Hilmi hocamızın Seyyid Abdülhakîm Arvasi hazretlerini ilk tanıması

Abdülhakim efendi hazretlerinin davet etmesi: ("Küçük efendi, ben seni sevdim. Evimiz mezarlığın içinde yukarıdadır. Arada bir gel de, seninle sohbet ederiz").

Efendi hazretleri orada, Yâsîn-i şerif suresini tefsir ediyordu. Yasinin mânâsını anlatdı. Buyurdu ki; Yâsîn: "Ey benim bahr-i yakînimin sebbahı olan sevgili peygamberim, habibim (yakîn denizimin dalgıcı)" demektir buyurdu. Bunları hiç duymamışdım. (Babamın okuma yazması yoktu. Öğrenmeğe vakti olmamış. Ömrü hep muhacirlikle geçmiş. Arkadan düşman kovalamış, onlar kaçmış, 93 harbinde gelmişler. Onun için bize pek bir şey öğretemedi. Fakat öğrenebilmemiz için çok uğraştı. Yalnız hesabı çok kuvvetli idi. Meyve hâline meyvehoş denirdi, meyvehoş da kantar memuru idi. Mesela 7 kerre 37 yi hemen bilirdi). Efendi hazretlerinin sohbetlerinde devamlı bulunmakla, her şeyi Efendi hazretlerinden öğrendim. En mühimide, kimin sevilip, kimin sevilmeyeceğini öğrendim. Va'z beş dakikada bitdi. Ne çabuk bitdi dedim. Meğer, öyle dalmışımki, bir saat geçmiş, bana beş dakika gibi, bir an gibi gelmişti, ders bittiğinde rüyadan uyanır gibi kendime geldim. Herkes dışarı çıkarken, câmi' kapısında eğildim pabuçlarımı bağlıyordum, iplerini geçiriyordum. Askeri pabuç olduğundan iplerini bağlamak uzun sürüyor. Birisi omzuma eğildi, çok tatlı bir ses tonu ile "Küçük efendi, ben seni sevdim. Evimiz mezarlığın içinde yukarıdadır. Arada bir gel de, seninle sohbet ederiz." dedi. Bir de bakdım ki biraz evvel vaaz eden hoca efendi, Abdülhakîm Efendi hazretleri idi bu. "Baş üstüne efendim" dedim. Tabii ozaman büyüklüğünü bilmiyordum. İşte böyle isteyen herkese verir. İstemiyenlerden de seçdiğine verir. İşte ben, dua ettim, istedim de kavuştum. Rabbim zahir babamı aldı, hakiki baba verdi, Efendi hazretlerini verdi. Bakın Abdülhakim efendi hazretleri, bir görüşde, "seni sevdim" diyor. Halbuki Evliyânın sevgisini kazanmak için senelerce hizmet etmek lâzım. Kırk-elli sene hizmet ediyorlar ki, gözüne girsin, teveccühünü kazansın diye. Büyük bir zâtın kalbine girmek, sevgisini kazanabilmek için, senelerce hizmet edip, karşısında edeble boynunu bükmek lazımdır. Daha beni ilk görüşde "Küçük efendi seni sevdim" dedi ve evine de davet etdi. Hem sevmek, hem de davet...
Onlar yalan söylemez ki, Evliyâ yalan söylemez. (Bu yola zahmetsiz, imtihansız kabûl edildim. Bir de İmâm-ı Rabbâni hazretleri var böyle. Diğerleri ağır imtihanlardan geçerek, senelerce çile çekerek kabûl edilmişlerdir.) Büyüklerin bir iltifatına kavuşmak için senelerce hizmet etmek lâzım. Biz hizmet etmeden iltifata kavuştuk. Ne büyük seadet ya Rabbi, ne büyük ni'met. Allahın bir velîsi davet ediyor. Hemen gitdim elhamdülillah. Davet etmese idi, gidemezdim. Kendisinin davet etmesinden cesaret alarak hemen gittim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder