bozulmaması için dikkatli olmak demektir. Dayandığı şey çekilince düşmezse temkinli uyuyor demektir, bozmaz.
Sual: Vehhabiler, Mekke’de yatıp uyuduktan sonra, kalkıp namaz kılıyorlar. Bunların mezhebinde uyumak abdesti bozmuyor mu?
CEVAP
Dört hak mezhepte de yatıp uyumak abdesti bozar. Vehhabiler, dört hak mezhebin dışında oldukları için öyle yapıyorlar.
Uykunun abdesti bozmasında dört mezhebe göre bazı farklılıklar vardır:
Hanefî mezhebinde: Makatın gevşek olacağı bir hâlde, mesela yan veya sırt üstü yatarak veya dirseğine yahut bir şeye dayanıp uyumak abdesti bozar. Dayandığı şey çekilince düşmezse, bozulmaz. Namazda düşmeden uyumak abdesti bozmadığı gibi, namaz dışında dizleri dikip, başını dizlerine koyarak, diz çökerek, bağdaş kurarak, teverrük ederek uyumak da bozmaz.
Hanbelî mezhebinde: Her ne hâl ve şekilde olursa olsun, uyku abdesti bozar. Ancak az sayılan oturma ve ayakta durma hâlindeki hafif uyku abdesti bozmaz.
Mâlikî mezhebinde: Ağır uyku, kısa sürse de abdesti bozar. Yatsa da, otursa da, secde hâlinde olsa da, hattâ ayakta olsa da abdesti bozar. Kısa bir an olursa bozmaz.
Şâfiî mezhebinde: Eğer makatı yere yerleşmişse, uyumak abdesti bozmaz. Bunun haricindeki uyku şekilleri bozar.
Şu hâlde yatarak uyumak dört mezhepte de abdesti bozuyor. (Mezahib-i Erbaa, Mizan-ül Kübra, Hindiyye)
Demek ki, dayanmadan uyumak, sadece Hanefî’de bozmuyor. Onların yatıp uyuduktan sonra, kalkıp abdest almadan namaz kılmaları, dört mezhepte de caiz değildir.
Kaynak: dinimizislam.com
Sual: Abdesti hangi hâller bozar, ana hatları ile abdesti bozan bu şeyler nelerdir?
Cevap: Vücuttan çıkan gaita, idrar, kan, ağız dolusu kusmak, arkasını bir şeye dayayıp uyumak, namaz içinde sesli gülmek, bayılmak, deli olmak, sarhoş olmak ve imanını gideren, küfre sebep olan bir iş yapmak veya bir söz söylemek. Bunların hepsi abdesti bozar.
Sual: Abdesti bozan şeyler özetle nelerdir?
CEVAP
Yedi şey abdesti bozar:
1- Önden ve arkadan çıkan şeyler, abdesti bozar. Yalnız, erkeğin ve kadının önünden çıkan yel, abdesti bozmaz. Bu, çok az kimsede olur. (Kulağa akıtılan ilaç, ağzından çıksa, idrar yoluna konan pamuk, ıslanıp düşse, kadınların rahme koyduğu ilaç, geri gelse abdesti bozar.)
2- Ağızdan çıkan necis şeyler. (Ağız dolusu kusmak, kan tükürmek bozar.)
3- Deriden kan ve irin gibi şeylerin çıkması. (Göz hastalığı sebebiyle, gözünden ağrıyla yaş akması, burnundan veya kulaktan gelen kan ve irinin dışarı çıkması bozar. Maliki'de ise bozmaz.)
4- Uyumak. (Bir yere dayanıp uyusa, dayandığı şey alınınca düşecek gibi olursa bozulur.)
5- Bayılmak. (Sarası tutarsa veya delirse abdest bozulur.)
6- Namazda kahkaha ile gülmek.
7- Mübaşeret-i fahişe, yani karı koca çıplak olarak avret yerlerini sürtünmek. (Başka yerlerine dokunmak şehvete sebep olsa da, Hanefi’de abdesti bozmaz.)
Mübaşeret-i fahişe
Sual: S. Ebediyye’nin abdesti bozanların yedincisinde, (Mübaşeret-i fahişe yani çıplak olarak, çirkin yerlerini birbirine sürtmek, erkeğin de, kadının da abdestini bozar) deniyor. Bazı kitaplar bozmaz diyor. Hangi kavli esas almalıdır?
CEVAP
Bu hususta iki ayrı kavil vardır. İbni Âbidin hazretleri bildiriyor ki:
Mübaşeret-i fahişede, ıslaklık olmasa da, mutemed olan, İmam-ı a’zam ile İmam-ı Ebu Yusuf’un, kavline göre abdest bozulur. İmam-ı Muhammed’e göre ise, ıslaklık yoksa abdest bozulmaz. El-Haik kitabının sahibi, İmam-ı Muhammed’in kavlini sahih kabul etmiştir. El-Bahr ve En-Nehir sahipleri ise, (Sahih olan, El-Hılye’nin naklettiği, İmam-ı a’zam ile İmam-ı Ebu Yusuf’un kavlidir) demişlerdir. (Redd-ül muhtar)
Bazı kitaplar, İmam-ı Muhammed’in kavlini esas almışlarsa da, Halebi, Dürr-ül-muhtar, Mizan-ül-kübra gibi kıymetli kitaplarda, Şeyhayn’ın kavlinin müftabih olduğu, bununla amel etmek gerektiği bildirilmektedir.
Böyle durumlarda ihtiyata riayet etmek elbette iyidir. Hattâ başka mezhepte bozar denilen şeyi yapmamak da müstehabdır. Mesela Şâfiî mezhebinde çıplak olarak hanımının veya yabancı kadının eline dokunmak abdesti bozar. Hanımına dokunan Hanefî’nin, meşakkat yoksa, yeniden abdest alması müstehab olur. Her zaman ihtiyatlı hareket etmek iyi ise de, meşakkat olunca, kendini zorlamayıp, ruhsatla amel etmek daha iyidir.
Fitil
Sual: Tam İlmihal’de, (Bir şeyin hepsi girip çıkarsa, abdesti de, orucu da bozar) deniyor. Erkeğin arkadan, kadının ön veya arkadan kullandığı fitil, abdesti ve orucu bozar mı? Bir de çubuklu bir aletle hap konuyor, bu farklı mı?
CEVAP
Gündüz oruç iken, içeri tamamen giren şey, orucu bozar. Fitil de bozar. Yarısı dışarıda kalırsa orucu bozmaz. Fitil içeri girdikten sonra, dışarı çıkarsa abdesti bozar. Fitil içeri girip çıkmazsa, abdesti bozmaz. Çubukla konan farklıdır; çünkü içeri girince, çubuğa az da olsa içeriden bir yaşlık bulaşır. Yaşlık, çubukla dışarı çıkınca abdest bozulur.
Dişteki kan
Sual: Dişim kanıyor. Tükürünce tükürükten fazla oluyor. Bazen ayda bir veya haftada bir burnum kanıyor. Elde olmadan gelen bu kanlar abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet, bozar; ama Maliki mezhebi taklit edilirse, böyle elde olmadan akan kanlar semavi özür olduğu için bozmuyor. Yaradan çıbandan kan akması, basurdan kan gelmesi, elde olmadan idrar damlaması birer semavi özür oluyor ve Maliki’de abdesti bozmuyor. Onun için Maliki’yi taklit etmenizi tavsiye ederiz.
Tükürükteki kan
Sual: Tükürükteki kanın tükürükten çok olması, renk yönünden midir?
CEVAP
Evet.
Kan emilince
Sual: Sülük, tahtakurusu, sivrisinek gibi haşereler kan emse abdest bozulur mu?
CEVAP
Sülük, çok kan emerse, etrafa yayılıp abdesti bozar. Diğerleri bozmaz.
Sivrisinek
Sual: Sivrisinek soktuğu zaman abdest bozulur mu?
CEVAP
Bozulmuş olmaz.
Kan pıhtısı
Sual: Sümük içindeki kan pıhtısı abdesti bozar mı?
CEVAP
Kan pıhtısı abdesti bozmaz. Akan kan abdesti bozar.
Burundan gelen katı kan
Sual: Burundan katı kan gelmesi abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz.
Toplu iğnenin başı kadar
Sual: Toplu iğnenin başı kadar çıkan kan, abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz.
Özürlü olanın
Sual: Eldeki kandan özürlü olanın, ayağı kanasa, abdest bozulur mu?
CEVAP
Evet.
Yaradan su çıkınca
Sual: Kaşıdığımız yaralardan su çıkınca abdest bozulur mu?
CEVAP
Mayasıl, parmak arası pişinti, kabarcık, uyuz, çiçek suları ve yakı konulan yerden çıkan sular abdesti bozmaz diyen âlimler vardır. Zaruret halinde buna göre amel olunur. (Redd-ül-muhtar)
Sivilceden çıkan kan
Sual: Abdest alırken sivilcelerin kimi patlıyor ve çok uzun süre kan akıyor. Bunlarla ilgili abdest alırken nasıl hareket etmeliyim?
CEVAP
Kan işinin en kolay yolu Maliki mezhebini taklit etmektir. Maliki mezhebini taklit ediyorum diye kalbinizden geçirirseniz sivilcelerden çıkan kanlar abdestinizi bozmaz.
Renksiz su
Sual: Yaradan çıkan sarı su veya renksiz su abdesti bozar mı?
CEVAP
Yaradan ağrılı çıkan renksiz su, abdesti bozar. Ağrısız olarak çıkıyorsa, abdesti bozmaz. Ağrısız gibi, ağrılı çıkan renksiz suyun da, abdesti bozmayacağını bildiren âlimler olduğu için, uyuz, çiçek ve egzamalı olanların bu kavle uymaları caiz olur.
Toksinli su
Sual: Bazı hastalıklar için ayak altına Chi patche denilen Çin yakısı vuruluyor. Bu yakı, vücuttaki toksinleri emiyor. Yakı, çıkarıldığı zaman su ile ıslatmış gibi yamyaş oluyor. Sağlam deriden çıkan bu toksinli su, abdesti bozar mı?
CEVAP
Aynen ter gibidir, dört mezhepte de abdesti bozmaz.
İlaç dışarı çıkarsa
Sual: Deri altına enjektörle verilen ilâç, dışarı çıkınca abdest bozulur mu?
CEVAP
Bozulmaz. İlâçla birlikte kan da çıkarsa bozulur.
Kulağa damlatılan ilaç
Sual: Kulağıma damlattığım yağlı ilaç, ağzımdan ve burnumdan geldi. Abdestim bozuldu mu?
CEVAP
Kulağa damlatılan yağ, burundan çıkınca bozmaz, ağızdan çıkarsa bozar.
Ellerini çenesine dayayarak uyumak
Sual: Teşehhüddeki gibi oturup veya bağdaş kurup iki dirseğini iki dizi üzerine koyarak ellerini çenesine dayayıp uyumak veya taburede dirseğini dizine dayayıp uyumak abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet, bozar.
Taburede otururken
Sual: Taburede oturup uyumak abdesti bozar mı?
CEVAP
Temkinli oturup uyunursa abdest bozulmaz.
Temkinli uyumak
Sual: Sandalye veya koltukta sırtımızı arkaya dayamadan, kollarımızı, dizlerimizin üstüne yaslayarak otururken uyumak bozar mı?
CEVAP
Temkinli olursa bozmaz. Temkinli olmak demek, abdestin bozulmaması için dikkatli olmak demektir. Dayandığı şey çekilince düşmezse temkinli uyuyor demektir, bozmaz.
Gözyaşı
Sual: Baş ağrısı sebebiyle gözden yaş gelse, abdest bozulur mu?
CEVAP
Bozulmaz. Gözdeki bir ağrı sebebiyle gelirse bozar.
Soğan doğrarken
Sual: Soğan doğrarken, gözden çıkan yaş, abdesti bozar mı?
CEVAP
Hayır, bozmaz.
Çapak
Sual: Gözden çapak çıkması abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz.
Sivilceden çıkan
Sual: Yüzdeki sivilceden veya siyah kabarcığın içinden çıkan kuru iltihap gibi olan şey abdesti bozar mı?
CEVAP
Bahsettiğiniz şeyler, yağ bezleri falan ise abdesti bozmaz.
Baş dönmesi
Sual: Hap içip başı dönse, sallanarak yürüse abdest bozulur mu?
CEVAP
Baş dönmesi bozmaz, hap sarhoş etmişse bozulur.
Kulaktaki akıntı
Sual: Kulaktaki akıntı, ağrısız olarak dışarı çıksa abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet.
Kıl kurdu ve solucan
Sual: Kendiliğinden çıkan kıl kurdu ve solucan, abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozar.
Kıl çekince
Sual: Yüzden kıl çekilince, kıl dibindeki yağ bezesi de kıl ile dışarı çıkarsa abdest bozulur mu?
CEVAP
Bozulmaz.
Şeytan tırnağı
Sual: Şeytan tırnağı denilen, tırnak kenarında ete batan kısım koparılınca abdest bozulur mu?
CEVAP
Abdest bozulmuş olmaz. Saç, sakal, bıyık, tırnak kesmekle de abdest bozulmuş olmaz. Kesilen yerleri yıkamak lazım olmaz. Derideki yaraya merhem sürülmüş ise, merhemin üstü yıkanır. Yıkamak yaraya zarar verirse, mesh edilir. Yıkadıktan sonra merhem düşerse, altı iyi olmuş ise, altı yıkanır, iyi olmamış ise, yıkanmaz.
Namazda yel kaçıran
Sual: Bir kimse her namazda yel kaçırdığını hissediyor. Başka zaman olmuyor, ne yapmak lazım?
CEVAP
Bu konuda hadis-i şerif var. Bunu şeytan yapıyormuş. Dübür kısmını üflüyor, insanı şüpheye düşürüyormuş. Onun için Peygamber efendimiz, (Bir ses ve koku duymadıkça abdestiniz bozulmuş olmaz) buyuruyor. Demek ki bu vesvesedir, önem vermemek gerekir. Eğer, elinde olmadan gerçekten yel çıkıyorsa, o zaman Maliki mezhebini taklit eder. Çünkü Maliki mezhebinde elde olmadan çıkan gaz abdesti bozmaz.
Yel ve idrar kaçırmak
Sual: Ara sıra elde olmadan tutamayarak yel ve idrar kaçırmak abdesti bozar mı?
CEVAP
Maliki taklit edilirse bozmaz.
Alkollü parfüm
Sual: Alkollü parfüm kullanmak abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz, namaza da mani olmaz.
Şehvetle bakmak
Sual: Yabancı kadına şehvetle bakmak Hanefi ve Maliki mezheplerinde abdesti bozar mı?
CEVAP
Şehvetle bakmak haram ise de abdesti bozmaz. İbadetlerin sevablarını yok eder.
Müstehcen resime bakmak
Sual: Müstehcen resim ve porno filmleri izlemek guslü ve abdesti bozar mı?
CEVAP
Guslü de bozmaz, namaz abdestini de; ama bunları seyretmek haramdır, günahtır. Mezi gelirse abdesti, meni gelirse guslü de bozar.
Alkollü krem ve kolonya
Sual: İçinde alkol bulunan cilt kremi veya kolonya abdesti bozmaz mı?
CEVAP
Bozmaz, namaza da mani olmaz.
Abdestin bozulmasıyla günah farklıdır
Sual: Deniz kenarında bikinili bayanları görüyoruz. Bu durumda guslümüz ve abdestimiz bozulur mu?
CEVAP
Bikinili kadınlara bakınca namaz abdesti de bozulmaz, gusül abdesti de. Fakat bakmak günah olur.
Saçını erkeklerin görmesi
Sual: Bir bayanın abdest aldıktan sonra, saçlarını erkeklerin görmesi abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz. Günah ayrı abdestin bozulmuş olması ayrıdır.
Kadın doktorunun abdesti
Sual: Erkek veya bayan kadın doktoru veya ebe, Ramazanda, abdestli iken bir kadına doğum yaptırsa, orucu, guslü veya abdesti bozulur mu?
CEVAP
Hanefi mezhebindeki kadın doktorunun veya ebenin, Ramazan-ı şerifte doğum yaptırmakla orucu, abdesti ve guslü bozulmuş olmaz. Zaruretsiz erkek doktora doğum yaptırmak caiz olmaz.
Kumar ve abdest
Sual: Kumar oynamak abdesti bozar mı?
CEVAP
Kumar oynamak büyük günah ise de, kumar oynamakla abdest bozulmaz; fakat tekrar abdest almak müstehabdır. (Ebussuud Efendi Fetvaları)
Oyun kâğıtları
Sual: Oyun kâğıtlarına el sürmek ve parasız eğlence için oynamak abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz, fakat kâğıt oynamak mekruhtur. Çayına bile oynansa haram olur.
Tavla oynamak
Sual: Tavla oynamak abdesti bozar mı?
CEVAP
Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Tavla oynadıktan sonra kalkıp namaz kılan, irin ve domuz kanı ile abdest alıp namaz kılana benzer.) [İ. Ahmed]
Yani tavla oynamak her ne kadar abdesti bozmaz ise de, yeniden abdest almalıdır.
Ayağa batan ok
Sual: Hazret-i Ali, ayağına batan bir okun acısını duymamak için, (Ben namaza durunca çıkarın) buyuruyor. Hâlbuki ayağı yaralı olduğu için kan akıyor. Bu durumda abdest bozulacağı için namaz bozulmuş olmaz mı? Hazret-i Ali niye böyle namaz kıldı?
CEVAP
Yarasından kan akan özür sahibi olabilir. O haliyle namaz kılar. Devamlı idrar ve yel kaçıran yani gelen yeli tutamayan da özürlü olarak namazını kılar. Sonra diğer üç mezhepte kanamak abdesti bozmaz. Belki Hazret-i Ali’nin ictihadı da öyle idi.
Uyku abdesti bozar
Sual: Vehhabiler, Mekke’de yatıp uyuduktan sonra, kalkıp namaz kılıyorlar. Bunların mezhebinde uyumak abdesti bozmuyor mu?
CEVAP
Dört hak mezhepte de yatıp uyumak abdesti bozar. Vehhabiler, dört hak mezhebin dışında oldukları için öyle yapıyorlar. Uykunun abdesti bozmasında dört mezhebe göre bazı farklılıklar vardır:
Hanefî mezhebinde: Makatın gevşek olacağı bir hâlde, mesela yan veya sırt üstü yatarak veya dirseğine yahut bir şeye dayanıp uyumak abdesti bozar. Dayandığı şey çekilince düşmezse, bozulmaz. Namazda düşmeden uyumak abdesti bozmadığı gibi, namaz dışında dizleri dikip, başını dizlerine koyarak, diz çökerek, bağdaş kurarak, teverrük ederek uyumak da bozmaz.
Hanbelî mezhebinde: Her ne hâl ve şekilde olursa olsun, uyku abdesti bozar. Ancak az sayılan oturma ve ayakta durma hâlindeki hafif uyku abdesti bozmaz.
Mâlikî mezhebinde: Ağır uyku, kısa sürse de abdesti bozar. Yatsa da, otursa da, secde hâlinde olsa da, hattâ ayakta olsa da abdesti bozar. Kısa bir an olursa bozmaz.
Şâfiî mezhebinde: Eğer makatı yere yerleşmişse, uyumak abdesti bozmaz. Bunun haricindeki uyku şekilleri bozar.
Şu hâlde yatarak uyumak dört mezhepte de abdesti bozuyor. (Mezahib-i Erbaa, Mizan-ül Kübra, Hindiyye)
Demek ki, dayanmadan uyumak, sadece Hanefî’de bozmuyor. Onların yatıp uyuduktan sonra, kalkıp abdest almadan namaz kılmaları, dört mezhepte de caiz değildir.
Avret yerini yıkamak
Sual: Su bulunmayan yerde küçük abdestini yapan, su bulunca, abdest alıp sonra idrar bulaşıklarını yıkarken, elini ön avret yerine değdirse abdesti bozulur mu?
CEVAP
Hayır, abdesti bozulmaz. Şâfiî’de kadın ve erkeğin abdesti bozulur. Mâlikî ve Hanbeli’de, sadece erkeğin abdesti bozulur.
Bademcik iltihabı
Sual: Abdest alırken, bademciklerden nohut büyüklüğünde iltihap gelse, abdesti bozar mı?
CEVAP
Hayır, bozmaz.
Kulak kiri
Sual: Kulağın içinden çıkan kirler abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozmaz.
Basur çıkması ve abdest
Sual: Çıkan basur, el veya bir bezle yerine konsa, abdest bozulur mu?
CEVAP
Evet, bozulur, çünkü eline necasetten bir şey bulaşmıştır. Yani içeriden bir şey dışarı çıkmış oluyor. (Hindiyye)
Sigara ve abdest
Sual: Sigara veya bira içmek, abdesti bozar mı?
CEVAP
İkisi de bozmaz. Biranın haram olması ayrı, abdesti bozup bozmaması ayrıdır. İnsan haram olan idrarı veya kanı içse haram işlemiş olur; fakat abdesti bozulmuş olmaz.
Sargılı yara
Sual: Yaradan çıkan kan ve irin, sargıdan dışarı çıkarsa abdest bozulur mu?
CEVAP
Evet, abdest bozulur, sargının dışına çıkmazsa bozulmaz. Eğer sargı iki üç kat olur da ıslaklık bir kısmına geçerse, yine abdest bozulur. (Hindiyye)
Böyle yaralı durumlarda, Mâlikî mezhebi taklit edilirse akıntılar abdesti bozmaz.
Bebeğin altını temizlerken
Sual: Bebeğin altını temizlerken, ön veya arka avret yerine elinin içiyle dokununca abdest bozulur mu?
CEVAP
Hanefi’de ve Maliki’de bozulmaz. Şafii’de ve Hanbeli’de bozulur.
Abdestin bozulması
Sual: Avret yerine dokunmakla Şâfiî ile Mâlikî’de abdestin bozulması farklı mıdır?
CEVAP
Evet, farklıdır. Mâlikî'de sadece erkek, kendi ön avret yerine dokununca abdest bozulur, başkalarının avret yerine dokunsa bozulmaz. Şâfiî'de ise, kendinin, başkalarının, hattâ altını temizlediği erkek veya kız bebeğin ön veya arkasına dokunmakla abdest bozulur. Mâlikî'de bozmaz.
Şâfiî'de parmak uçları ve aralarıyla dokunulsa abdest bozulmaz. Sadece çıplak olarak parmakların içiyle ve avuç içiyle dokunmak bozar.
Mâlikî'de ise, avuç içi veya elin yan tarafları veya parmakların alt ve yan kısımları veya baş taraflarıyla ön avret yerine çıplak olarak dokunursa abdesti bozulur. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)
Şâfiî'de abdesti bozar
Sual: Şâfiî mezhebinde, genç bir erkeğin çok yaşlı bir kadının eline dokunması abdestini bozar mı? Diğer üç hak mezhepte durum nasıldır?
CEVAP
Şâfiî'de bozar. Hattâ çok yaşlı pirifâni denilen bir erkek, çok yaşlı bir nineye dokunsa her ikisinin de abdesti bozulur. Şehvet kastı olmasa da, nine çok çirkin olsa da, hattâ ölü olsa da yine abdesti bozulur. Yedi yaşından büyük kız çocuklarına dokunmak da abdesti bozar. Yedi yaşından küçük ise bozmaz. Hanbelî mezhebinin hükmü de bu konuda Şâfiî gibidir. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)
Mâlikî mezhebinde ise lezzet kastıyla dokunursa bozulur. Lezzet kastıyla dokunmaz, ama dokununca lezzet alırsa abdesti bozulur. Lezzet kastıyla dokunur, fakat lezzet duymasa da abdesti bozulur. Yedi yaşından küçük bir kız çocuğuna veya çok yaşlı kadına dokunmak abdesti bozmaz. Kadının saçına lezzet kastıyla dokunmak da abdesti bozar veya lezzet kastı olmadan kadın saçına dokunulur da lezzet duyarsa abdest bozulur. Ama kadın saçları erkeğe dokunursa kadının abdesti bozulmaz. Çünkü kadın, bundan bir şey hissetmez. Hanbelî ve Şâfiî’de ise, saça dokunmak abdesti bozmaz. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)
Hanefî mezhebinde ise, genç de olsa kadına dokunmak abdesti bozmaz. Hattâ şehvetle de dokunsa bozmaz. Dokununca şehvetlense de, şehvetlenmese de, mezi gelmedikçe abdesti bozulmuş olmaz.
Namazda gülmek
Sual: Seadet-i Ebediyye kitabında, (Namazda gülmeyi yanındakiler işitirse, kahkaha denir. Kahkahayla gülmek abdesti bozar) deniyor. Ben bu ifadeden, yanımda kimse yoksa veya oradakiler sağırsa yahut çok gürültü olup duyamıyorlarsa, kahkahayla da gülsem, abdestimin bozulmayacağını anlıyorum. Anladığım doğru mu?
CEVAP
Doğru değildir. Yanımızda insan olmasa da, yanımızdakiler duyabilecek kadar bir sesle gülmek abdesti bozar. İsterse yanımızda hiç kimse olmasın, ölçü onların duyması değil, oradaki kimselerin duyabileceği derecede gülmektir.
Bunun gibi, namazda kendi işiteceğimiz kadar bir sesle okumamız gerekir. Gürültü olur da, kendimiz işitmesek, yine aynı tonda okuduğumuz için namaz sahih olur.
Sual: Saçı, sakalı, bıyığı tıraş etmek, tırnak kesmek, abdesti bozar mı, eğer bozmazsa tırnak kesildiği zaman parmakları yıkamak gerekir mi?
Cevap: Saç, sakal, bıyık, tırnak kesmek abdesti bozmaz. Kesilen yerleri yıkamak da lazım olmaz. Fıkh-i Gîdânî şerhinde diyor ki:
“Tırnak kesince, abdest bozulmaz. Elleri yıkamak müstehab olur.” Yara üzerindeki kabuğun düşmesi ile de abdest bozulmaz.
Sual: Bir kimse abdestli iken, sülük veya sivrisinek, bu kimsenin kanını emse, abdesti bozulur mu?
Cevap: Sülük, çok kan emerse, abdest bozulur. Sinek, sivrisinek, pire, tahta biti gibi haşereler, çok emseler de abdest bozulmaz.
Sual: Şehvetlenip mezi gelirse, abdest bozulur mu?
Cevap: Vedi, mezi çıkınca dört mezhepte de abdest bozulur. Hanbelide gusül abdesti de lazım olur.
Sual: Abdestli iken çocuğunu emziren bir kadının abdesti bozulur mu?
Cevap: Çocuk emziren kadının abdesti bozulmaz.
Kaynak: dinimizislam.com
Sual: Hanefi mezhebinde olup da, Maliki mezhebini taklit eden birinin seferilik konusunda, mesafe ve ikamet suresi olarak Maliki mezhebini mi esas alması gerekir?
CEVAP
Mesafe olarak Hanefi, ikamet süresi olarak Maliki mezhebi esas alınır. Çünkü kendi mezhebimizden çıkmadığımız için, taklit ettiğimiz mezhebin farzlarına uyuyor, müfsidlerinden kaçıyoruz.
Kaynak: dinimizislam.com
Hanefi’de, namazda iken uyumak abdesti bozmaz. Namaz dışında yan yatarak, bir şeye dayanarak uyumak abdesti bozar; fakat Maliki’de, namazda da, namaz dışında da olsa, uyku ağır değilse bozmaz. Ağır ise bozar. Mesela tehiyyatta uyuyup kalırsa abdesti bozulur; ama hafif şekilde uyusa, abdesti bozulmaz.
Kaynak: dinimizislam.com
Toprağa secde
Sual: (Mâlikî’de toprak cinsinden bir şey üzerine secde etmek farzdır. Bunun için Mâlikî’yi taklit eden Hanefî’nin de halı veya seccade üzerine secde etmesi sahih olmaz) deniyor. Doğru mu?
CEVAP
Hayır. Mâlikî’de halı, pösteki gibi yer cinsinden olmayan bir şey üzerine secde edilmesi mekruhtur. Mâlikî’yi taklit eden Hanefî, Mâlikî’nin sadece farz ve müfsitlerine uyar. Sünnet ve mekruhlarda kendi mezhebine tâbi olduğu için, Mâlikî'yi taklit eden Hanefî'nin yün halı üzerinde namaz kılması mekruh değildir.
Kaynak: dinimizislam.com
MÜZEKK-İN NÜFUS DERSLERİ
Ey aziz: Bilmiş ol ki, çok söylemek kişiyi çok ziyana uğratır. Müslüman olan kişinin, dilini nereye olursa olsun, kapıp koyu vermemesi gerekir. Dilini koruması ve kendisini bu zararlardan muhafaza etmesi lâzımdır ki, dilinin afetlerinden emin olabilsin!
Hz. Ebû-Bekir-is-Sıddıyk radıyallahu anh efendimiz, ansızın olmayacak bir söz söyleyivermek endişesi ile, mübarek ağzında daima bir taş bulundururdu.
Aziz kardeş: Bu dil, kişide ne din bırakır ne amel, hepsini bozar gider. Eğer, saklamazsan küfür söyler- Ne'ûzü billah- kâfir olur ve sonunda dünyadan âhirete imânsız götürür. Kişiye, başlar kestiren ve kanlar döktüren hep bu dildir.
