Kelime-i tevhid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kelime-i tevhid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bizim kitaplarımızı alıp da okuyana Allahü teâlâ îmân nasîb eder

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki*:


Cenâb-ı Hak, bu *Sonsuz* olan *Ateş*’i söndürecek bir *Şey* yaratmış. Yâni bunun bir *İlâc*’ı var. Sonsuz ateşi söndüren bu ilâç nedir? 


*Lâ ilâhe İllallah Muhammedün resûlullah* kelâmıdır. Bu kelâmı, inanarak *Bir* defâ söyliyen için, o sonsuz *Ateş*, sonsuz olarak *Söner* efendim. 


Kalpdeki *Kir*’leri temizlemek için de ilâç; *Estağfirullah min külli mâ kerihallah* kelâmıdır. 


Bunları, hem *Kalb*’en, yâni inanarak, hem de *Fiil*’en, yâni ağızla söylemek lâzım kardeşim. 


Velhâsıl Cenâb-ı Hak, insanlar için iki *İlâç* yaratmış. Biri, *Kelime-i tevhîd*, diğeri de *İstiğfâr*. Bunlara, baha biçilmez efendim. 

● ● ●

Hedefi, maksadı *Allah*’ın rızâsı olmıyan kimse, Cehennem ve kabir *Azâb*’ından kurtulamaz. *Bid'at* çıkartan kimse de *Cehennem*’de yanacakdır. 


*Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil ardı velâ fissemâi*. Kim bu duâyı okursa, yerde ve gökde, ona aslâ bir *Zarar* gelmez. 


*Bismillâhillezî*, bu, öyle bir Besmeledir ki, *Lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil ardı velâ fissemâi*. Gökde ve yerde, hiçbir şey o kula zarar veremez. 

● ● ● 

Bizim *Kitap*’larımızı alıp da okuyana, Allahü teâlâ *Îmân* nasîb eder. Hattâ *Seâdet-i Ebediyye* kitâbının evlerde bulunması bile, *Feyz* almaya sebep olur efendim. 


Yâni bizim *Kitap*’lar, birer *Mücevher* kardeşim. Çünkü kendimden bir şey yazmadım. Falanca kitapda *Şöyle*, filanca kitapda *Böyle* bildiriyor, diye yazdım. 


Velhâsıl bizim *Kitap*’lar, hep *İslâm Âlim*’lerinin yazılarıdır. Bizim ilâvelerimiz varsa, onlar da *Abdülhakim Arvasi Efendi* hazretlerinden duyduğum, öğrendiğim *Bilgi*’lerdir.


İşte bizim kitaplar, hep o *Büyük*’lerin yazıları olduğu için, bütün dünyâ *Hayrân* kalıyor. Elhamdülillah, bunlar hep *Abdülhakim Efendi* hazretlerinin *Bereket*’i.


Onun *Himmet*’i kardeşim. Bizimle alâkası yok. *Abdülhakîm* Efendi hazretlerini görmeseydik, bu kitapların *İsmi*’ni bile işitmezdik, değil basdırmak.

Se’âdetin tohumu

İmam-ı Muhammed Gazâlî “rahmetullahi aleyh” *(Kimyâ-i se’âdet)* kitâbında buyuruyor ki, *müslümân olan* bir kimseye, ilk önce *(Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah)* kelimesinin *ma’nâsını bilmek ve inanmak farzdır*. Bu kelimeye *(Kelime-i tevhîd)* denir. 


Her müslümânın, *kelime-i tevhîdin ma’nâsına hiç şübhe etmeden, yalnız inanması* yetişir.


Kelime-i tevhîdin ma’nâsını, *Kur’ân-ı kerîm bildirmekte, Resûlullah da “sallallahü aleyhi ve sellem” bu bildirilenleri açıklamakdadır.* 


*Eshâb-ı kirâmın hepsi, bu açıklamaları öğrendi ve kendilerinden sonra gelenlere bildirdiler.* 


*Eshâb-ı kirâmın bildirdiklerini hiç değişdirmeden, olduğu gibi, kitâblara geçirerek bizlere ulaşdıran yüksek din âlimlerine(Ehl-i sünnet âlimi)denir.* 


Herkesin, *Ehl-i sünnet i’tikâdını öğrenmesi*, bu inançda *birleşmeleri, birbirlerini sevmeleri* lâzımdır. 


*Se’âdetin tohumu, bu i’tikâddır ve bu i’tikâdda birleşmekdir.*


*Faideli Bilgiler 37*

Kelime-i tevhid namaz

 Allahü teâlâ bir hadis-i kudsîde buyurdu ki: (Ben gizli bir hazineydim, bilinmek için mahlûkatı yarattım.) Bunun için herkesin, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) diyerek, Allaha ve Peygamberine iman etmesini, onları tanımasını istedi. Bu, Müslüman olmanın ilk  şartı kabul edildi. Söylemesi pek kolay, değeri ise çok yüksektir. Çok kıymetli, paha biçilmez bir sözdür ki, ona yapışan selâmete kavuşmuş ve azaptan korunmuş olur. Hazret-i Ali “radıyallahü anh”, Peygamber Efendimizin şöyle haber verdiğini bildiriyor: (Cebrail, bana gelip yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu anlattı: [Lâ ilâhe illallah] Benim kalemdir. Bunu söyleyen kimse kaleme girmiş olur.  Oraya giren de azâbımdan emin olur.) Dünyadan ayrılırken son nefesinde “Lâ ilahe illallah” diyen ve bu iman üzere ölen kimse, Cennete girer.


Nefis, yoldan çıkıp, inada başlarsa, bu kelimeyi söyleyerek îmanı tazelemelidir. Peygamberimiz “aleyhissalâtü vesselâm” (Lâ ilâhe illallah diyerek îmânınızı yenileyiniz!) buyurdu. Bunu her zaman söylemek lâzımdır. Çünkü, nefs-i emmâre, her zaman pistir. Bu güzel tevhîd kelimesinin fazîletlerini, şu hadîs-i şerîf bildiriyor: (Yerleri ve gökleri, terazinin bir kefesine koysalar, bu kelime-i tevhidi de ikinci kefesine koysalar, bu kelimenin bulunduğu kefe, elbette ağır gelir.) [Mektubât m.52]


Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (İnsanlar [lâ ilahe illallah] diyene kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunu dedikleri zaman kanlarını benden korumuş olurlar.)


İmanı olanı ateş yakmaz. Çünkü Kelime-i tevhid onu korur. Asırlarca, imansızlar bu kelimeyi söylememek için öldüler, Cehenneme gittiler. Müslümanlar da bu kelimeyi söyletmek için şehit oldular, Cennete gittiler. Fark sadece budur, yani bir Kelime-i şehadet hakkı bâtıldan ayırıyor. Asırlardır Müslümanlarla kâfirler arasındaki savaşların sebebi sadece budur... Allahü teâlâya hamd olsun ki, bu Kelime-i tevhide inanmayı ve onu söylemeyi bize nasip etmiş. Mesela Peygamber efendimizi gördükleri hâlde, Ebu Cehil, Ebû Leheb, Kelime-i tevhidi söylemedi. Ama Hazret-i Ebû Bekir ve diğer Eshab-ı kiram söyledi. Bu iş şaka değildir. Cennet ve Cehennem söz konusudur. Söyleyen Cennete, söylemeyen Cehenneme gider. Onun için her fırsatta Kelime-i tevhid söylemelidir. Eğer iman bozuksa, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiğine uygun değilse ibadetlerin faydası olmaz, imanla ölmek çok zor olur.


İman düzgün olup beş vakit namaz da varsa, büyük müjdelere kavuşulur. Beş vakit namaz yoksa yüz bin hac da yapılsa, yüz bin hatim de indirilse, yüz bin altın sadaka da dağıtılsa, hiç faydası olmaz. Çünkü namaz dinin direğidir, direk yoksa bina yıkılır. Namaz dinin başıdır, baş yoksa vücut yaşamaz...