1 Cild 63 Mektûb & Mektubâtı Rabbânî

1 Cild 63 Mektûb & Mektubâtı Rabbânî
2014-09-13 tarihinde yapılmış bir sohbet.

2.inci Cild 52. Mektûb & Mektûbat-ı Rabbânî

2.inci Cild 52. Mektûb & Mektûbat-ı Rabbânî
Silsile-i Aliyye büyüklerine muhabbeti ve onlarla beraber olanların hallerini bildirirken, muhabbeti teşvik etmektedir.

Allahu teâlâ'ya İmanı Kamil Olanlar

Allahu teâlaya imanı bir parça kamil olanlar, Allahu teâlanın yarattıklarını, kullarını çok sevmeleri icab eder. 
Çünki onlar Allahu teâlaya nispet ediliyor. Allah onları yarattı. Onlara yapılan her iylik onları sahiplaerine mevlasına demektir.

Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaradılmışı hoş gördük 
Yaradandan ötürü

07 MART 2017 & 13:15

İbadetlerde Ef’âl-i Mükellefîne Dikkat Etmek

2006 Nisan 30 & İbadetlerde Ef’âl-i Mükellefîne Dikkat Etmek....

İbadetlerde nafilelere dikkat edenler, sünnetlere ve farzlara çok daha fazla riayet ederler....

Süleyman Kuku (A. Fârûk Meyân) 
"rahmetullahi teâlâ aleyh"

İlmin en sonu kitablardadır

2016 Temmuz 05 & Çeşme-î Muhabbet & İksir-î Sohbeti (İlmin en sonu kitablardadır)

—Bir kimse hesabının kolay olmasını isterse, kendi nefsine
ve din kardeşlerine nâsihat etsin...

—Meleklerin kendisini ziyaret etmesini isteyen kimse 
"verâ sahibi" olsun...(kuvvetli takvâ)

— Saygıdan ve sevgiden dolayı olan sakınmaya ve çekinmeye "Takvâ" denir... 

—İbn-i Abidin'de derki;
Farz namazlardan evvel kılınan sünnetler şeytana rağmendir,
farz namazlardan sonra kılınan sünnetler farz namazlarındaki eksikliklerin telafisi içindir..

— İlmin en sonu kitablardadır...

— Abdullah Dehlevî hazretleri buyuruyorlar ki;
Bizim mektûbatı anlamamız şuna benzer...

— Abdullah Dehlevî hazretleri "Bizim büyüklerimiz buyurdular ki; 
Şeyhin âsası şeyh yerindedir. Mektûbat şeyhin bastonundan kıymetlidir...

— Mektûbat ehli için mürşid'tir...

— Mektûbat okumak isteyen fârsça okuyup mektûbat öğrenecek...

3 Cild 112 Mektûb & Mektubat-ı Rabbânî

3 Cild 112 Mektûb & Mektubat-ı Rabbânî

Allahu Teâlânın
 Hakiki Sıfatları, Ne Zatın Aynısıdırlar
, Ne de Gayrısıdırlar...

Süleyman Kuku (A. Fârûk Meyân) 
"rahmetullahi teâlâ aleyh"

3 Cild 62 Mektûb & Mektubâtı Rabbânî

Han-ı Hanan'a yazılmıştır. 
(Mektubat-ı Rabbânî 2. Cild 62 Mektûb)

Süleyman Kuku (A. Fârûk Meyân) 
"rahmetullahi teâlâ aleyh"

Ziyâeddin Mevlânâ Hâlid "kuddise sirruh"

(Ziyâeddin Mevlânâ Hâlid "kuddise sirruh")

Sofiye-i aliyyenin büyüklerinden, Silsile-i aliyyenin yirmi dokuzuncusu, yüzlerce mürşîd ve velî yetişdirip. karanlık dünyayı ışıklandıran, Ziyâüddin Mevlânâ Hâlid, âriflerin kutbu, dînin ve milletin senedi, hakikatin bürhânı, sûrî ve ma’nevî kemâller sâhibi, hakîkî mürşîd-i kâmil, zamanının âlimi, evliyâlık nümûnesi, rehberlerin kılavuzu, nûr ve feyz sunucusu, bütün yolların kendisini büyük tuttuğu, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) vârisi, İmâm-ı Rabbânînin yolunun gözdesi, hak, hakîkat, ilim, irfân, kerâmet kaynağı idi. 
Hazreti Ziyâüddîn Mevlânâ Halid’in babası Ahmed, onun babası Hüseyin, onun babası Alî, onun babası Abdullah, babası Hüseyin, babası Tahâdır. Bu da insanlar arasında, “altı parmak” ismi ile meşhûr olan Kâmil bir velî olan Pîr Mikâile dayanır. Bu ise, üçüncü halîfe, hayâ ve ihsân menba’ı Hazreti Osman bin Affâna (radıyallahu teâla anh) çıkar. Ya’nî Mevlânâ Hâlid, hazreti Osman’ın (radıyallahu teâla anh) neslindendir. 
Annesi ise, hazreti Alî’nin (radıyallahu teâla anh) soyundandır. Mevlânâ Hâlid Efendimiz 1192 (m. 1778) yılında Bağdâd yakınında Şehr-i Zûr kasabasının Karadağ mahallesinde dünyaya gelmiştir. 
Daha küçük iken aklî ve naklî ilimleri, ya’nî tefsîr, hadîs, fıkıh, tasavvuf, akâid, nahiv, sarf, meânî, beyân, bedî’, vad’, âdâb, arûz, edeb, lügât, usûl, mantık, hikmet (fizik), hey’et (astronomi), geometri, hesab ve diğer ilimleri öğrenmişti. Hattâ Firûz Âbâdînin Kâmûsunu ezberlemişti. Asrındaki bütün âlimlerden daha üstün bir ilme sâhib olmuş idi. Esrâr ilminde Allahu teâlânın âyetlerinden (işâretlerinden) bir âyet idi. 
Zühdü, takvâsı, verâ’ı, ya’ni haramlardan, şübhelilerden ve mubahların bile fazlasından kaçması, faziletleri ve menkîbelerini bütün âlim ve velîler uzun uzun anlatmışlardır. 
Çok âlimlerden ilim öğrenmiştir: Biri, anlatılan ve anlatılamıyan ilimlerde derin âlim Muhammed bin Âdem-i Kürdî’dir (rahmetullahi aleyh). Biri, faziletler sâhibi Sâlih-i Kürdidir. Biri, üstünlükler sâhibi Abdurrahman-ı Kürdidir. Biri de. faziletli, ilim deryâsı Abdürrahîm Berzencîdir. Biri de, bunun kardeşi Abdülkerîm Berzencîdir. Bunlardan başka Abdullah-ı Harpanîden ve daha birçok âlimlerden ders almış, ilim öğrenmiş, feyz ve nûr iktibas etmiştir. 
Arabî ve fârisî dil ile kaside ve manzûme yazmakta, herkesten belâğatlı ve fasîh oldu. Şiirindeki san’at ince ve engin rûhunun terennümleri olarak görünür. 
Şerh-i Muhtasar-ı Müntehiyi Bağdâdda okutmaya başlamıştı. 
Bunun yanı sıra Kâdî Beydâvî tefsirini, Şeyh İbni Hacer-i Mekkî’nin Tuhfetül muhtâcını Şerh-i mevakıfı, Mekasıdı, Siyâlkûtînin Muhakkikini hâşiyeleri ile ve bunlara benzer en ince ve zor ilimleri hiçbir şübheye ve soruya yer bırakmadan okutmaya ve izâh etmeye başladı. Tahkik ve tedkîkinden akıllar hayrette kalırdı. İlminin şöhreti öyle oldu ki, bütün dünyada Ledünnî Hârika adı ile anıldı. 
Hindistan’ın en yüksek velîsi, rabbânî ilimler vârisi, Mücedîd-i elf-i sânînin sırlarının sâhibi, tarîkatin kutbu, insanların imdadına yetişici, hakîkatlar menba’ı, sâliklerin mürşîdi, yüksek himmetler sâhibi, şeriatın, hakikatin bürhânı, insanlığın senedi, hikmet ve ma’rifet ma’deni, irfân ve yakîn denizi, ilim ve ilham rehberi, sûrî ve ma’nevî kemâller sâhibi Şah Abdullah-ı Dehlevînin (kuddise sirruh) huzürunda canla başla çalışarak, büyük mücâhede ve çetin riyâzetler çekerek uğraştı. Dâima hizmet ediyor, daha çok zikir ve fikir etmeye gayret ediyordu. Bu minval üzere beş ay devam edince Mevlânâ hazretlerine huzûr ve müşâhede makamı hâsıl oldu. Rabbânî sırların keşfine, Allahu teâlânın ihsânına kavuşdu. Ferd-i kâmil oldu. Bir sene dolmadan her şeye kavuştu. Abdullahi Dehlevî böyle olduğunu bütün talebesinin yanında söylemişdir. 
Mevlânâ hazretleri bu makama çıkınca, üstâdı tarafından Nakşîbendiyye, Kâdiriyye, Suhreverdiyye, Kübreviyye ve Çeştiyye yollarından icâzet-i mutlaka verildi. Hilâfet verip irşâd ile memur eyledi. 
Çeşitli ilimlerde te’lifleri vardır. Bilhassa İRÂDE-İ CÜZ’İYYE hakkındaki risâlesinin, bir benzeri, o zamana kadar yazılmamışdı. Râbıta risâlesi ve birçok şerh, tetemme ve ta’lîkleri vardır. Hele fârisî dil ile yazdığı, ince rûhunun terennümlerini bildiren (DİVÂN) ı bir şaheserdir. Okuyanlar, zekâsının kuvvetini, görüşünün keskinliğini, aklının inceliğini, kalbinin safvetini, vilâyetteki derecesini ve muhabbetinin çokluğunu görür. Kitablarından biri de, (İTİKADNÂME) olup, Ehl-i Sünnet velcemâ’at mezhebinin îmân bilgilerini ve diğer fırkaların hatâlarını bildirir. Bu kitabı, muhterem H. H Işık efendi tarafından Türkçeye terceme edilmiş, İMÂN ve İSLÂM ismi verilmiş, Türkiye’nin her yerinde bulunmakta, her evde okunmaktadır. Delâil-i hayrat şeklinde, (CÂLİYETÜL EKDAR) adında bir eseri vardır. Okunması keder ve üzüntüleri giderir. Delâil-i hayrâttan kısa, fakat daha fâidelidir.

2. Cild 61'inci Mektûb & Mektubât ı Rabbânî

2. Cild 61'inci Mektûb & Mektubât ı Rabbânî

Bu mektûb Hasan Berkî'ye Mevlânâ Ahmed Berki 'nin vefatı üzerine yazılmıştır. 
Dostlara nasihâtla Ahmet Berkî 'nin yerine Hasan Berkî'yi tayin ettikleri hakkındadır.

Kim Kimi Severse, Onu Ona Bildirsin

Peygamberimiz “aleyhissalâtü vesselâm” buyurdu ki: 

Bir kimse, din kardeşini seviyorsa, sevdiğini ona bildirsin!

Size ve doğru yolda bulunanların hepsine selâm olsun!

Derd ve belâ sevilenlere verilir

 💠Her kim ki, makbûldür [sevilendir]. Derd-i belâ ile mâsivâyı sevmekden, onu men’ edip, sevgili tarafına çekerler. Her kim ki, istenilen [taleb edilen] değildir. Onu kendi hâli üzere terk ederler. [Ya’nî, derd ve belâ, sevilenlere verilir.] 2/99