*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Allahü teâlâ, ortak, yâni *Şerîk* kabûl etmez efendim. İnsanların Allaha karşı *Îmânı* azaldıkça, Cenâb-ı Hakka karşı *Güveni* azalır. Allaha güven azaldıkça da, *Dünyâ* ya güveni artar.
Bir kimse, *Allah* dan başka neye bel bağlarsa, bu hâl, *Felâket* olarak ona yeter. Çünkü *Allah Sevgisi* nin üzerinde bir *Sevgi* olmaz, aslâ olamaz efendim.
Şimdi bu odada, *Radyo* dalgaları var mı, yok mu? Muhakkak ki *Var*. Biliyoruz çünkü. Bunu bilmesek, var diyene inanmayız. *Olur mu öyle şey? Hani görmüyorum*, deriz.
Evet ama, o *Radyo* dalgalarını, o sesleri işitmiyoruz. Neden işitmiyoruz? Çünkü kendi bedenimizde bir *Alıcı* mız yok. Alıcımız olsa, işitiriz.
İşte, *Evliyâ* nın kalbinden çıkan *Feyz* ler, *Mârifet* ler, *Nûrlar* da, aynen radyo dalgaları gibi, her an, her yere yayılıyor. Fakat alıcımız olmayınca, fâideli olmuyor, *Zâyi* oluyor.
Bir gün, *Abdülhakîm* Efendi hazretleriyle odada oturuyorduk. Bir ara; *Ben zâyi oldum!* buyurdu. Efendi hazretleri niçin *Zâyi oldu?* Çünkü kimseyle görüşemiyor, konuşamıyor. Yaydığı *Nûr* ları alan yok.
Abdülhakîm Efendi hazretlerinin mübârek kalbinden çıkan *Nûr* ları alan olmayınca, *Ben zâyi oldum!* diyor. Nûr yayılıyor, ama *Alan* yok.
Yâni almaya *Müstaîd* kimse yok. *Kabiliyeti* olan yok. Evliyâların kalbinden çıkan mârifetler, nûrlar her an yayılıyor. Bunları almak için şartlar var. Nedir o şartlar? Evvelâ *Îmân* lâzım. Ama *Doğru Îmân*.
Ehl-i sünnet üzere bir *Îmân*. Kâfirler; değil evliyâlardan, Peygamberden bile *Nûr* alamadılar. *Ebû Leheb* ler, *Ebû Cehil* ler öyle işte. O *Nûru* alamadılar.
O mübârek nûr menba’ına, yâni Resûlullah Efendimize, *Büyücü* dediler, *Sihirbâz* dediler, *Yalancı* dediler, *Şâir* dediler. Nasipleri olmadı, alamadılar.
Evliyâların kalbinden çıkan mârifetleri, nûrları almak için de evvelâ ne lâzım? *Îmân*. Sonra ne lâzım? *Ehl-i sünnet* îtikâdı. Mezhebsizler *Nûr* alamaz.
Mezhebsizler, meşâyih-ı kirâmdan, evliyâ-yı kirâmdan *Nûr* alamazlar. *Aldık!* derler, hattâ, *Şeyh* olduk, derler. *Şeyhlik* de yaparlar. Fakat hiçbir şeyden haberleri yokdur, *Yalan* söylüyorlar.