Asırlar boyunca âlimler bu sırrı çözememiştir

 “Kudüsde Mescid-i Aksâda senelerce tesbih ve ibâdet ile ömrünü geçiren kimse, ibâdetin şartlarını ve ihlâsı öğrenmediği için, bir secdeyi terk edince, öyle zarar etti ki, helâk oldu. Eshâb-ı Kehfin köpeği ise, pis olduğu hâlde, Sıddîkların arkasında birkaç adım yürüdüğü için, öyle yükseldi ki, hiç düşmedi. Bu hâl, insanı hayrete düşürmektedir. Asırlar boyunca, âlimler, bu sırrı çözememiştir. İnsan aklı, bunun hikmetini anlayamıyor. 

Âdem aleyhisselâma buğdaydan yime dedi ve yiyeceğini ezelde bildiği için, yimesini diledi. Şeytânın Âdem aleyhisselâma secde etmesini emreyledi ve secde etmemesini diledi. Beni arayınız buyurdu. Fakat ihlâsı olmayanın kavuşmasını dilemedi. İlâhî yolun yolcuları, (Hiç anlayamadık) demekten başka birşey söyliyemediler. Bizlere ne demek düşer. Onun, insanların îmân etmelerine, ibâdet yapmalarına ihtiyâcı yoktur. Kâfir olmalarının ve günâh işlemelerinin Ona hiç zararı olmaz. Mahlûklarına Onun hiç ihtiyâcı yoktur. İlmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de, günâh işlenmesine sebep yaptı. İlimden îmân ve tâ’at doğmakta , cehaletten de küfür ve günâh hâsıl olmaktadır. Tâ’at, çok küçük olsa da, kaçırmamalı! Günâh, pek küçük görünse de, yaklaşmamalıdır!”

[Herkese Lazım Olan Iman]

İctihâd ve kıyâs

 ● İctihâd ve kıyâs, bid’at değildir. Zîrâ kıyâs ve ictihâd nasların ma’nâsını açığa çıkarır. Emri artdırmaz. [Ya’nî ictihâd ile emrler artmış olmaz.] 1/186 [Mektûbât Tercemesi: 223.]

● İctihâd, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında da mevcûd idi. 2/96 [Se’âdet-i Ebediyye: 505.]

● İcmâ-ı ümmet, Eshâb-ı kirâm zemânına âiddir. 2/23 [Se’âdet-i Ebediyye: 775.]

● Hadîs-i şerîfler ile amel ederek, ulemâ-i müctehidînin fetvâsıyla harâm kılınmış, mekrûh ve menhî olan emri irtikâb eylemek, biz mukallidler için câiz değildir. [Ehâdis ile amel bize câiz değildir.] 1/312 [Mektûbât Tercemesi: 498.]

ABDULHÂLIK GUCDUVANİ KUDDİSE SİRRUH HAZRETLERİNİN VASİYETİ

Abdülhalık Gücdevani Kuddise sirruh Hazretlerinin Manevi Oğlu; Evliyayı Kebir İçin Meşhur Bir Vasiyetnamesi Bulunmaktadır.Şöyle Ki;


*Vasiyet Ederim Ki Sana Ey Oğul;

*Bütün Hâllerinde İlim, Edep Ve Takvâ Üzerinde Olasın!..


*Geçmişlerin Eserlerini Oku, Ehl-İ Beyt Ve Ehl-İ Sünnet Vel-Cemaat Yolundan Git!


*Fıkıh Ve Hadîs Öğren Ve Câhil Sofîlerden Bucak Bucak Kaç!


*Namazlarını, Mutlaka Cemaatle Kıl!


*Kalbinde Şöhrete Meyil Varsa İmam Ve Müezzin Olma!


*Şöhretten Gücünün Yettiği Kadar Uzaklaş! Şöhrette Âfet Vardır. Makamlarda Da Gözün Olmasın; Dâima Kendini Aşağılarda Tut!


*Tâkat Getiremeyeceğin İşe Kefil Olma!


*Halkın Seni Alâkadâr Etmeyen İşlerine Karışma!


*Fâsık İdarecilerle Düşüp Kalkma!


*Her Hususta Dengeyi Muhâfaza Et!


*Ölçüyü Kaçırıp Güzel Ses Dinlemeğe Fazla Kapılma Ki, Ruhu Karartır Ve Sonunda Nifak         Doğurur. Böyleyken Güzel Sesi De İnkâr Etme Ki, Onunla Ezân Ve Kur’ân, Ruhları İhyâ Eder.


*Az Ye, Az Konuş, Az Uyu; Ve Gâfillerden Ve Ahmaklardan Arslandan Kaçar Gibi Kaç!


*Fitne Zamanları Yalnızlığı Tercih Et, Menfaati İcâbı Fetvâ Vererek Dînin Hafife Alınmasına Sebep Olanlardan, Mağrur Zenginlerden Ve Câhillerden Uzak Dur!


*Helâl Ye, Şüpheli İşlerden Sakın Ve Evlenmede Takvâya Dikkat Et. Aksi Hâlde Dünyaya Bağlanır Ve O Uğurda Dînini Zedelersin...


*Çok Gülme; Hele Kahkahayla Gülmemeye Dikkat Et! Çok Gülmek Kalbi Öldürür. Fakat Tebessümü De Elden Bırakma. Zîrâ Tebessüm Sadakadır.


*Herkese Şefkat Gözüyle Bak Ve Kimseyi Hakîr Görme!

3

*Kendi Dışını Aşırı Bezeyip Süsleme; Zarif Ve Sade Giyin. Zîrâ Sırf Dışa Aşırı İtina, İç Haraplığından Gelir.


*Münâkaşa Etme, Kimseden Bir Şey İsteme, Müstağnî Kal, Kanaatle Zengin Ol, Vakarını Koru!

D3

*Sende Emeği Olanlara Ve Seni Terbiye Edenlere Karşı Vefâkar Ol, Malınla Ve Canınla Onlara Hizmet Et Ve Onların Hâli İle Hâllen! Onları Kınayan Gâfiller Felâh Bulmaz. Dünyaya Ve Dünya Ehli Olan Gâfillere Meyletme!


*Gönlün Dâima Mahzûn, Bedenin Kulluğa Güçlü, Gözün Yaşlı Ve Kalbin Rakik (İnce) Olmalı. İşin Hâlis, Duân İlticâ Ve Libâsın (Elbisen) Mütevâzî, Yoldaşın Sâlihler, Sermayen Zahirî Ve Batınî (Dış Ve İç) Din İlimleri, Evin Mescid Ve Yakının Allâh Dostları Olsun!”

(Türkiye gazetesi Özbekistan evliyalar ansiklopedisi)

Namâzını kılan asla zillete düşmez

 *Namaz kılma*’nın dışında, hiç birşey insana *Îtibâr* sağlamaz kardeşim. Namaz kılan, dâimâ *Îtibâr*’lıdır. Namaz, *Îtibâr*’dır, namaz *İzzet*’dir, *Şeref*’dir. Namâzını kılan, aslâ *Zillet*’e düşmez. 


Acınacak bir *Hâl*’e girmez, Dârülacezeye, Bakırköye düşmez. *Namaz İzzet*’dir. Hadîs-i şerîf bu. Namazını kılan, Allah katında da, kullar arasında da *Îtibâr*’lıdır.


Bu *Büyük*’leri tanıdıkdan sonra, bu *Yol*’u öğrendikden sonra, kim bu *Ni’met*’in şükrünü edâ etmezse, meselâ o büyüklere dil uzatırsa, yâni onları *Üzer*’se, *İncitir*’se, Allahü teâlâ, o kişiye iki *Belâ* verir efendim. 


Bir tânesi, *Kör* olur, gözleri gider. İkincisi, *Beyn*’i sulanır, *Bunak* olur. Bu büyüklere dil uzatmak böyle tehlikelidir efendim. 


*Feyz-i ilâhî*’ye kavuşmak için, iki *Yol* vardır. Ya o *Büyük*’lerin kalbine girersin, yâhut da sen o *Büyük*’leri kendi kalbine koyarsın. Bu ikincisi *Zor*’dur, birincisi daha *Kolay*’dır. 


İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki: *Bid’atler yüzünden ortalık karardı. Sünnetler, sağda solda uçuşan tek tük ateş böcekleri gibi oldu*. Öyle buyuruyor Mübârek. 


Şimdi ise *Bid’at* değil, *Küfr* karanlığı var efendim. O zaman, Bid’at *Karanlığı* vardı. Şimdi Küfür *Kranlığı* sardı her tarafı. Bu yol, islâmiyeti anlatmak yoludur.


(Hüseyn Hilmi Işık Efendi "rahmetullahi aleyh")

Allahü tealayı akılla, fikirle, hiçbir vasıta ile tanımak mümkün değildir

 Allahü tealayı akılla, fikirle, hiçbir vasıta ile tanımak mümkün değildir. İmkânı yokdur, tanıyamazsın. Sen buna inanıyor musun, işte Allahü tealayı tanıdın demekdir.

Allahü teala hiçbir yolla, gerek tesavvuf yolu ile, gerek ilm yolu ile, gerek fen yolu ile, hiçbir yolla, Allahü teala tanınamaz, anlaşılamaz. Sen buna inandınmı? "İnandım” O halde Allahü tealayı tanıdın sen.


Allahü tealayı tanımak ne demekmiş, O'nun tanınamıyacağını, anlamak demekmiş.

Hazret-i Ebu Bekr diyor ki; "El- aczü anil idraki idrakün" İdrakden aczini anladınmı, O'nun tanınamıyacağını anladınmı, O’nu tanıdın demekdir.

Gözlerini kapa, "Allah" deyince hatırına ne geliyor, o, "Allah" değildir. O hatırına gelen şeyler "Allah" değildir. İşte peygamber efendimiz (aleyhisselam) bunu haber veriyor.


Hüseyin Hilmi Işık Efendi (rahmetullâhi aleyh)

Melekler Allahü teâlâ ile mahlukları arasında vasıtadır

 Melekler Allahü teâlâ ile mahlukları arasında vasıta olup, her yerde Allahü teâlânın emirlerini yaparlar.Bazıları, Peygamberlere haber getirir, bazıları, insanların kalbine iyi düşünce getirir.Bazılarının ise insanlardan ve bütün mahluklardan haberi yoktur. Allahü teâlânın cemali karşısında kendilerinden geçmişlerdir.Herbirinin belli yeri vardır. Oradan ayrılamazlar. Bazısının iki, bazısının dört veya daha çok kanadı vardır.Her hayvanın kanadı kendilerinin yapısında olup, birbirlerine benzemediği gibi, meleklerin kanadı da, kendi cinslerindendir ve hiçbirine benzemez. Meleklerin kanatları vardır. İnanırız. Fakat, nasıl olduğunu bilemeyiz.Kiliselerde ve bazı mecmua ve filmlerde, melek diye görülen kanatlı kadın resimleri uydurmadır.

(Seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri)

İslam’ın şartlarının birincisi

 İslam’ın şartlarından birincisi de (Kelime-i şehadet) getirmektir. Kelime-i şehadetin mânâsı :Yerde ve gökte, Allahü teâlâdan başka, ibadet edilmeye hakkı olan ve tapılmaya lâyık olan hiçbir şey ve hiçbir kimse yoktur. Hakiki mabut ancak, Allahü teâlâdır. O, vacib-ül-vücuddür. Her üstünlük Ondadır. Onda hiçbir kusur yoktur.O gül renkli,beyaz kırmızı,parlak,sevimli yüzlü ve kara kaşlı ve kara gözlü, mübarek alnı açık, güzel huylu, gölgesi yere düşmez ve tatlı sözlü, Arabistan’da Mekke’de doğduğu için Arab denilen, Haşimi evladından (Abdullahın oğlu Muhammed) adındaki zat-i ali, Allahü teâlânın kulu ve resulüdür, yani Peygamberidir “sallallahü aleyhi ve sellem”.

(Mazhar-ı Can-ı Canan “kuddise sirruh” hazretleri)

Ahirette kurtulmak için

 Ahirette kurtulmak için, Birincisi, dosdoğru bir imana sahip olmak,İkincisi de, amellerin ihlaslı ve şartlarına uygun yapılması lazımdır.

(İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri)

Fen yobazı ve zındık

 4 mezhepten birinin âlimlerinin yazmış oldukları bu kıymetli kitaplara saldıran azgın kâfirlere (fen yobazı) ve (zındık) denir.Bunları beğenmiyen, kötüliyen kimse kâfir olur.Bir kimseye,kimin zürriyyetindensin? Kimin milletindensin? Îtikatta mezhebinin imamı kimdir?Amelde mezhebinin imamı kimdir diye suâl etseler, bilmese, kâfir olur.Bir kız ile bir oğlan, âkıl ve bâliğ olsalar ve onları nikâh etseler ve onlara, îmanın sıfatlarını sorduklarında, bilmeseler, onlar müslüman değildir. Onlara îman edilecek şeyleri öğretip, sonra nikâhlarını yeniden kıyarlar ise, nikâhları sahih olur.Bir kimse, kıbleye karşı ayağını uzatıp yatmak veya tükürmek veya kıbleye karşı bevl etmek gibi bir mekruhu işlese,o kimseye bu yaptıkların mekruhtur, işleme deseler, o âdem, ona, her günahımız bu kadar olsa dese, küfründen korkulur. Yâni, mekruhu önemsiz bir şey saydığı için..Bir kimse,Allahü teâlâ, gökte benim şâhidimdir dese, kâfir olur. Zîrâ Allahü teâlâya, mekân isnâd etmiş olur. Allahü teâlâ, mekândan berîdir.Allah baba diyen de kâfir olur.

(İslam Ahlakı)

Size en mühim tavsiyem, iyi arkadaş seçin

 Size en mühim tavsiyem, iyi arkadaş seçin. Bilhassa dini konularda kendi kafasına, düşüncesine göre inanan kimse ile ve böyle mezhebsizlerin kitaplarına aldanan cahillerle arkadaşlık etmeyin.Evinize, ahlaksızlık zehirlerini saçan zararlı kitapları ve her türlü bozuk neşriyatı sokmayın..

(Seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri)

İbadet için muhakkak camiye gitmek mecburiyeti yoktur

 İbadet için muhakkak camiye gitmek mecburiyeti yoktur. İslamiyet, kadınlara çok kıymet vermiş, onlara en büyük hakları tanımıştır. Muhammed aleyhisselam, (Cennet anaların ayağı altındadır) buyurarak, kadınlara mümtaz, seçkin bir mevki vermiştir ki, hiçbir dinde bu imtiyaz yoktur.

(Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretleri)