Osmanlı zamanındaki deniz hamamları hakkında bir yazı okumuştum. İsteyen kadınlar rahatça denize girebilsin diye, kenarları çevrili özel deniz hamamları yapılmış. Öyle ki, erkeklerin olduğu yerler, kadınların seslerini duyamayacakları kadar uzak olurmuş.
Fakat İstanbul'un kibar kadın ve kızları ayaklarını denize bile sokmazlar, kararmamak için şemsiyelerini ellerinden bırakmazlarmış.
İstanbul'un işgalinden sonra ilk olarak İngilizler ve beyaz Ruslar kadın erkek karışık denize giriyorlar. Önceleri halk bu durumu namussuzluk olarak görüp karşı çıkarken, zamanla yerli halk da karışık olarak denize girmeye başlıyor.
Müslüman bir kadının yüzlerce yabancı erkeğin olduğu bir yerde, iç çamaşırlarıyla durması ne islâmî, ne de insani bir durumdur.
Müslüman bir erkeğin, yüzlerce çıplak kadının olduğu bir yerde denize girmesi de, İslami ve insani bağlamda kabul edilemez.
Hangi kadın evine gelen erkek misafirin yanında iç çamaşırlarıyla dolaşabilir. Bunu hangi erkek karısı için kabul edebilir?
Peki plajda çıplak olmakla, evde yabancı bir erkeğin yanında çıplak durmanın arasındaki fark nedir?
Utancı giden kimsenin kalbi ölür. Diyor Hazreti Ömer (radiyallahu anh )
Edep perdesinin, hayâ perdesinin, mahremiyetin perdelerinin yırtıldığı bir çağda yaşıyoruz.
Görülmemesi, gösterilmemesi, perdenin ardında olması gereken her şeyi ifşa etmek maalesef bu zamanda medenilik sayılıyor.
Sadece kadınların olduğu yerde bile denize girsek, başka bir kadının sırtına, dizinden yukarısına bakmamız caiz değil. Bu açıdan haşema giyip, haramların dolu olduğu bir yerde denize girmekte müslüman bir kadına yakışmaz.
Hangi çağda yaşıyoruz sözü, hesap gününe inanmayan, âyetleri umursamayan akıl fukarası insanların sözüdür. Müslüman dünyalık zevkleri için asla ahiretini satamaz. Allah'ü teala'yı gazaplandırmaktan korkar. Başkasının günahlarını kendi günahlarına kılıf yapmaz.
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayadır."
Muvatta, Hüsnü'1-Hulk 9
Cahide Sultan
Fakat İstanbul'un kibar kadın ve kızları ayaklarını denize bile sokmazlar, kararmamak için şemsiyelerini ellerinden bırakmazlarmış.
İstanbul'un işgalinden sonra ilk olarak İngilizler ve beyaz Ruslar kadın erkek karışık denize giriyorlar. Önceleri halk bu durumu namussuzluk olarak görüp karşı çıkarken, zamanla yerli halk da karışık olarak denize girmeye başlıyor.
Müslüman bir kadının yüzlerce yabancı erkeğin olduğu bir yerde, iç çamaşırlarıyla durması ne islâmî, ne de insani bir durumdur.
Müslüman bir erkeğin, yüzlerce çıplak kadının olduğu bir yerde denize girmesi de, İslami ve insani bağlamda kabul edilemez.
Hangi kadın evine gelen erkek misafirin yanında iç çamaşırlarıyla dolaşabilir. Bunu hangi erkek karısı için kabul edebilir?
Peki plajda çıplak olmakla, evde yabancı bir erkeğin yanında çıplak durmanın arasındaki fark nedir?
Utancı giden kimsenin kalbi ölür. Diyor Hazreti Ömer (radiyallahu anh )
Edep perdesinin, hayâ perdesinin, mahremiyetin perdelerinin yırtıldığı bir çağda yaşıyoruz.
Görülmemesi, gösterilmemesi, perdenin ardında olması gereken her şeyi ifşa etmek maalesef bu zamanda medenilik sayılıyor.
Sadece kadınların olduğu yerde bile denize girsek, başka bir kadının sırtına, dizinden yukarısına bakmamız caiz değil. Bu açıdan haşema giyip, haramların dolu olduğu bir yerde denize girmekte müslüman bir kadına yakışmaz.
Hangi çağda yaşıyoruz sözü, hesap gününe inanmayan, âyetleri umursamayan akıl fukarası insanların sözüdür. Müslüman dünyalık zevkleri için asla ahiretini satamaz. Allah'ü teala'yı gazaplandırmaktan korkar. Başkasının günahlarını kendi günahlarına kılıf yapmaz.
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayadır."
Muvatta, Hüsnü'1-Hulk 9
Cahide Sultan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder