istiğfar duası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istiğfar duası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Her zaman çok istiğfâr okumalıdır

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "İstiğfâr duasına devam edeni, Allahü teâlâ dertlerden kurtarır ve ummadığı yerden rızıklandırır."


Evliyanın büyüklerinden Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretleri buyuruyor ki: 

 

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İstiğfâr duasına devam edeni, Allahü teâlâ dertlerden kurtarır ve ummadığı yerden rızıklandırır.) Bu fakîr [Muhammed Ma’sûm], her gün, farz namazlardan sonra, üç kerre istiğfâr duası okuyorum. İstigfâr duası, (Estağfirullahel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüvel-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh)dir. Bu duayı okuduktan sonra, yalnız istiğfâr (Estağfirullah) okuyarak yetmişe tamamlıyorum. Ölümden başka, her dertten kurtarır. Eceli gelenin de, ağrısız, sıkıntısız ölmesine yardım eder.

 

İstiğfâr duasından sonra, (Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn ve ene abdin zâlimin li nefsihî lâ yemlikü li nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Hasbünallahü ve ni’mel-vekîl, ni’mel-mevlâ ve ni’men-nasîr. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm!) okunur. 

 

Hükûmet adamlarından ve başkalarından gelen zulümler, elemler, yalnız zâhire [bedene ve dimâga]dır. Bâtına [kalbe] sirâyet etmez. Âhirette sevap verilmesine, dünyada bâtının nûrunun artmasına sebep olurlar. İnsandan insanlık sıfatları zâil olmaz. Bâtın, Allah'tan gelen şeylerden râzı iken, zâhir üzülür. Dertlerin, belâların gitmesi için, kalb ile istiğfâr okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir...

 

(Merâkil-felâh) kitabındaki hadîs-i şerîfte, (Her namazdan sonra, üç kerre [Estağfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ huvel-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh] okuyanın bütün günâhları affolur) buyuruldu.]  Bu fakîr [Muhammed Ma’sûm] farz namazlardan sonra, yetmiş kerre istiğfâr okuyorum. Hadîs-i şerîfe uyarak, üç defa (Estagfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ huv el-hayyelkayyûme ve etûbü ileyh) okudukdan sonra, gerisinde yalniz (Estagfirullah) diyorum. Bunun manası, (Beni affet Allahım!) demektir.

 

(Meâricül-hidâye) kitabında diyor ki: (İstiğfârlardan meşhûr olanı, Peygamberimizden haber verilen, (Bir kimse, [Estağfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv-er-rahmanürrahîm el-hayy-ül-kayyûmüllezî lâ-yemûtü ve etûbü ileyh. Rabbiğfir lî] istigfâr duasını yirmibeş kerre okursa, odasında, âilesinde, evinde ve şehrinde hiç kazâ, belâ olmaz)dır. Bunu ayrıca her sabah ve akşam da üç kerre okumalıdır.

 

(Tergîb-üs-salât) kitabının 123. sayfasında yazılı hadîs-i şerifte, (Cuma günü sabah namazından önce, üç kerre istiğfâr duasını, yani [Estağfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv-el-hayyel kayyûm ve etûbü ileyh] okuyan kimsenin ve anasının ve babasının günâhları affolur) buyuruldu...

 

Her gün yatınca, (Yâ Allah, yâ Allah, Estağfirullah min külli mâ kerihallah) çok okuyup, sonunda bir kelime-i tevhîd okumalıdır.

İstiğfar duası çok mühimdir

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


*İstiğfâr* duâsı çok mühimdir kardeşim. *İstiğfâr* okunan yere, orada oturan insanlara, *Rahmet-i ilâhî* nâzil olur. 


Allahü teâlâ, hepsinin murâdlarını *İhsân* eder, günâhlarını *Afv*’eder. Oturduğu yerler, *Kıyâmet* gününde ona *Şefâat* eder. 


Geçdiği *Sokak*’lar şefâat eder. Molla *Nâmık-i Câmî* hazretleri böyle diyor. Onun için *İstiğfâr* duâsını her gün okumalı kardeşim. 


Peygamber Efendimiz de; *Bu duâ, her derde devâdır. Düşmanların zararından korunmak için de, her gün yüz kere okumalı*, buyuruyor. 


Meselâ, beş vakitde kılınan namazlardan sonra, bir miktâr, *Estağfirullah el azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh*, diye okumak lâzım. Kısacık. 


*Seâdet-i Ebediyye*’de yazılı bu hadîs-i şerîf. Muhammed Ma’sûm hazretleri de; *Ben kime tavsiye etdimse, dertlerden kurtuldu*, diyor. Çok tecrübe etdim, buyuruyor. 

● ● ●

*Dünyâ*’nın bir ucundan bize *Mektup*’lar geliyor kardeşim. Diyorlar ki: *Kur’ân-ı kerîm*’de Allahü teâlâ buyuruyor ki:


*Kıyâmet*’e kadar, benim *Râzı* olduğum *Yol*’da olan, bu *Yol*’da çalışan müslümânlar olacak. Bunların *Düşman*’ları *Çok* olacak. 


Fakat o düşmanlar, onlara bir *Şey* yapamıyacak. *Kur’ân-ı kerîm*’de böyle buyurduğuna göre, sizin düşmanlarınız *Çok*’dur, diyorlar bize yazdıkları mektuplarda. 


Hakîkaten *Hıristiyan*’lar bize düşman, *Yehûdî*’ler düşman, *Mezheb*’sizler de düşman. Ama yine de bizim *Kitap*’lar bütün dünyaya yayılıyor. *Allah*’ın büyüklüğü bu. 


Bizim kitaplar, bizim değil ki, o *Büyük*’lerin kitaplarıdır. Bunları okuduğumuz zaman, kalplerimize *Rahmet-i ilâhî* nâzil olur, kalplerimiz *Nûr*’lanır. 


Abdülhakim Arvasi Efendi hazretlerini görmeseydik, hiçbir şeyden haberimiz olmıyacakdı. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri *Veliyy-i kâmil*'dir ve *Seyyid*’dir ve Resûlullahın *Vârisi*’dir.


Efendimiz aleyhisselâmın mübârek kalbinden fışkıran *Nûr*’lar, Onun *Kalb*’ine geldi. Resûlullahın *Feyz*’leri ve *Nûr*’ları, onların kalbine, böyle *Ceyhun nehri* gibi akıyor. 


*Gürül gürül* akıyor. İşte onları *Sevip* de etrâfına üşüşenlere, toplananlara da, o *Feyz*’lerden, o *Nûr*’lardan muhakkak nasîb olur kardeşim

İstiğfar etmek şifadır

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


İstiğfâr etmek, *Şifâ* dır kardeşim. Bilhassa ramezân-ı şerîfde. Ramezân-ı şerîf, *İstiğfâr* ayıdır, *Tövbe* zamânıdır. Dünyâ ve âhiret zararlarına, mazarratlarına, *Şifâ* dır ve *İlâç* dır istiğfâr. 


*Estağfirullah el azîm el kerîm ellezî lâ ilâhe illâhû el hayyel kayyûme ve etûbu ileyh*. İstiğfar duâsı budur işte.


El hayyül değil, El hayyel. İstiğfâr okurken *El hayyel* denir. Âyet-el kürsî okurken *El hayyül* denir. Karışdırmamak lâzım birbirine. Biri *Ötre*, biri *Üstün*. Mühimdir bu. 


*Ne olurmuş canım, üstün ötre ne farkeder?* böyle demiyeceğiz. Kur’ân-ı kerîmde ne buyuruluyor; *İnnemâ yahşallâhe min ibâdihî ulemâü*. Mânâsı ne bunun? 


*İnnemâ*; elbette. *Yahşâ*; korkar. *İnnemâ yahşallâhe*; Elbette Allahü teâlâdan korkar. *Min ibâdihî*, kulları arasından. *Ulemâü*; âlimler. 


Dînini bilenlere *Âlim* denir. Kulları arasında âlim olanlar, Allahü teâlâdan elbette korkar. Biz, şahısların *Küfr* üne de karışmayız, *Bid’at* ına da. 


Biz, hak *Yol* da yürürüz. Abdülhakîm Arvasi Efendi hazretlerinden işitdiğimiz, okuduğumuz, öğrendiğimiz *Yol* da bulunuruz. Başkalarına karışmayız kardeşim. 


*Sallatallahül kelbe alel hınzîr!* Ne demek bu? Allahü teâlâ, kelpleri yâni *Köpek* leri, hınzırlara yâni *Domuz* lara musallat eder. Birbirlerini yerler, biz karışmayız. 


*Ma’lûmât-ı Nâfi’a* diye bir kitap vardı. Abdülhakim Efendi, bir gün bana; *Al oku bunu, fâidelidir!* buyurdu. Biz onu şimdi basdırdık. *(1)* numaralı kitabımızdır. Adını da, *Fâideli Bilgiler* koyduk. 


Abdülhakim Efendi hazretleri söyledi bize onu. Hep Efendi hazretlerinin *Meth* etdiği, *Tavsiye* etdiği kitapları basdırdık. O büyüklerin *İsmi* ni bile söylemek *Kâr* dır, büyük, *Kazanç* dır kardeşim.

İstiğfar duası nedir?

"Estağfirullah el azîm el kerîm ellezî lâ ilâhe illâhû el hayyel kayyûme ve etûbu ileyh." Bu duâ istiğfar duasıdır.


İstiğfâr etmek, *Şifâ* dır. Bilhassa ramezân-ı şerîfde. Ramezân-ı şerîf, *İstiğfâr* ayıdır, *Tövbe* zamânıdır. Dünyâ ve âhiret zararlarına, mazarratlarına, *Şifâ* dır ve *İlâç* dır istiğfâr.


(Hüseyin Hilmi Işık rahmetullâhi aleyh)

Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


İstiğfâr etmek, *Şifâ* dır kardeşim. Bilhassa ramezân-ı şerîfde. Ramezân-ı şerîf, *İstiğfâr* ayıdır, *Tövbe* zamânıdır. Dünyâ ve âhiret zararlarına, mazarratlarına, *Şifâ* dır ve *İlâç* dır istiğfâr. 


*Estağfirullah el azîm el kerîm ellezî lâ ilâhe illâhû el hayyel kayyûme ve etûbu ileyh*. İstiğfar duâsı budur işte.


El hayyül değil, El hayyel. İstiğfâr okurken *El hayyel* denir. Âyet-el kürsî okurken *El hayyül* denir. Karışdırmamak lâzım birbirine. Biri *Ötre*, biri *Üstün*. Mühimdir bu. 


*Ne olurmuş canım, üstün ötre ne farkeder?* böyle demiyeceğiz. Kur’ân-ı kerîmde ne buyuruluyor; *İnnemâ yahşallâhe min ibâdihî ulemâü*. Mânâsı ne bunun? 


*İnnemâ*; elbette. *Yahşâ*; korkar. *İnnemâ yahşallâhe*; Elbette Allahü teâlâdan korkar. *Min ibâdihî*, kulları arasından. *Ulemâü*; âlimler. 


Dînini bilenlere *Âlim* denir. Kulları arasında âlim olanlar, Allahü teâlâdan elbette korkar. Biz, şahısların *Küfr* üne de karışmayız, *Bid’at* ına da. 


Biz, hak *Yol* da yürürüz. Abdülhakîm Efendi hazretlerinden işitdiğimiz, okuduğumuz, öğrendiğimiz *Yol* da bulunuruz. Başkalarına karışmayız kardeşim. 


*Sallatallahül kelbe alel hınzîr!* Ne demek bu? Allahü teâlâ, kelpleri yâni *Köpek* leri, hınzırlara yâni *Domuz* lara musallat eder. Birbirlerini yerler, biz karışmayız. 


*Ma’lûmât-ı Nâfi’a* diye bir kitap vardı. Efendi, bir gün bana; *Al oku bunu, fâidelidir!* buyurdu. Biz onu şimdi basdırdık. *(1)* numaralı kitabımızdır. Adını da, *Fâideli Bilgiler* koyduk. 


Efendi hazretleri söyledi bize onu. Hep Efendi hazretlerinin *Meth* etdiği, *Tavsiye* etdiği kitapları basdırdık. O büyüklerin *İsmi* ni bile söylemek *Kâr* dır, büyük, *Kazanç* dır kardeşim.