Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Birbirimizi seveceğiz. Birbirimizin kalbini *Kırmak* dan titreyeceğiz. Zâten mü’minin kalbini kırmak, mü’mini incitmek *Harâm* dır. 


Hele, böyle mübârek kardeşlerimizi *İncitmek*, onları *Üzmek*, hele hele darılmak ve münâkaşa etmek, çok tehlikeli kardeşim. Allah muhâfaza etsin. 


Bâzen işitiyorum; falanca kardeşimizle filanca kardeşimiz birbirleriyle münâkaşa etmiş, kalpleri kırılmış. *Eyvaah!* diyorum, *Ye’se* düşüyorum, ümitsizliğe kapılıyorum. 


Çok üzülüyorum, *El hazer! El hazer! El hazer!* Sakınalım, birbirimizi incitmekden pek sakınalım! Evet, Peygamberlerden başka, hepimizin *Kusûru* var.


Hepimizin *Günâhı* var. Bir toplulukda günâhı *Az* olan da var, *Çok* olan da var. Bana sorarsanız, günâhı en çok olan hangimiz biliyor musunuz? *Benim, Beeen!* 

● ● ● 

*Seyyid* lerden biri, bir köye gitmiş. Bir zâtın evini arıyormuş. Kime sorayım derken, karşıdan biri gelmiş, ona sormuş: *Falancanın evi nerdedir?* demiş. 


Meğerse o sorduğu kişi de *Yahûdî* imiş. Yahûdî, eliyle işâret etmiş. *İşte şu karşıdaki ev!* demiş, eliyle göstermiş. Böylece seyyidin işi hâllolmuş.


Hem de hiç yorulmadan. *Cenâb-ı Hak* dan meleklere bir *Nidâ* geliyor, buyuruyor ki: 


Ey meleklerim! Bunun sağ koluna *Azap* yapmayın. Çünkü bu kolu, benim sevgili Peygamberimin evlâdlarından birine *Hizmet* etdi, ona bilmediği *Evi* gösterdi. 


Bir *Seyyide* o kadarcık hizmet etdiği için, kıyâmete kadar yahûdînin sağ koluna *Azap* yok. Seyyidler öyle *Kıymetli* dir. Onlara ufacık bir hizmet, kabir azâbından kurtarır insanı. 


Abdülhakim Arvasi Efendi hazretleri Ankara’ya, bize mektup yazardı. Bir mektûbunda; *Pek sevgili Hilmi! Bir gün gelecek, islâm bilgileri Hilmi’den sorulacak!* diyor. 


Ben bunları okuyunca, Abdülhakim Arvasi Efendi hazretleri öylesine yazıyor zannederdim. Meğer *Hakîkat* miş Efendi’nin bu yazıları. Onun yanından hiç ayrılmazdım efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder