Ve aleykümselam kıymetli kardeşim Enver bey
Sizlere mektup yazmağa yüzüm yok. Bizim için çok yoruluyorsunuz. Cenâb-ı Hak ecrin'i ihsan buyursun. Her haberden çok rü'yânıza sevindim. Mektubun sonunda, yarım satır idi. Fakat mektubun kalbi idi. İkimiz için de müjdedir.
Seâdet-i Ebediyye'nin basılmağa devam etmesi Cenâb-ı Hakkın lütfudur. Bu hayırlı işe sizin de hizmetiniz oldu. Fakat ben sizin yorulmanızı istemiyorum. Cengiz'e [Mehmed Yücel] Edirnekapı'daki evine yazdığım cevâbda, tashihleri Faruk'la [Koca] ikiniz yapınız dedim. Aziz Bey'i görür iseniz ona da bu ikisi yapacak, işi hafif olan bunlardır dersiniz. Efendim, düşündüm, Aziz bey, benle Ercan beyle münakaşa edip muğber olmuştur [kırılmıştır].Ercan Matbaası'nda basılması için ısrar etmeyi hatalı buldum. Bu sebepten Aziz Bey'in kalbini almak için ona mektup yazarak sizin tensib edeceğiniz matbaada basılsın dedim.
Eminönü vergi dairesinde, Hikmet Bey'in oturduğu odanın karşısındaki odada, 200 lira âlât-ı sâbite vergisini Mayıs nihayetine kadar yatırmaz isek bizden ceza alırlar. Bu verginin geçen seneki makbuzunu Altay bey'den alarak cümle hesabından 200 lira alarak oraya yatırmanızı size yazmıştım. Bunu yatırmadınız ise hemen yatırınız. Geç kalırsanız kalabalık olur. Tabela vergisinden haberim yok. Bayram usta hatırlarsa ne âlâ! Ne vergi isterler ise tabii vereceğiz.
Zahmetinize teşekkür ederim. Din ve dünya seâdetinize acizane dua eder, dualarınızı beklerim efendim.
Bayram günü İstanbul'dayım. Bayramda hiçbir gün hiçbir kimse eve, atölyeye misafir gelmesin. Bütün arkadaşlara söyleyiniz. Bu mes'ele mühimdir. Nâzikdir. Hepinize rica ederim. Arkadaşlara selam ederim.