Dünya muhabbetinin zararları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya muhabbetinin zararları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünyâ imtihân için sâlih ve ibâdet edenlerden alındı

 Evliyânın büyüklerinden Şemsüddîn Muhammed Rûcî hazretleri buyurdu ki: 

"İnsanı, Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin en zararlısı, dünyâ düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir. Bu düşünceler, kötü arkadaşlardan ve lüzumsuz şeyleri seyretmekten hâsıl olur. Çok uğraşarak bunları kalpten çıkarmak lâzımdır. Faydasız kitap okumak, lüzumsuz şeyler konuşmak da bu düşünceleri arttırır. Bunların hepsi, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Kalbin hasta olması, Allahü teâlâyı unutmasıdır. Allahü teâlâya kavuşmak isteyenlerin bunlardan sakınması, hayâli arttıran her şeyden kaçınması, uzaklaşması lâzımdır. Allahü teâlâ, çalışmayan, sıkıntıya katlanmayan, zevklerini, şehvetlerini bırakmayanlara bu nîmeti ihsân etmez."

"Dünyâ, imtihân için sâlih ve ibâdet edenlerden alındı. Aldatmak için de, Allahü teâlânın düşmanlarına verildi. Dünyâ verilerek aldatılanlar, dünyâyı elde etmekle, ele geçirmekle, kendilerine ikrâm edildiğini zannederler. Allahü teâlânın, Mûsâ aleyhisselâma şöyle buyurduğu rivâyet edilir: 

(Zenginliğin geldiğini gördüğün zaman, 'Bu cezâsı çabuklaştırılmış bir günah' de, fakirliğin geldiğini görürsen, 'Hoş geldin ey sâlihlerin şiârı, alâmeti' de, istersen rahatlık sâhibini öv.)"

"İnsanlar arasına karışmak, eğer onların haklarını yerine getirmek için olursa zikir olur."

"Belâların ve şiddetli şeylerin kalkması için istiğfâr, tövbe etmek çok faydalıdır."

"Kulun ıslah olması, kalbinin ıslah olmasına bağlıdır. Fesâdı da kalbin fesâdına bağlıdır."

"İnsanın izzeti, îmân ve mârifet iledir. Mal ve mevkî ile değildir."

"İnsan her neye kavuşursa, başına ne gelirse bunların hepsi takdir-i ezeliyye iledir."

"İnsandan bu fânî dünyâda istenen, kulluk vazifesini yerine getirip, ibâdetleri yapmasıdır."

"Allahü teâlâ insanı beyhûde yaratmadı ki, insan kendi hâline terk olunsun. İstediğini yapsın, hevâ-yı nefse ve hoşuna giden şeye uysun!  O, emirlere uymakla ve yasaklardan sakınmakla mükellef kılınmıştır. İnsan için bunu yapmaktan başka çâre yoktur. Bunu yapmayıp, nefsine, arzu ve hevesine uyanlar, âsi, inatçı olup, Allahü teâlânın gazabına uğrarlar ve çeşitli azaplara müstehak olurlar."

Sevilmeyen istenilmez

MÜZEKK-İN NÜFUS DERSLERİ 


DÜNYANIN ZARARLARI 

Dikkatinizi çekerim: Bu Hadis-i şerifte dünyayı talep eden kişiler için çok korku vardır. Fakat, ne yazık ki dünyayı toplayanların birçoğu ellerinde sanki kurtuluş senedleri varmış gibi davranırlar. Sen de onlar gibi:  

— Ben dünyayı talep ederim, mal toplarım ama, ona muhabbetim yoktur, asla sevmem dersen, ben de sana derim ki;  

— Ey biçare! Hem dünyayı sevmem dersin hem de gece-gündüz demez, onun derdine düşer, peşi sıra koşturursun.  


Neden başka bir şeye talip olmuyorsun? Neden başka bir şeyin peşi sıra koşturmuyorsun? Bundan da anlaşılıyor ki, sen dünyayı seversin. Zira, sevilmeyen istenilmez. İstenmeyen şey de ele geçince keselere doldurulup ağızları mühürlenerek sandıklara istif edilmez, bir fakir gelip isteyince: (Şimdi yok, hazır değil.) gibi sözlerle yalan söylenmez. Ey biçare: Diyelim ki, bugün cimrilik edip sadakanı ve zekâtını fakirlerden esirgedin. Peki, yarın Hakkın huzuruna ne yüzle varacaksın? Sonra da: (Ben dünyayı sevmem!) diye hüccet göstermeye kalkarsın. Şunu iyi bil ki, Hak teâlâ kullarının gönüllerine nazar eder, suretlerine nazar etmez. 


(Eşrefoğlu Abdullah Rumi hazretleri)

Dünya muhabbetinin zararları

 MÜZEKK-İN NÜFUS DERSLERİ 

Şimdi, hal böyle olunca, bu dünya endişesinden geçmek gerek. Riyaset, yani ululuk lezzetini nefs-i emmâre dimağından çıkarmak gerek, ölümü, ölüm acılarını, azapları ve cezaları daima düşünerek bütün nefs arzularından uzak durmak ve dost hevası üzere âlemde yürümek gerektir. Tâ ki, bu halk ölünce o dirilebilsin. Yoksa, dünya kaygı ve telâşına düşmek yavuz (zor, çetin) musibettir. 


Dünya kaygılarından bir kaygı ile bir gece yatana, Hak teâlâ yetmiş kaygı ve acı verir, birisini bile gidermekten âciz kalır. Ertesi gece, yetmiş kaygı ile yatar ve böyle böyle gönlüne dünya muhabbeti dolar, dünya muhabbeti doldukça, zikrullahı unutur, zikrullahı unutunca Hak teâlâ da o. kişiden inayetini keser, imân tadını onun gönlünden siler, giderir, yerine zulmet doldurur. Bu hale düşen, isterse her gün oruç tutsun ve geceleri sabaha kadar namaz kılsın, ister şehit olsun, isterse gazi olsun, hatta Mekke-i mükerreme ye giderek mücavir kalsın ve veli olsun; madem ki dünya muhabbeti gönlünde galiptir, ona hakkın inayeti yoktur, peygamberin şefaati yoktur, velilerin himmeti yoktur.  


(Eşrefoğlu Abdullah Rumi hazretleri)