Fahr-i âlem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz: “Her kim, susarsa kurtulur, buyurmuşlardır.” Susan, hiçbir şey söylemeyen gerçekten selâmettedir. Şunu muhakkak olarak bilmiş ol ki, dillerine sahip olup, ağızlarına geleni söylemeyenler, keramete erişirler.
Ukbe ibn-i Amir radıyallahu anh buyururlar ki: Cenab-ı fahr-i risâlet efendimize sordum:
— Yâ Resûlallah! İki cihanda kurtuluş ne iledir?
Efendimiz saadetle buyurdular:
— Diline sahip olmak, günahların için çok ağlamak ve halkın arzusuna fazla karışmamak iledir. Yâ Ukbe! Bir kimsenin dili doğru olmayınca imânı da doğru olmaz.
Demek ki, dillerine sahip olamayanlar ve ağızlarına gelen her şeyi söyleyenlerde ne din kalır ne imân ne de âhiret. Hepsi harap olur, gider. Onların dillerinden Müslümanlar incinirler, bilhassa komşuları incinirler ki, komşusunu incitmek gayet büyük bir günahtır.
Hak teâlâ, Resûl-ü zişâna buyurdu:
— Yâ Muhammed! Ümmetine söyle, komşuları ile iyi geçinsinler. Komşularına ikram etsinler.
Nitekim, Resûl-ü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz:
“Allâhu teâlâya ve âhiret gününe imân edenler, komşusuna ikram etsin.” Buyurmuşlardır.
Haberlerde gelmiştir ki; her sabah bütün âzalar dile şöyle seslenirler:
— Ey dil! Allâhu Teâlâ’dan kork ve Resulünden utan. Ağzına geleni söyleme, bizi mihnete bırakma! Ne zaman ki, sen Hakka ve halka doğru olursan, bizler de doğru oluruz. Sen, eğrilirsen bizler de eğrilir ve günahkâr oluruz. Ey dil! doğru dur, sakın eğilme, yoksa hem kendin cehennemde yanarsın hem de bizleri yakarsın, derler.
Bir gün, bir arap huzur-u Resûlullah’a geldi ve:
— Yâ Resûlallah! dedi. Bana öyle bir amel haber ver ki, onunla cennete gireyim.
Aleyhissalâtü vesselam efendimiz saadetle buyurdular:
— Git; açları doyur, susuzlara su dağıt, muhtaçlara el uzat, Hak teâlânın kullarını hayırlı yollara ilet.
Arap özür diledi:
— Yâ Resûlallah! Bu buyurduklarının hiç birisi benim elimden gelmez, dedi.
Efendimiz şöyle buyurdu:
— Öyle ise, diline sahip ol. Ağzına gelen her şeyi söyleme! Konuştuğun zaman da sözün hayır olsun.
Hak teâlâ, Kur'an-ı azim-ül-bürhanında buyurur:
“Onların fısıldanmalarının çoğunda hayır yoktur. Meğer ki, sadaka vermeyi, bir iyilik etmeyi veya insanlar arasını islâh etmeyi emredenlerin ki olsun.” (Nisâ sûresi: 114)
Enes bin Mâlik radıyallahu anh buyurur ki: Uhud gazasında bir yiğit şehit oldu. Resûl aleyhisselâmın huzurunda elbisesini aradılar ve açlıktan bunalmamak için karnına bir taş bağlamış olduğunu gördüler. Bu sırada, şehidin anası geldi ve evlâdının üzerine kapanarak:
— Ey oğul! Saadet senindir. Resûl aleyhisselâm önünde şehit düşerek, cennet ehlinden oldun, diye ağlamaya başladı.
Efendimiz, kadının bu sözlerini duyunca:
— Nereden bildin cennet ehlinden olduğunu? Olabilir ki; boş, manasız ve faydasız sözler söylemiştir, buyurdular.
Bundan da anlaşılıyor ki; boş manasız ve faydasız sözlerden çok korkmak ve çekinmek gerektir, özellikle, haram ve kötü sözler söylemekten ve dedikodu etmekten son derece sakınmak lâzımdır. Dedikodu yapmaması kendisine ihtar edilen bir kimse eğer: (Benim bu sözlerim, dedikodu değildir!) diyecek olursa, Ne'ûzü billah kâfir olur.
Halkın dilinde söylenilen söz dört mertebedir:
1) Haramdır.
2) Helâldir.
3) Haram ile helâl karışıktır.
4) Ne haramdır ne de helâldir.
Haram olan söz, zehir gibidir. İnsanı derhal helâk eder. (Yalan söylemek, şirke dair sözler söylemek, kötü sözler söylemek, ölüler üstüne sayı saymak, evinde birkaç günlük yiyeceği varken halka şu yoktur, bu yoktur gibi sözler söylemek gibi sözlerin hepsi haramdır, gönül öldürücüdür, zehirleyen ve derhal öldüren zehirlerden nasıl sakınırlarsa, bunlardan da sakınmalı ve çekinmelidirler.
Helâl olan söz, zehirlerin etkisini gideren panzehir gibidir. Günahları hatırlayarak tövbe etmek, LÂ İLÂHE İLLALLAH demek, EL-HAMDÜ LİLLAH VALLAHU EKBER demek, Resûl aleyhisselâma salavat getirmek, Kur'an-ı kerim okumak veya okutmak, ihlâs ile halka vâ'zü nasihatte bulunmak, hak için halkı hak yola davet etmek, hepsi helâl sözlerdir.
