*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Ehl-i sünnet* âlimlerinin en büyüğü, hattâ *Reîs* leri, *İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe* hazretleridir. İlk kitâbı hâzırlıyan O. İlk kitâbı O meydana getirdi. Ama kendisi yazmadı.
O söyledi, *Talebe* leri, *Kâtip* leri yazdılar. Biz, o ilk kitâbı, yâni *El kavl* kitâbını basdırdık. Çok *Kalın* bir kitap. Çok istiyorlar onu dünyâdan.
*Hanefî* olmıyanlar bile hep *Kavl* kitâbını istiyorlar. Çünkü islâmiyeti anlatıyor. Sâdece *Hanefî* mezhebini anlatmıyor ki.
Onun için, hangi *Mezheb* den olursa olsun, hep *Kavl* kitâbını çok arıyorlar. Elhamdülillah efendim, biz onu da basdırdık.
Eğer ben *Efendi hazretleri* ni görmeseydim, *Efendi* hazretlerinden işitmeseydim, Ondan dînimi öğrenmeseydim, bu *Kitaplar* meydana gelmezdi.
Bu kitaplar, hep Efendi hazretlerinin mübârek *Sözleri* nden meydana gelmişdir.
● ● ●
En büyük *Günâh*, dîni parayla *Satmak* dır. Yâni *Din* kitâbından *Para* kazanmakdır. Bu kadar *Kitap* basılıyor, satılıyor. Bu *Kitap* hizmetlerinden benim cebime *On* para girmemişdir.
Hattâ ben, kendi kitaplarımı bile *Para* ile satın alırım. Dînimize âit bir meseleyi *Öğreten* veyâ öğretilmesine *Sebep* olan, yüz *Ömre* sevâbı alır.
Bir *İslâm Ahlâkı* nın, bir *Namaz Kitâbı* nın içinde, dîne âit yüzlerce *Mesele* var. Bir talebe, *Dînini* öğrenmek için, hattâ dîninden bir *Mesele* öğrenmek için evinden çıksa.
Dînini öğreneceği *Zâtın* evine gidinceye kadar, bu şerefli *Kul* benim üstüme *Bassın* diye, o yola *Melekler* kanatlarını döşerler kardeşim.
Bu *Sevap*, dînini *Öğrenmek* için giden kişiye verilmekdedir. Ya *Öğretmek* için giderse? Yâni birine bir *Kitap* verirse? Veyâ kitap verilmesine *Sebep* olursa?
Yâni bir kimse, onun *Elinden* dînini öğrenirse, ona verilen *Sevâbı* bir düşünün. Elbette ki öbüründen daha *Çok* sevap alacakdır.
Birine bir *Kitap* vermek veyâ kitap verilmesine *Sebep* olmak o kadar *Sevap* dır ki, gökdeki kuşlar, karadaki hayvanlar, denizdeki balıklar, bunun için; *Yâ Rabbî, bu kulunu affet!* diye istiğfâr ederler.
Bizim dînimizin *İki* esâsı vardır. Biri *Öğrenmek*, diğeri *Öğretmek*. Dînimizin en büyük düşmanı *Cehâlet* dir. Onun için nerede *İlim* varsa, *Din* oradadır.
Nerede *Din* varsa, *İlim* oradadır. İlimsiz din olmaz. Onun için ilim öğrenmek çok büyük *İbâdet* dir, çok büyük *Sevap* dır kardeşim.