*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Hepimiz, Allah rızâsı için kıymetli giyineceğiz kardeşim. Hele bu zamanda, *İslâm*’ın vakarını muhâfaza etmemiz lâzım.
Peygamber aleyhisselâm, Yemen kumaşından yapılmış kıymetli *Palto* giyerdi. İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretleri, ders verirken her kürsüye, başka *Ebise* ile çıkardı.
Çünkü çok zengin bir tüccar idi. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin yolu, İmâm-ı a’zam Efendimizin yolu, Peygamber aleyhisselâmın yolu, budur işte.
Onun için biz de, öyle eski püskü ve kirli elbise giymiyeceğiz kardeşim, Temiz giyineceğiz. Temizlik, *Îmân*’ın kuvveti ve alâmetidir.
Allahü teâlâ *Güzel*’dir, her şeyin *güzel*’ini sever. Güzele bakmak sevapdır efendim. Peygamber Efendimiz;
*Zamanların en iyisi, benim zamanımdır. Sonra bana yakın zamandır. Sonra, onlara yakın zamandır*, buyurmuş. Yalnız bundan, Peygamberler ve evliyâlar hâriçdir.
Meselâ *Evliyâlar* içinde, babası dedesinden, dedesi onun dedesinden *Efdâl* olabilir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, kendinden önceki evliyâdan daha *Üstün*’dür
Yavuz sultân Selîm hân, sefere giderken bir yerde konaklamış. Oraya yakın kilisenin *Papazı*, kendisine bir zarar olmasın diye, Yavuz Selîm hânı, 20-30 kişilik kurmay heyetiyle birlikde, yemeğe dâvet ediyor.
Yavuz Selîm Hân, papaza sormuş: *Benim zamânım mı iyi, yoksa babamın zamânı mı iyi idi? Size adâlet yapılıyor mu? Râhat mısınız?* demiş.
Papaz da cevap verip; *Elbette sizin zamânınız iyi, çok rahatız. Babanızın zamânında böyle râhatlık yokdu*, şeklinde konuşmuş.
Yavuz Selîm Hân bu cevâbı beğenmemiş ve o papazı cellâda teslîm edip, *Gereğini yap!* demiş.
Şeyhülislâm, pâdişâhı günâh işlemekden korumak için, seferde bile yanında bulunurmuş. Zembilli Alî Efendi, pâdişâhı îkaz etmiş ve *Sultânım, şimdi bunun ne suçu vardı?* demiş.
Yavuz Selîm Hân, hiddetle; *Sen de mi anlamadın? Bu adam, hadîs-i şerîfe karşı geldi* demiş. Şeyhül islâm; (Nasıl karşı geldi?) deyince de;
*Çünkü babamın zamânı, asr-ı seâdete daha yakındı. Onun için benim zamânımdan daha iyi idi. Bu adam tersini söyledi*, buyurmuş.