Haram ve helâl karışık olan sözler hem kâr hem de zarar olan sözlerdir. Yani, zehir ile panzehir gibidir. Fakat, bu gibi sözlerin yararından çok zararı vardır. Zararını sahibi dahi karşılayamaz. Meselâ, kişi dünya ve âhiret sözleri söyler, hayırları emredip, kötülüklerden sakındırırlar, yani bir bakıma halka nasihat eder. Bu sözler, panzehir gibidir. Fakat, bu sözler riyâ veya şöhret için ve: “Maşaallah ne bilgili ne hoş ne zâhit kişi imiş” desinler, hürmet ve riayet etsinler niyeti ve maksadı ile söylenmişse, o zaman bu sözler zehir gibi olur. Sahibini helâk eder. Çünkü, riyâ ve şöhret için söz söylemek haramdır ve afettir: Nitekim, EŞ-ŞÖHRETÜ ÂFETÜN yani şöhret afettir, duyurulmuştur.
Ne haram ne de helâl olan sözler ise ne kâr ne de ziyan verir. Bir cemaat bir yerde toplanır ve bir memleketin sıcaklığını, soğukluğunu, ucuzluğunu, pahalılığını, bağını, bahçelerini, mescitlerini, tekkelerini, birbirlerine anlatırlar, bu sözlerine hiç yalan katmazlar ve arada kimseyi övmez ve yermezler, gördüklerini beyan ederlerse, bu gibi sözler ne haram ne de helâl olur ne kâr getirir ne de ziyan ettirir. Ancak, övmenin ve yermenin yani medh veya zem etmenin de ziyanı çoktur. Onu da inşa’allahu teâlâ söyleyeceğiz.
Fakat, hepsinden iyisi dilini böyle boş ve faydasız sözlerden sakınmaktır. Nefesini boş yere harcamamaktır. Hâk teâlâ âdemoğullarının nefeslerini hesap ile verir ve yine hesap ile alsa gerektir. Her kişinin üzerine iki melek memur etmiştir. Bunlar, o kişinin o sayılı nefesleri gece veya gündüz nereye harcadığını hesap eder ve deftere yazarlar. Yalan söylersen, bir türlü cezası var. Bir kimseyi zemmedersen, bir türlü cezası var. İftira edersen, bir türlü cezası var. Yalan yere yemin edersen, bir türlü cezası var, Bir fâsıkı yüzüne karşı medh edersen, bir türlü cezası var. Bir kimse ile eğlenir, alay edersen, bir türlü cezası var. Bunların hepsi dilin afetleridir. Her birinin, âhirette ayrı ayrı cezaları verilecektir. Onları da söyleyeyim de inşa’allahu teâlâ bu kitapta eksik bir şey kalmasın.
(Eşrefoğlu Abdullah Rumi hazretleri)
Tenbîh: (Ni’met-i islâm) kitâbında diyor ki: Ef’âl-i mükellefîn, ya’nî müslimânın yapması lâzım olan şeyler, sekizdir: Farz, vâcib, sünnet, müstehab, mubâh, harâm, mekrûh, müfsid. Farzlar ve harâmlar, Allahü teâlâ tarafından, Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildirilmişlerdir. Bir ibâdetin farzlarından biri terk edilirse, o ibâdet sahîh olmaz. Bilmiyerek terk edilince de, sahîh olmaz. Bilerek terk edince, günâh da olur. Sünneti yapmanın sevâbı, farzın sevâbından azdır. Sünneti bilerek terk etmek günâh olmaz. Azâb yapılmaz. Azarlanır. Gayr-ı müekked sünnete, müstehab ve mendûb da denir. Bunu yapmak, sevâb olur. Ya’nî, Cennet ni’metine kavuşur. Bilerek yapmamak, günâh olmaz. Nâfile ibâdet, ya’nî emr olunmamış bir ibâdeti yapmak, müstehabdır. Mubâh, yapması veyâ yapmaması, sevâb veyâ günâh olmıyan şeydir. Yimesi harâm olmıyan şeyleri, doyuncaya kadar yimek, içmek mubâhdır. Doydukdan sonra yimek, içmek harâmdır. Harâmdan kaçınmak sevâbdır. [Farzı yapmakdan da çok sevâbdır.] Mekrûh işlemek de günâhdır. Harâma halâl diyen kâfir olur. Alkollü içki [meselâ bira] içmek, kumar oynamak, anaya, babaya âsî olmak, [ya’nî, harâm olmıyan emrlerini yapmamak, müslimânların kalbini kırmak, rızâsı olmadan malını almak] harâmdır. Mekrûha halâl diyen kâfir olmaz. Midye, istridye, istakoz yimek, abdestde ve guslde suyu isrâf etmek mekrûhdur. Sünnet deyince, müekked sünnet anlaşılır. Mekrûh deyince, tahrîmi olan mekrûh anlaşılır. Ödünc istemek, mubâhdır. Ödünc vermek, müstehabdır. Borc ödemek farzdır. Borclu fakîri sıkışdırmamak vâcibdir. Lâzım olan din bilgilerini öğrenmek, kadınlara da farzdır. Başkalarına öğretecek kadar fazla öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Dahâ çok öğrenmek mendûbdur. İlmi ile öğünmek, mekrûhdur. Bey’ın şartlarından olmayıp da, alıcı ve satıcıdan birine fâidesi olan bir şeyi şart ederek yapılan satış fâsid olur, harâm olur. Her insana ilk farz olan şey, îmân etmesidir. [Îmânı olmıyana, (kâfir) denir. Îmânı olana, (müslimân) denir. Ba’zı sözler, ba’zı işler, îmânın gitmesine sebeb olur. Müslimân iken, sonradan îmânsız olana, (mürted) denir. Bir müslimân, mürted olunca, nikâhı gider.]
(İslam ahlakı kitabı sayfa 372)
Düşman karşısında, bir farz namazı kazaya bırakmak, yediyüz büyük günah işlemiş gibi günahtır. Hem de bu büyük günah, her namaz kılacak kadar boş zamanlar geçtikçe, bir misli artar.Çünkü vaktinde kılınmayan namazları hemen kaza etmek de farzdır.Tövbe ederse affedilir. Ancak kazalarını kılması şartıyla.
(Muhammed Bâkibillah “kuddise sirruh” hazretleri)
Bir gün, Hazret-i Ömer, bir yerden geçerken, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”, Hz. Ebû Bekr-i Sıddîka birşey anlattığını gördü. Yanlarına gidip dinledi. Sonra, başkaları da, gördü ise de, gelip dinlemeğe çekindiler. Ertesi gün, Hz.Ömeri görünce, “Yâ Ömer, Resûlullah dün size bir şey anlatıyordu. Bize de söyle, öğrenelim” dediler. Çünkü, dâimâ, “Benden duyduklarınızı, din kardeşlerinize de anlatınız! Birbirinize duyurunuz!” buyururdu. Hz.Ömer “Dün Ebû Bekir, Kur’ân-ı kerîmden anlıyamadığı bir âyetin ma’nâsını sormuş, Resûlullah, ona anlatıyordu. Bir saat dinledim, birşey anlıyamadım” dedi. Çünkü, Ebû Bekrin yüksek derecesine göre anlatıyordu.
Hz.Ömer, o kadar yüksek idi ki, Resûlullah, “Ben, Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmiyecekdir. Eğer, benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer Peygamber olurdu” buyurdu. Böyle yüksek olduğu halde ve arabîyi çok iyi bildiği halde, Kur’ân-ı kerîmin tefsîrini bile anlıyamadı. Çünkü, Resûlullah, herkese, derecesine göre anlatıyordu. Ebû Bekrin derecesi, ondan çok daha yüksekti. Fakat, bu da, hatta Cebrâîl “aleyhisselâm” dahî, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını, esrârını, Resûlullaha sorardı.
Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını yalnız Muhammed “aleyhisselâm” anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmişdir. Kur’ân-ı kerîmi tefsîr eden Odur. Doğru tefsîr kitapı da, Onun hadis-i şerifleridir.
Din âlimlerimiz, uyumıyarak, dinlenmiyerek, istirahatlarını fedâ ederek, bu hadis-i şerifleri toplayıp, tefsîr kitaplarını yazmışlardır. Bu tefsîr kitaplarını da anlıyabilmek için, otuz sene durmadan çalışıp, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek lâzımdır.
Bu yirmi ana ilmin kolları, seksen ilmdir. Ana ilmlerden biri, “Tefsîr” ilmidir. Bu ilimlerin ayrı ayrı âlimleri ve çok kitapları vardır. Bugün kullanılan bazı arabî kelimeler, fıkh ilminde başka ma’nâya, tefsîr ilminde ise daha başka ma’nâya gelmekdedir.
Hatta aynı bir kelime, Kur’ân-ı kerîmdeki yerine, aldığı edâtlara göre, başka ma’nâlar bildirmekdedir. Bu geniş ilmleri bilmiyenlerin, bugünkü arabcaya göre, yaptıkları Kur’ân tercümeleri, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsından bambaşka birşey oluyor.
Bunun için Kur’an-ı kerimin gerçek manasını, emirlerini doğru olarak anlayıp amel etmek için müctehidlerin, mezhep imamlarının bildirdiklerine uymak şarttır.
On şey, son nefeste imansız gitmeye sebep olur.Birincisi,Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğrenmemek,ikincisi,imanını, Ehl-i sünnet itikadına göre düzeltmemektir evladım.Dünya malına, rütbesine, şöhretine düşkün olmak. İnsanlara, hayvanlara, kendine zulüm, eziyet etmek ve Allahü teâlâya ve iyilik gelmesine sebep olanlara şükretmemek.İmansız ölmekten korkmamak, beş vakit namazı vaktinde kılmamak, faiz alıp vermektir.Bir de dinine bağlı olan Müslümanları aşağı görmek ve fuhuş sözleri, yazıları ve resimleri söylemek, yazmak ve yapmak.
(Emir Hüsrev Dehlevi “rahmetullahi aleyh” hazretleri)
Ramazan-ı şerifte açıktan oruç yiyenin imanı gidebilir.Çünkü aşikâre oruç yemek, Allahü teâlânın emrini hafife almak, ehemmiyet vermemek alametidir. Allah’ın emrine ehemmiyet vermeyenin, buna zerre kadar dahi üzülmeyenin imanı gider.
(Hafız Sadullah Efendi hazretleri "rahmetullahi aleyh")
Namazda rükû ve secdeleri yapamayan îmâ ile kılar. (Halebî)*Alnında yara olan, yalnız burnu ile, burnunda yara olan da yalnız alnı ile secde eder.Alnında ve burnunda birlikte yara olup, başını yere veya böyle sert bir şey üzerine koyamıyan,ayakta durabilse bile, yere oturarak îmâ ile kılar. (İbn-i Âbidîn)*Yatarak başı ile îmâ edemeyecek kadar ağır hastalığı 24 saatten çok devâm eden kimseden, aklı başında olsa bile, namaz sâkıt olur (düşer, kılması lâzım gelmez). (Halebî)*Îmâ ile dahî kılması mümkün iken kılmadan ölüm hâline gelen kimsenin, namazlarının keffâreti için vasiyet etmesi lâzımdır.
(İbn-i Âbidîn hazretleri, İmâm-ı Birgivî hazretleri) (Rahmetüllahi aleyhimâ)
SUAL; Kocam , bana senin sırtın anamın sırtı gibi diyerek zıhar yaptı. Şimdi ise pişman oldum ne yapmalıyım diye soruyor ?
CEVAP; Hanefi mezhebinde zıhar yapan kimsenin, keffâret ödemeden eşiyle cinsel ilişkide bulunması, ona dokunması ve öpmesi haramdır.
KAYNAK; (İbn Âbidin, Reddu’l-muhtâr, III, 470, Mısır, 1966).
ZIHAR KEFARETİ; Zıharda bulunan kişinin köle azadı, 60 gün peş peşe oruç tutması, buna gücü yetmez ise 60 fakiri doyurmasıdır
AYETİ KERİME; (Mücâdele 58/3-4).
ZIHAR; Bir kimsenin eşini, annesi, kız kardeşi, halası, teyzesi gibi kendisiyle evlenmesi ebedî yasak olan bir kimsenin, sırtı, karnı, baldırı gibi bakılması haram olan bir uzvuna benzetmesi zıhârdır.