Bismillahirrahmanirrahîm
İşbu mukaddime, asıl risâlenin hulâsası makamında olarak, kelâm kitablarından ahz ve telakkı olunmuştur [alınmıştır]. Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Eshabı hakkında biz Müslümanların üzerimize itikad vâcib olan mesâilden biri de, Eshab-ı kirâm hakkında iyilikten gayrı hiçbir söz söylememek ve itikad etmemektir. Zirâ server-i alem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) buyururlar: " Eshabıma dil uzatmayın. Sizden biriniz Uhud dağı kadar altın infâk etse [verse], Eshabımın bir, hattâ yarım müd sevâbına kavuşamaz". Kezâ: "Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız, doğru yolu bulursunuz" emsâli çok hadîslerin delâletiyle, onlar hakkında iyilikten başkasından keff-i lisân etmek [dilini men' etmek], onları ta'zîm ve herhangi birisinin isimleri geçtikçe "radıyallahü anh" demek lâzımdır. Hususan Muhacirîn ve Ensâr ve Bîat-i Rıdvân ehli, Bedir ehli, Uhud şehîdleri ve sâir gazvelerde bulunanlar-ki bunların cümlesi mükerremdirler- ümmet-i Muhammedin (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) icma'ı bunların şanlarının ulvî oldukları üzerine in'ikad etmiştir [birleşmiştir].
Biz müslümanlara vazîfe olan budur ki, bunların üzerimizdeki iyiliklerinin şükrünü edâya sa'y etmek ve "radıyallahu anhüm" duasıyla onlara duada bulunmaktır. Çünkü bunlar dîn-i İslâmda ileri gidip yol göstermişlerdir. Resûlullaha ittiba'da şerîati ta'lîm ve neşr ve ta'mîmde [öğretme ve yayma ve herkese bildirmede] rehber olanlar, ahkâm-ı şeriyyeyi Hayr-ül beşerden (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) bize nakl edenler, İslâm dîninin esas kâidelerini ve erkânını, ilm-i yakîn ile teşyîd ve tahkîm edenler [kuvvetlendirenler] onlardır. Aktar ve etrâf-ı âleme [dünyanın her tarafına] ahkâm-ı diniyyeyi neşr eden onlardır. Şerîat dâiresini Allah'ın beldelerine ibadullah arasında tevsî' eden [yayan] onlardır.
Şu bize vâsıl olan ni'met-i uzmadan hangi ni'met daha büyüktür. Bizim üzerimize vâcib olan, ancak bunlara şükr etmektir. Kurûn-ı evvelde [ilk asırlarda] mevcûd olmayıp, sonradan evhâ ve yalan hikâyeler üzerine binâ edilen Eshâb-ı kirâm hakkındaki bazı adavet [düşmanlık] ve ta'n ve la'nlar [dil uzatma ve lanetler] hep Râfızilik ve Şiilikten sirâyet etmiştir. Bu hezeyanların emsâlinden ihtirâz bizim üzerimize vâcibdir. Sahabe-i kirâmın aralarındaki münazaâ ve muharebeleri sahîh, doğru ve makbûl ma'nâlara haml etmeli,yorumlamalıdır. Onların hatâ ve savablarına karışmak ve muhâkeme etmek dînen, aklen,örfen ve sem'an vazîfemiz değildir. Kât'î delillere muhâlif bir bid'attır, fısktır, fucûrdur. Binâen aleyh Muâviye ve emsâline (radıyallahü anh) ta'n ve la'n etmek câiz değildir. Çünkü Server-i âlem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem)in medh buyurdukları Sahabe-i kirâm zümresine dâhildirler. Zirâ, yukarıda bildirildiği gibi: "Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" buyurmuştur.
Hâsıl-i kelâm, cinlerden kâfir olan İblisin hakkında da la'neti terk etmek, itab ve muahazeye sebeb değildir. Eslem ve evlâ olan,cemii mahlûkat hakkında la'neti terk etmektir, velev ki İblis olsun - ki kat'a [kesin] kâfirdir-.
Binâen aleyh, Yezid ve Haccac'a dahî lanet lâyık değildir. Çünkü Server-i âlem namaz kılanlar hakkında laneti nehy buyurmuşlardır. Bunların ise salah ve kıble ehlinden olduklarında şek [şübhe] yoktur. Eshâb-ı kirâmı seb edenlere [sövenlere] ta'zîr la'zımdır. Server-i âlem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki "Bir Peygambere söveni öldürün, Eshabıma söveni döğün". Eshâb-ı kirâmın hepsi: "Muahmmed Resûlullahdır, Eshabı da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler" [Fetih-29] âyet-i kerîmesindeki iltifât-ı ilâhî ile kadrü kıymetleri tebcîl edilmiş olup, istisnâsız her ferdin bu Mübeccel zümreye dâhil oldukları dahi sahîh deliller ile sâbittir. Peygamberin eshabı, vefâtı gününde yüzyirmi dört bin veyâ yüzondört bin oldukları sâbittir. Bunların ilim ve irfanları dahî derece-i kemâlde ve cümlesi akıllı ve ictihâd mertebesinde olup kemâliyle müctehid idiler.
Mubârek el yazılarından:
Bismillahirrahmanirrahîm
"Ya Allah bike tahassantü, yâ Allah bike tahassantü, yâ Allah bike tahassantü ve bi abdike ve Resûlike seyyidinâ Muhammedin sallallahü teâlâ aleyhi ve sellleme istecertü".
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (Kuddise Sirruh)
İşbu mukaddime, asıl risâlenin hulâsası makamında olarak, kelâm kitablarından ahz ve telakkı olunmuştur [alınmıştır]. Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Eshabı hakkında biz Müslümanların üzerimize itikad vâcib olan mesâilden biri de, Eshab-ı kirâm hakkında iyilikten gayrı hiçbir söz söylememek ve itikad etmemektir. Zirâ server-i alem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) buyururlar: " Eshabıma dil uzatmayın. Sizden biriniz Uhud dağı kadar altın infâk etse [verse], Eshabımın bir, hattâ yarım müd sevâbına kavuşamaz". Kezâ: "Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız, doğru yolu bulursunuz" emsâli çok hadîslerin delâletiyle, onlar hakkında iyilikten başkasından keff-i lisân etmek [dilini men' etmek], onları ta'zîm ve herhangi birisinin isimleri geçtikçe "radıyallahü anh" demek lâzımdır. Hususan Muhacirîn ve Ensâr ve Bîat-i Rıdvân ehli, Bedir ehli, Uhud şehîdleri ve sâir gazvelerde bulunanlar-ki bunların cümlesi mükerremdirler- ümmet-i Muhammedin (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) icma'ı bunların şanlarının ulvî oldukları üzerine in'ikad etmiştir [birleşmiştir].
Biz müslümanlara vazîfe olan budur ki, bunların üzerimizdeki iyiliklerinin şükrünü edâya sa'y etmek ve "radıyallahu anhüm" duasıyla onlara duada bulunmaktır. Çünkü bunlar dîn-i İslâmda ileri gidip yol göstermişlerdir. Resûlullaha ittiba'da şerîati ta'lîm ve neşr ve ta'mîmde [öğretme ve yayma ve herkese bildirmede] rehber olanlar, ahkâm-ı şeriyyeyi Hayr-ül beşerden (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) bize nakl edenler, İslâm dîninin esas kâidelerini ve erkânını, ilm-i yakîn ile teşyîd ve tahkîm edenler [kuvvetlendirenler] onlardır. Aktar ve etrâf-ı âleme [dünyanın her tarafına] ahkâm-ı diniyyeyi neşr eden onlardır. Şerîat dâiresini Allah'ın beldelerine ibadullah arasında tevsî' eden [yayan] onlardır.
Şu bize vâsıl olan ni'met-i uzmadan hangi ni'met daha büyüktür. Bizim üzerimize vâcib olan, ancak bunlara şükr etmektir. Kurûn-ı evvelde [ilk asırlarda] mevcûd olmayıp, sonradan evhâ ve yalan hikâyeler üzerine binâ edilen Eshâb-ı kirâm hakkındaki bazı adavet [düşmanlık] ve ta'n ve la'nlar [dil uzatma ve lanetler] hep Râfızilik ve Şiilikten sirâyet etmiştir. Bu hezeyanların emsâlinden ihtirâz bizim üzerimize vâcibdir. Sahabe-i kirâmın aralarındaki münazaâ ve muharebeleri sahîh, doğru ve makbûl ma'nâlara haml etmeli,yorumlamalıdır. Onların hatâ ve savablarına karışmak ve muhâkeme etmek dînen, aklen,örfen ve sem'an vazîfemiz değildir. Kât'î delillere muhâlif bir bid'attır, fısktır, fucûrdur. Binâen aleyh Muâviye ve emsâline (radıyallahü anh) ta'n ve la'n etmek câiz değildir. Çünkü Server-i âlem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem)in medh buyurdukları Sahabe-i kirâm zümresine dâhildirler. Zirâ, yukarıda bildirildiği gibi: "Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" buyurmuştur.
Hâsıl-i kelâm, cinlerden kâfir olan İblisin hakkında da la'neti terk etmek, itab ve muahazeye sebeb değildir. Eslem ve evlâ olan,cemii mahlûkat hakkında la'neti terk etmektir, velev ki İblis olsun - ki kat'a [kesin] kâfirdir-.
Binâen aleyh, Yezid ve Haccac'a dahî lanet lâyık değildir. Çünkü Server-i âlem namaz kılanlar hakkında laneti nehy buyurmuşlardır. Bunların ise salah ve kıble ehlinden olduklarında şek [şübhe] yoktur. Eshâb-ı kirâmı seb edenlere [sövenlere] ta'zîr la'zımdır. Server-i âlem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki "Bir Peygambere söveni öldürün, Eshabıma söveni döğün". Eshâb-ı kirâmın hepsi: "Muahmmed Resûlullahdır, Eshabı da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler" [Fetih-29] âyet-i kerîmesindeki iltifât-ı ilâhî ile kadrü kıymetleri tebcîl edilmiş olup, istisnâsız her ferdin bu Mübeccel zümreye dâhil oldukları dahi sahîh deliller ile sâbittir. Peygamberin eshabı, vefâtı gününde yüzyirmi dört bin veyâ yüzondört bin oldukları sâbittir. Bunların ilim ve irfanları dahî derece-i kemâlde ve cümlesi akıllı ve ictihâd mertebesinde olup kemâliyle müctehid idiler.
Mubârek el yazılarından:
Bismillahirrahmanirrahîm
"Ya Allah bike tahassantü, yâ Allah bike tahassantü, yâ Allah bike tahassantü ve bi abdike ve Resûlike seyyidinâ Muhammedin sallallahü teâlâ aleyhi ve sellleme istecertü".
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (Kuddise Sirruh)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder