“Kudüsde Mescid-i Aksâda senelerce tesbih ve ibâdet ile ömrünü geçiren kimse, ibâdetin şartlarını ve ihlâsı öğrenmediği için, bir secdeyi terk edince, öyle zarar etti ki, helâk oldu. Eshâb-ı Kehfin köpeği ise, pis olduğu hâlde, Sıddîkların arkasında birkaç adım yürüdüğü için, öyle yükseldi ki, hiç düşmedi. Bu hâl, insanı hayrete düşürmektedir. Asırlar boyunca, âlimler, bu sırrı çözememiştir. İnsan aklı, bunun hikmetini anlayamıyor.
Âdem aleyhisselâma buğdaydan yime dedi ve yiyeceğini ezelde bildiği için, yimesini diledi. Şeytânın Âdem aleyhisselâma secde etmesini emreyledi ve secde etmemesini diledi. Beni arayınız buyurdu. Fakat ihlâsı olmayanın kavuşmasını dilemedi. İlâhî yolun yolcuları, (Hiç anlayamadık) demekten başka birşey söyliyemediler. Bizlere ne demek düşer. Onun, insanların îmân etmelerine, ibâdet yapmalarına ihtiyâcı yoktur. Kâfir olmalarının ve günâh işlemelerinin Ona hiç zararı olmaz. Mahlûklarına Onun hiç ihtiyâcı yoktur. İlmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de, günâh işlenmesine sebep yaptı. İlimden îmân ve tâ’at doğmakta , cehaletten de küfür ve günâh hâsıl olmaktadır. Tâ’at, çok küçük olsa da, kaçırmamalı! Günâh, pek küçük görünse de, yaklaşmamalıdır!”
[Herkese Lazım Olan Iman]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder