Kazâ Namâzları (1)
Sual - Kazâya kalmış namâzları olan kimse namâzların sünnetlerini kılmayıb yerlerine kazâ namâzlarını kılsa câiz midir?
Cevâb - Sünen-i revâtib yerine farz kazâ etmek sûretini esâs-ı mezhebde tesâdüf etmedim. Ancak müteahhirîn-i hanefiyyenin kitâblarından birinde gördüm. İsmini şimdi derhâtır edemiyorum. Ama her hâlde gördüğümü ve gördüğüm kitâbın vüsûka şâyân olduğunu biliyorum.
Şeyh’ül-ins ve’l-cinn Abdülkâdir’in Fütûh’ul-Ğayb ismindeki kitâbında şöyle yazılmışdır:
"Yenbeğî li’l-mü’mini en yeşteğile bi’l-ferâizi; fe izâ ferağa minhâ işteğile bi’s-süneni; sümme yeşteğile bi’n-nevâfili. Femâ lem yefrağ mine’l-ferâizi fe’l-iştiğâli bi’s-süneni humkun ve ru’ûnetün. Fe in işteğile bi’s-süneni ve’n-nevâfili kable’l-ferâizi lem yukbel minhû. Ve meselü’l-musallî kemislü’t-tâciri lâ yuhlas lehû ribhahû hattâ ye’huze ra’su mâlihî."*
Kavâid-i esâsiyye-i dîniyyeye göre farzlar var iken hiç bir amel câiz değildir.
Cevâbın ihtisârı: Asıl mezhebde böyle bir meseleye tesâdüf etmedim. Müteahhirîn-i hanefiyyeden bir zâtın kitâbında sünnetler yerine kazâ câizdir diye bir ibâre gördüm.
*Mü’mine yakışan/gereken farzlarla meşgûl olmaktır. Bunlardan boş kaldığında sünnetlerle meşgûl olmak, sonra nafilelerle iştigal etmektir. Farzlardan boş kalmadıkça sünnetlerle meşgûl olmak ahmaklıktır, bönlüktür. Farzlardan önce sünnetlerle ve nafilelerle iştigal ederse bunlar kabul olunmazlar. Namaz kılan için, anaparasını kurtarmadıkça kâr etmiş sayılmayan tacir (tüccar) bir örnektir.
(Not: Arapça metnin transkripsiyonu ve tercümesi için muhterem Takyeddin Zâhid Arvas Bey büyüğümüze teşekkürlerimizi arz ederiz.)
Kaynak: Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (kuddise sirruh) (Sevânih'ul Efkâr ve Sevâmih'ul Enzâr)
Sünen-i revâtib: Vakit namâzlarının farzlarına bağlı olan sünnet namâzlar
Esâs-ı mezheb: Mezhebin aslî kaynakları
Müteahhirîn-i hanefiyye: Son dönem Hanefî âlimleri
Derhâtır etmek: Hatırlamak
Vüsûka şâyân: Güvenilir, itimat edilir
Şeyh’ül-ins ve’l-cinn: İnsânların ve cinlerin şeyhi
Kavâid-i esâsiyye-i dîniyye: Dînin temel kâideleri
Osmanlıca orjinali:
KAZÂ NAMÂZLARI (2)
Evvelâ kazâya kalmış olan namâzların bi’l-hesâb mikdârını ta’yîn etmek lâzımdır. Sâniyen, bir namâzın on dakîka zarfında edâsı kâbil olduğu farz edilse, geçirilen her namâzın akabinde gelen her on dakîkalık müddet içinde o namâz kazâ edilmezse tâ edâ olununcaya kadar her geçen olkadar müddet içîn bir misli günâh ilâve olunur.
Bunun içîndir ki kazâların sür’atle edâsı, hattâ her günkü vakit namâzlarına âid sünnetlerin yerine de kazâ kılmak lâzım ve farz kazâlarının hitâmından sonra sünnetleri dahî kazâ etmek sünnetdir. Sabâh namâzının sünneti çok mühim olduğundan terk edilmeyerek kazâ namazları bervech-i zîr tertîbiyle edâ edilmelidir…
Her günkü öğle namâzının ilk dört rek’at sünneti yerine öğle namâzının dört rek’at kazâ farzını, sâniyen o günkü dört rek’at öğle farzını, sâlisen iki rek’at son sünnet yerine iki rek’at sabâh namâzının kazâ farzını; ikindinin dört rek’at sünneti yerine dört rek’at ikindinin kazâ farzını; akşâmın iki rek’at sünneti yerine üç rek’at akşâmın kazâ farzını; yâtsının ilk dört rek’at sünneti yerine dört rek’at yâtsı kazâ farzını ve iki rek’at son sünneti yerine üç rek’at salât-ı vitr kazâsını ve onu müteâkib o günkü vitr namâzı edâ olunur.
Niyyet etdim üzerimde kazâya kalan en evvelki sabâh namâzının iki rek’at farzını, öğle veyâ ikindi namâzının dört rek’at farzını, akşâm namâzının üç rek’at farzını, yâtsı namâzının dört rek’at farzını veyâ üç rek’at vitr namâzını kılmağa diyerek niyyet edib Allâhu Ekber demelidir. Niyyet, kalbî olmalıdır. Kazâ namâzlarının hitâmına değin her gün edâ olunan mikdâr yazılmalıdır. Her gün, görülmesi meşrû’ ve zarûri işlerin hâricindeki zamân, kazâ namâzlarının edâsına tahsîs edilmelidir.
Kaynak: Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (kuddise sirruh) (Şümûs'ul-Meâric)
Bi’l-hesâb: Hesâp ile, hesaplanarak
Sâniyen: İkinci olarak
Sâlisen: Üçüncü olarak
Hitâm: Sona erme, son bulma
Bervech-i zîr: Aşağıda açıklandığı şekilde
Osmanlıca Orjinali: