*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Allahü teâlânın dînine hizmet edecek kişiler yetişiyor. Bu kişileri kim yetişdiriyor? Allahü teâlâ yetişdiriyor. Allahü teâlâ; *Bu dîni, ben muhâfaza ederim*, buyuruyor.
Muhâfaza etmek için de sebebini yaratıyor. Bu sebep de, işte bu *Mücâhid*’lerdir, yâni *Sizler*'siniz. Allah yolunda hizmet eden mücâhidler, bir kişi daha yanmasın diye uğraşanlardır.
Onun için, kelime-i şehâdet getiren bir insan, bir mü’min, Allahü teâlânın *Velîsi*’dir, *Dostu*’dur, *Evliyâsı*’dır. Derecesini Allah bilir.
Ama ona karşı *Hasımkâr* davranmak, *Düşman* gibi bakmak, tepeden bakmak, çok tehlikelidir. Hele hele Allah korusun ona hakâret etmek, kalbini incitmek, onu üzmek, felâketlerin en büyüğüdür.
Eğer bir mü’mini üzersek, Peygamberimiz üzülür ve böylece Peygamberimizi kendimize *Hasım* yapmış oluruz, *Düşman* yaparız, Allah korusun.
Peygamberi kendimize hasım yaparsak, bu defâ Allahü teâlâya *Hasım* oluruz. Amân, amân! Sakın ola ki, bir müslümânı incitmiyelim kardeşim.
Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde; *Benim bir mü’min kuluma, bir evliyâ kuluma düşmanlık, bana karşı harp îlân etmekdir*, buyuruyor.
Muhammed Ma’sûm hazretleri de Mektûbât kitâbında; *Mü’min kardeşlerinizle münâkaşa etmeyiniz!* diyor.
Bir mü’minin, bir müslümân kardeşinin kalbini incitmenin, *Kâbe*’yi yetmiş kerre *Yıkmak*’dan daha büyük günâh olduğunu, dînimiz bildiriyor.
Efendim, bugün bir *Mürşid-i kâmil* görmiyen, hattâ onun bir *Talebesi*'ni görmiyen kimse, denizin ortasında yüzen bir *Tahta* parçasına benzer. Tahta, bir batar, bir çıkar.
Sonra tekrar batar, sürüklenir, velhâsıl her an tehlikededir. Ama bir *Mürşid-i kâmil* gören, yâhut Onun bir *Talebesi*’ni gören, hattâ Onun *Kitâbı*’nı okuyan, böyle değildir.
O, denizde bir *Kaya* gibidir, bir *Ada* gibidir, yerinden oynamaz, hiç kıpırdamaz. Tehlikelerden emîndir, ona bir şey olmaz. Sonra efendim mürşid-i kâmil ne demek?
Mürşid-i kâmil, *İslâm âlimi* demekdir. İslâm âlimi demek de, islâmiyeti *Yaymak* demekdir. İşte Allahü teâlâ, bize bu hizmeti nasîb etdi kardeşim, ne kadar şükretsek, azdır.