25 Zilka'de 1374 [16.7.1955]
Ve aleyküm selâm kıymetli kardeşim Sâim Bey
Taahhüdlü göndermiş olduğunuz mektûbunuzu aldım. Sıhhat ve âfiyetinize memnûn oldum. Cenâb-ı Hak siz kalbi temiz, kendi temiz kardeşimizi dünyâda ve âhiretde mes'ûd eylesin. Cenâb-ı Hak hakîmdir ve rahîmdir. Herkese, kalbine göre verir. İyi insanlara dâima iyilik verir. Yoksa bizler iyi ile fenâyı tefrîk edemediğimiz için bunu anlamıyoruz.
Bundan evvel bir mektûbunuzu daha almışdım. Bursa'ya gideceğinizi yazmış olduğunuzdan cevab yazmamışdım. Yalnız Eskişehr'e bir kart göndermişdim ve mektûbunuzu aldığımı bildirmişdim. Bu iki mektūbunuzdan başka bir mektûbunuzu almadım. Eskişehr'e bayram tebrîki kartı da göndermişdim. Demek size vâsıl olmamış.
Kardeşim, Mürşidü'l-Müteehhilin çok güzel bir kitâbdır. İslâm harfleri ile yazılmışdır. Bunu tekrar tekrar okutunuz, dinleyiniz. Her müslimâna çok lâzımdır. Oğlan babası ile kız anası ve oğlan anası ile kız babası nâmahremdirler. Bir arada açık oturamazlar ve konuşamazlar. Bir erkek, onsekiz kadın ile açık oturabilir ve konuşabilir. Başka hiçbir kadınla görüşemez ve bakamaz ve müsâfaha bile edemez ve selâm veremez. Harâmdır. Bu onsekiz kadın: Ana, hemşire, kendi kızı, birâderinin kızı, hemşiresinin kızı, hala ve teyze. Bu yedi kadın süt ile de yakın olur. Ya'nî, süt ana, süt kardeş, süt kız, süt birâder kızı veya birâderin süt kızı, süt hemşire kızı veya hemşirenin süt kızı, süt hala, süt teyze. Bu ondört kadınla konuşmak câizdir. Onbeşinci kaynanadır. Onaltıncısı gelindir. Onyedinci üvey annedir. Onsekizinci üvey kızdır. İşte bu onsekiz kadından başka kadınlara bakmak ve konuşmak harâm olduğundan, dünürler oturmazlar, konuşamazlar. Sonra, kardeşim, nikâhda 32 farzı söylemek şart değildir. Tecdîd-i îmân lâzımdır. Kız ve oğlan, tecdîd-i îmân ederler. İki müslimân erkek şâhid lâzımdır. Cenâb-ı Hak hayırlı eylesin, mes'ûd ve mübârek etsin.
Evli bir kadın nemâzlarını iyi kılar ve zevcine itâ'at eder ve erkeklerden örtünüp saklanırsa, muhakkak Cennete gider [Hadîs-i şerîf]. Bu üç şeyi yapan kadına zevci her iyiliği, her hizmeti, her fedâkârlığı yapmalıdır ve böyle kadının her kabahatini afv etmelidir. Böyle kadın çok kıymetli ve çok mes'ûd ve bahtiyâr bir kadındır. Dünyânın en büyük ni'meti böyle bir kadına mâlik olmaktır. Peygamber efendimiz buyuruyor ki, dünyâ ni'metlerinin en hayrlısı, sâliha kadındır. Böyle kadına mâlik olan bir erkek, çok mes'ûd ve bahtiyâr bir erkektir. Cenâb-ı Hak hepimize, dünyâ ve âhıret seâdetini nasîb etsin. Dünyâ ve âhıret seâdeti ancak müslimânlara mahsusdur. Müslimân olmak için müslimânlığı okuyup öğrenmek lâzımdır. Okumadan öğrenmeden, bilmeden müslimânlık olmaz. İnsan, ben müslimânım demekle, müslimân olmaz. Size Birgivî Vasıyyetnâmesi aradım. İstanbul'da da bulamadım. Daha arayacağım. Bulursam posta ile gönderirim.
Müslimânların ecnebî memleketlerde ibâdet etmeleri bugün daha kolaydır. Zaten Cum'a ve bayram nemâzları ecnebî memleketlerde ki müslimânlara farz değildir. Nemâzları yollarda, trenlerde kılmak müşkil ise de,bu müşkilât, Türkiye'deki yolculukda da mevcûddur. Hristiyan memleketlerine dârülharb denir. Dârülharbde Cum'a ve bayram nemâzı kılmak farz değildir. Diğer bütün farzlar kolay yapılır. Domuz eti ve şerâb ve her türlü müskirât içmemeğe dikkat etmelidir. Şeytan insanı, ibâdet yaparken insanlardan utandırmak ister. Şeytana aldanmamalı.
Gözlerinden öperim kardeşim.
Hüseyn Hilmi Işık