Bundan 300 sene evvel din alimleri, cumanın şartları tam yerine getirilmediği için ahir zuhur namazını koymuşlar. Bu gün ise hiç getirilmiyor. Onun için cuma'dan sonra öğle namazını kılmak lazımdır.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Bundan 300 sene evvel din alimleri, cumanın şartları tam yerine getirilmediği için ahir zuhur namazını koymuşlar. Bu gün ise hiç getirilmiyor. Onun için cuma'dan sonra öğle namazını kılmak lazımdır.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Peygamber efendimiz erzeli ömürden Allah'a sığınırlardı."Allahümme inni euzü bike min erzeli 'l-umri" duasını sık okurlardı. Erzel-i ömür, ihtiyarlık sıkıntılarıdır.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Filistin'den bir kızcağız mektup gönderiyor. Oradaki müslümanların hareketlerinden dert yanıyor. Her türlü günahı işlediklerini söylüyor. Temiz bir kızcağız. Efendim, şimdi anlaşıldı ki oradaki müslümanlar niçin İsrail'in zulmüne uğramışlar.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri, yirmi iki yaşında *Mürşid-i kâmil* olmuş. Hızır aleyhisselâmdan ders almış. Nerede almış? *Havuz* da, *Su* içinde.
Yüzmek, *Sünnet* dir. Büyükler yüzerdi efendim. Altınkuma, Abdülhakim Arvasi Efendi Hazretleri ile giderdik. Orada birlikde denize girerdik.
Hazret-i *Hasan* ve Hazret-i *Hüseyin* de radıyallahü anhümâ havuzda yüzerlerdi.
Hazret-i Ömer zamânında, *Îrânı* fetheden İslâm Ordusu, *Dicle* nehrini yüzerek geçdiler. Hattâ yüzme bilmeyen bir asker suda boğularak şehid oldu.
● ● ●
Allahın kullarına, bütün dünyâya, dînini öğretmek için, Allahü teâlâ bizi *Vâsıta* kılmış. Hepimizi yâni. Kimimiz *Paket* yapıyoruz, kimimiz yazıyoruz.
Kimimiz matbâya götürüyoruz, kimimiz de postâneye götürüyoruz. Yâni hepimiz *Hizmet* ediyoruz. Ne büyük *Ni’met*. Eshâb-ı kirâmın vazîfesidir bu.
Eshâb-ı kirâm niçin çok *Yüksek* dir ? Niçin çok *Şerefli* dir? Çünkü hep İslâm yolunda, islâmı yaymak için çalışdılar, uğraşdılar, hattâ *Can* larını fedâ etdiler.
Tâ Mekke-i Mükerreme’den, Medîne’-i Münevvere’den kalktılar, İstanbul’a kadar geldiler. Niçin? *Allahın Dînini* O’nun kullarına *Yaymak* için. Biz de öyle yapıyoruz elhamdülillah.
Allahü teâlânın dînini yaymak için uğraşıyoruz kardeşim. Allah da bize *Yardım* ediyor. Meselâ hizmet için *Para* lâzım. Bu para nereden geliyor?
*Allahü teâlâ* gönderiyor. O bize göndermezse, biz bu hizmetleri yapamayız ki. Yâni biz hizmet ediyoruz diye, *Mağrûr* olmıyalım, gururlanmıyalım. Neden?
Çünkü bu şerefli hizmeti bize, Allahü teâlâ *Nasîb* ediyor. Bu, Rabbimizin büyük *İhsânı* bize. Hem *Nasîb* ediyor, hem de *Yardım* ediyor, para gönderiyor.
Allah yardım etmese yapamayız ki. Elhamdülillah, ne büyük *Ni’met* dir bu. Bütün dünyâ, bizim kitapları *Yaymak* için çalışıyorlar.
*Allahü teâlâ* bunu yapıyor, bize yapdırıyor elhamdülillah. *Bid’at ehli* hakkında, 10-15 tâne hadîs-i şerîf var. Bir tânesi şöyle:
*Bid’at ehlinin yüzüne gülmek, onlarla sohbet etmek, en büyük günâhdır*. Bu hadîs-i şerîf yazılı bizim kitapda. Ben, bir ilâve yapdım buna.
