[Müzekk-in Nüfus Dersleri]
Şeyhlerden biri rüyasında, Resûlü ekrem sallallâhu aleyhi ve sellemi görür;
— Yâ Resûlallah! Hûd Sûresi beni ihtiyarlattı buyurmuşsunuz. Hûd sûresindeki nebilerin kıssaları mı, yoksa ümmetlerinin kıssaları mı sizi ihtiyarlattı?
— Efendimiz, tasdik buyurmuşlar: Yâ şeyh, beni “O halde seninle birlikte tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol” âyeti kerimesi ihtiyarlattı buyurur.
Nitekim, Resûlullah Aleyhissalâtü vesselâm efendimiz müşahedatın başlangıcından sonra bu hitaba muhatap olmuş ve kendilerinden istikametin hakikatleri istenmiştir. Hak teâlâ; Zahitler, Sûfi şeyhler, mukarrebler denilen ahiret alimlerine daha işin başında iken bir haz ve nasip verir, istikamet üzere bulunmalarını ilham eder. Şüphesiz onlarda Hakkın gösterdiği istikamet üzerine olmayı bütün her şeyin en faziletlisi, şerefli bir görev olarak bilir.
Nitekim, Şeyh Ebû-Ali Cürcâni rahmetullahi aleyh buyurur: “İstikameti iste, kerameti değil.” Zira kerameti nefsin ister, Rabbin ise senden istikamet talep eder. Şu hâlde, Rabbinin talep ettiğini istemek, nefsinin talep ettiğini istemekten daha iyi ve güzel olur.
(Eşrefoğlu Abdullah Rumi hazretleri)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder