~~~
Dinde reformcu diyor ki,
*(Dîni bu hâle, ya’nî nazarî felsefe hâline getiren, sonra gelen islâm âlimleridir. Bir takım ta’rîf ve tahdîdler sokdular. Kısmlara ayırdılar.)*
~~~
Cevap:
Dîne ta’rîfler, tasnîfler, sınırlar koyarak, felsefe hâline getirmek suçu ile, islâm âlimlerine çatmakdadır.
Hâlbuki, *Ehl-i sünnet âlimlerinin felsefe ile hiç alâkaları yokdur*. Çünki onlar, *felsefecilerden çok yüksekdirler.*
Şu kadar var ki, *Emevîler zemânında, üç kıt’aya yayılan müslimânlar, çeşidli kâfirlerle* karşılaştılar.
Hâricî, mu’tezile gibi *bozuk fırkalar da meydâna çıkıp, yeni müslimân olanları aldatmağa* başladılar.
Ehl-i sünnet âlimleri *müslümânların dinlerini korumak* için *çeşidli dinlere ve felsefecilere ve zındıklara* cevâb vermek zorunda kaldılar.
Onlara, *istedikleri gibi ve felsefelerine uygun cevâblar* hâzırlayarak, *kelâm ilmini* her tarafa yaydılar. Böylece, *gençlerin aldatılmasını önlediler.*
*Bu hizmetlerini övmemiz, onlara şükr ve düâ etmemiz lâzım iken, onları bu yüzden kötülemeğe kalkışmak, bir müslimâna yakışır mı?*
Faideli Bilgiler - Sayfa 119, 120