Çok mühim tarihi vak'a var, size anlatacağım. Bu hadiseyi yaşayanlar hayatta. Bizim abilerden İbrahim abi profesör. Bu evlendi, Erzuruma tayin oldu. Orada hocalık yapıyor. Hanımı bir gün merdivenlerden bir düşmüş, iki gözü âmâ olmuş. Görmek yok, bitti. Gitmedik doktor, gitmedik hoca bırakmadılar. Bir akşam evde Mübarekler imam, arkada Bülent abi ile Enver abi cemaat, namaz kılıyoruz. Telefon çaldı, selam vermek üzereydiler zaten, selam verdiler, ben aşağıya indim, Mübarekler namaza devam ettiler. Tabi kendini tanıttı, dertliyim, felaket üzüntüdeyim, dedi. Ne oldu, dedim. Hanım merdivenlerden bir düştü, iki gözü kayboldu, hiçbir şey görmüyor. Ne olur bunu Mübareklere arz et, dedi. Şimdi namaz kılıyorlar. Sen kapat telefonu, namazdan sonra söyleyeceğim, dedim. Namaz kıldık, dua ettiler, neydi o telefon, buyurdular. Efendim, Erzurumda İbrahim abi var. Hanımı düşmüş, âmâ olmuş, iki gözü görmüyor. Her çareye başvurmuşlar, hiçbir fayda olmamış. Dua istiyor efendim, dedim. Hay hay. Ben dua edeceğim, siz ikiniz amin deyin, buyurdular. Peki efendim, dedim. Bülent abi ile ikimiz bir başladık amin demeye, Mübarekler dua, biz amin, Mübarekler dua, biz amin.. Epey sürdükten sonra, Allah şifa verir inşaallah, buyurdular. Sabahleyin İbrahim abiden bir telefon ki, telefon kopacak. Sevincinden bağırıyor: Abi! Gözleri açıldı. Abi! Bu gece rüyada Mübarekleri gördü, sonra renkler yavaş yavaş gelmeye başladı, sonra bütün renkler bitti, uyandı ki, ben görüyorum diye bağırmaya başladı dedi. Bir müddet sonra bir kızı dünyaya geldi. Telefon. Abi! Ne oldu? Kız çocuğumuz dünyaya geldi, Mübarekler ismini koyar mı?. Geldim Mübareklere arz ettim. Efendim böyle böyle olmuş dedim, anlattım. Efendim, madem ki ışığa kavuştu, ona güzel bir isim koyalım, Lamia koyalım, buyurdular. Lamia. Işığı görmüş manasına geliyor. Enver Abiler'in "rahmetullahi teala aleyh" sohbetlerinden...