Hile-i şer’iyye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hile-i şer’iyye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Farzı yapmak,haramdan kaçınmak için hile-i şer’iyye olur

 Hüseyin Hilmi Işık efendi anlattı: “Vaktiyle kadınlara da vaaz veren bir Münib efendi vardı.Yolda yürürken etekleri yerde sürüklenir;kadınlar eteklerini tutarlardı.Babası da meşhur Erzurumlu hoca idi.Vaaz verirken ağladığı için,ağlamış hoca derlerdi.Osmanlılar zamanında Ayasofya Medresesi’nde müderrismiş.Müderris nasıl oluyor diye merak ettim ve bir kere ziyaretine gittim. 


Konuşma esnasında dedi ki: İslamiyet‘te hile-i şer’iyye vardır. Mesela zekat verecek bir zengin, birkaç altın değerinde altından bir külçeyi zekat olarak hesap eder.Bir çuval buğdayın içine koyar.O çuvalı, fakire,bu benim zekatım diyerek verir.İçinde külçe olduğu belli değil. Sonra fakire der ki; Sen bu kadar buğdayı ne yapacaksın,bana sat der. Onu fakirden satın alır.Külçe gene geri gelir.Zekat verilmiş olur. Buna hile-i şer’iyye derler’ dedi. Ben de Abdulhakim Arvasi hazretlerine gittiğimde bunu anlattım.Efendi hazretleri, ‘Allah Allah! Allahu Taala‘yı aldatmak mı istiyorlar? Allahu Teala aldanmaz.Dinden çıkmak için, farzdan kaçmak için hile-i şer’iyye olmaz.Farzı yapmak,haramdan kaçınmak için hile-i şer’iyye olur. Yoksa yalnızca o bir çuval buğday zekat verilmiş olur.’ buyurdu.”


Sevanihü’l-Efkar‘da Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki: “Musul’da bazı tacirler, zekatda havli tamam olmadan (bir sene dolmadan) evvel (malı başkasına)hibe eder, mülkünden çıkarır;sonra alır. Bu suretle hile eder;ribaya girer.Bu, sirkattir (hırsızlıktır).