Çok güzel oldu. Şimdi bu *İlâve* yi gönderiyoruz. Bütün Asya halkı okuyor bunları. Tabii *Fârisî* olduğu için, Afrika’ya bunları gönderemiyoruz.
Afrika’dan bir *Mektep* resmi gelmiş. Bakdım da, ne kadar fakîr çocuklar, hocaları da öyle. Görseniz, mektep *Ahır* gibi. Biz, o yerleri ahır bile yapmayız. Orada yatıyorlar, kalkıyorlar, okuyorlar.
İnek ve deve sütlerinin mayalanmasından elde edilen tadı keskin alkollü bir içki.
Kısrak, inek ve deve sütleri mayalanıp tadı keskin olunca, müselles (ısıtılarak üçte ikisi uçurulan üzüm suyu) gibi olur. Birincisine kımız, ikincisine kefir denir. Her ikisi de bira gibi haramdır. (M. Âtıf Efendi)
Dini Terimler Sözlüğü #48
İslamiyet'in iki bayrağı var. Biri erkekler için, diğeride hanımlar için. Erkeklerin bayrağı namaz, hanımların da örtüdür. Bunlar, Müslüman erkeğin ve hanımın alamet-i farikası,yani ayırıcı özelliğidir.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Bir gün oturuyorum, biri geldi ve “Enver Abi; bizim memlekette şu iki arkadaş hiç geçinemiyor! Bunlara bir nasihat etseniz”
dedi.
*
Ben de dedim ki: “Kolayı var.. İkisini de kitap satışına gönderin.. Ama ikisini beraber gönderin..
Ve arkadaş sonra bana telefonda bilgi veriyor ve diyor ki: ‘Abi; bunlar birbirlerine öyle bir âşık oldular ki birbirlerinden hiç ayrılamıyorlar..’
*
Çünkü birbirlerinin samimi
‘ihlâsını’ gördüler de ondan..
Mâşâallah.. “Cenâb-ı Allah bu neşeli günlerimizin devamını nasip etsin..”
Üç paralık dünya için bir şeyin olup olmaması bizi hiç üzmesin..
Çünkü Yüce Allah bizi o kadar zengin eyledi ki ‘bu ancak âhirette belli olacak..’
*
Kaynar bir suya elini daldır çıkar da sonra bize “Ehl-i sünnet yolunu gösteren âlimlerin kıymetini anla..
Ateşe demiyorum; kaynar suya diyorum.. O zaman dersin ‘Ah Hocam; bizi ne ateşlerden kurtarmışsınız.. Allah sizden milyar defa razı olsun.. Yazdığın bu kitaplar sayesinde dinimi öğrendim’ dersin..”
(Enver Ören rahmetullahi aleyh)
Cemaatle namaz kılarken, imama uymanın doğru olması için, on şart vardır.
Sual: Cemaatle namaz kılarken, cemaatin imama uyabilmesi için belli şartlar var mıdır, varsa bunlar nelerdir?
Cevap: Fıkıh kitaplarında, cemaatle namaz kılarken, imama uymanın doğru olması için, on şart bildirilmektedir ki şunlardır:
1-Namaza dururken, tekbiri söylemeden önce, imama uymaya niyet etmektir. İmamın kim olduğunu niyet etmek lazım değildir.
2-İmamın, kadınlara imam olmaya niyet etmesi lazımdır. İmamın erkeklere imam olmaya niyet etmesi lazım değildir. Fakat niyet ederse, kendisi cemaatin sevabına da kavuşur.
3-Cemaatin topuğu, imamın topuğunun gerisinde olmalıdır.
4-İmam ile cemaat, aynı farz namazı kılmalıdır. Vaktin farzını kılmış olan kimse, tekrar imama uyarsa, imam ile kıldığı nafile olur.
5-İmam ile cemaat arasında, kadın safı bulunmamalıdır. Kadınlar bir saftan az olup arada perde varsa veya alçakta yahut yüksekte iseler caiz olur.
6-İmamın kendisini görse, yahut sesini işitse, aradaki duvar, imama uymaya mâni olmaz. Arada kayık geçecek nehir ve araba geçecek yol mâni olur. Yolda veya nehirdeki köprüde iki saf imama uyunca, arkadakilerin de namazı sahih olur.
7-İmama uymanın sahih olması için, imamın veya müezzinin sesini işitmek yahut bunları görmek veya cemaatin hareketlerini görmek lazımdır. İşitmeye, görmeye elverişli penceresi olmayan duvar arada olmamalıdır.
8-İmam hayvanda, cemaat yerde veya bunun tersi olmamalıdır.
9-İmam ile cemaat, yapışık olmayan iki gemide bulunmamalıdır.
10-Başka mezhebdeki imama uyan cemaatin, kendi mezheblerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmemesi lazımdır. Mesela, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, hanefi mezhebinde caiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şafii imama uymak âlimlerin çoğuna göre caiz olmaz. Bu kavil sahihtir. Şafii imamdan kan aktığı görülse, sonra imam bir zaman kaybolup tekrar gelse, buna uyulur. Çünkü, o zamanda abdest almış olabilir. Hüsn-i zan etmek iyidir.
İnsanlığa,medeniyete hizmet, İslamiyeti anlatmakla mümkündür. İslamiyeti anlatmakta ilimle mümkündür.ilimsiz İslamiyet olmaz. Silah ve kılıç ile cihadı devlet yapar. Günümüzün en kıymetli cihadı, kalem ile neşriyat yolu ile yapılan cihaddır. Kalemini iyi yerde kullanan mücahid olur. Kötü yerde kullananda, fasık ve ya mülhid olur, Allah korusun!
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Musa aleyhisselam zamanında hiç kimsenin sevmediği, günahkâr bir kimse vardı. Bu kimse öldü. Bu adam da adam mı diye çöplüğe attılar.
Allah-ü teâlâ Musa aleyhisselama emretti, benim falanca çöplükte bir kulum var, onu oradan çıkar, temizle, namazını kıl ve defn et.
Musa aleyhisselam adamı çöplükten çıkardı, güzelce yıkadı, kefenledi, namazını kıldı, Bu arada ahali şaşırdı, Allah’ın Peygamberi, bunların çöpe attığı adamı, temizliyor, kefenliyor, namazını kılıyor.
Definden sonra Musa aleyhisselam adamın evine geldi;
— Ey hatun, bu adam ne yaptı, hangi hayırlı ameli yaptı?
Kadın Dedi Ki :
— Ey Allah'ın peygamberi, bu hiç kimsenin sevmediği, herkesin kendinden kaçtığı birisi, bunun iyi bir ameli yoktu.
— İyi düşün, bunun hayırlı bir ameli, iyi bir işi var.
Kadın yine;
— Hiç bir iyiliği yoktu, hep günah işlerdi dedi. Üçüncü defa sordu:
— Bunun mutlaka bir şeyi var ki, Allah-ü teâlâ bana bunu defnetmemi söyledi.
Kadın dedi ki:
— Bir gün Tevrat okuyordu, okurken Muhammed (aleyhisselam) diye bir isim geçti. Bu ne güzel isim dedi, tekrar okudu, yine bu ne güzel isim dedi. Sonra, ya Rabb'i, ismi böyle güzel olanın kim bilir kendisi ne kadar güzeldir, ben ona âşık oldum dedi ve ismini öptü.
Musa aleyhisselam da tamam, anlaşıldı buyurdu. Böyle bir Peygambere ümmet olmak en büyük nimettir.
***Bir nasihat dinlenmiyorsa, bunun iki sebebi vardır:
Ya dinleyenlerin kalbleri günah işlemekten kararmıştır. Ya da nasihat eden, söylediğini kendi yapmıyordur.
(Cüneyd-i Bağdadi “kuddise sirruh” hazretleri)