*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Hastalık* lar, Cenâb-ı Hakk’ın mü’minlere bir *Lütf’u* dur kardeşim. Çünkü âhiretde; *Âh, keşke biraz daha hastalık çekseydim de daha çok ni’mete kavuşsaydım!* diyecekler.
*Cenâb-ı Hak* dan gelen herşey *Hayrlı* dır. Yeter ki biz sebebiyet vermiyelim. *Ve mâ zalemehümullah!* Allahü teâlâ kullarına *Zulm* etmez.
*Ve lâkin kânû enfüsehüm yazlimûn!* Ancak insanlar, kendi kendilerine zulmediyorlar. Allahü teâlâ *Rahîm* dir. Kullarına dâima *Merhamet* lidir. Ama Onun *Şedîd-ül ikâb* ismi de vardır.
Yâni çok da şiddetli *Azâbı* vardır. Azâbı, *İsyâna* karşılıkdır. Rahmet ise *Sebeb* siz yağıyor. Gazaba mâruz kalmamak için *İtâat* edeceğiz. İtâat etdin mi, korkma. *Ne gelirse yahşîdir!* diyor Ahmed Yesevî hazretleri.
Yâni her ne gelirse, *İyi* dir. Âyet-i kerîmede; *Size her ne iyilik gelirse, Allah’dandır. Her ne kötülük gelirse, kendinizdendir!* buyuruluyor.
Âyet-i kerîmenin sonunda; *Ama hepsi Allah’dandır. Hayr da Allah’dan, şer de Allah’dan!* diyor. Hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ.
Hani şer, *Nefs* dendi? Sebep olmak îtibâriyle *Nefs* dendir. Ama yaratmak îtibârı ile *Allah* dandır. *İyilik* ler de, *Kötülük* ler de Allahdandır. Hepsini O *İrâde* eder, O *Yaratır*.
Eğer Allahü teâlâ bildirmese, Cenâb-ı Hakkı ve sıfatlarını Peygamberler de bilemez.
Onun için *Cebrâil* aleyhisselâm vâsıtasıyla, kendi râzı olduğu *Yol’u* peygamberlerine bildirmiş, Onlar da ümmetlerine bildirmişlerdir. Allahü teâlânın bildirdiği bu *Yol’* un ismi, *Din* dir.
Rûhun gıdâsı *Din* dir, kalbin gıdâsı *İlim* dir. İlmi olmıyanın, yâni bir *Ehli sünnet* âliminin yazdığı bir *Kitâbı* okumıyanın veyâ *Sohbet* inde bulunmıyanın gönlü, kalbi *Ölür*.
Müslümâna gelen her şey *Ni’met* dir, *Hayr* dır. Müslümânları, parayla dahî doyuran, *Sevâba* kavuşur. Allahü teâlâ hepimize *Seâdet-i dâreyn* ihsân eylesin.
*Vücûdumun her zerresi gelse de dile, şükrünün binde birini yapamam bile!* buyuruyor İmâm-ı Rabbânî hazretleri.
Allahü teâlâ, kendi *Dînini* yaymak *Hizmet* inde kullanıyor bizleri. Yâni çok büyük *Ni’mete* mazhar olmuşuz kardeşim. Elhamdülillah, çok *Şükür* Allahımıza.
Bu *Ni’met*, bütün dünyâ ve âhiret ni’metlerinden *Üstün* dür Çünkü bu, peygamberlik *Vazîfesi* dir. Bu hizmeti yapanlar, Peygamberlerin *Vârisleri* dir. Cennetdeki melekler buraya *Gıbta* ediyor, imreniyor kardeşim.