İçilmesi haram veya kendisi necis olan bir şey tedavide kullanılabilir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Bazı kişiler insanın kendi idrarının yara, siğil ve benzeri yaralarda faydalı olabileceği ve eskiden bu usulle birçok tedavinin yapıldığını söylediler.Tabib-i müslim-i hâzık, yani mütehassıs müslüman tabib söylerse veya tecrübe ile anlaşılmışsa caizdir. İçilmesi haram veya kendisi necis olan bir şey tedavide kullanılabilir. Nitekim Hazret-i Peygamber efendimiz aleyhisselam zamanında sıtmanın deve idrarı ile tedavi edildiğine dair rivayet vardır. Harblerde yaralara mikrop öldürücü olduğu için idrar yaparlardı.

Cezalar şahsîdir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Cezalar şahsîdir. Kimse kimsenin suçunun veya günahının cezasını çekmez. Çocuğun başına gelen musibet, çocuğun suçunun cezası değildir. Anne-babasının suçunun anne-babasına cezası olabilir. Cenab-ı Hak dilediğini yapar. İnsana musibet verir. Ama bunlardan anne-baba acı duyar. Bu onlar için cezadır. Veya anne-babanın suçunun bereketsizliği, uğursuzluğu, çocuğa ve sonra gelenlere de tesir eder. Âdet-i ilahiye böyledir. Her koyun kendi bacağından asılır ama kokusu bir mahalleye sıkıntı verir.

Kendisine ait tarlanın içinden çıkan define

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Kendisine ait tarlanın içinden çıkan define : Üzerinde İslâmî işaretler varsa, lukatadır; beytülmâlin; beytülmâl yoksa, fakirlerin hakkıdır. Kendisi fakirse kullanabilir; fakir olan zevcesine, çocuklarına, akrabasına verebilir. Böyle değilse, yani İslâmî işaretler taşımıyorsa, meselâ üzerinde Roma alâmetleri varsa veya hiç alâmet yoksa, tarla sahibinindir; sahipsiz yerde bulunmuşsa, bulanındır.

Nazar haktır

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki: 

Nazar, bazı kişilerin gözünden çıkan zararlı şuaların, isabet ettiği kimseye veya nesneye zarar vermesi demektir. İslâm inancına göre nazar haktır. Âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerle sâbittir. Buna karşı korunmak da meşrudur. Bu bakımdan isabet-i ayn’dan, yani nazar değmesinden söz edebilmek için, nazar eden kişinin nazar edileni görmesi şarttır.

Namazla ilgili bazı mes'eleler

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki;

İki kişi cemaatle namaz kılarken, imamın burnu kanayıp abdesti bozulsa, diğeri Namazı tek başına tamamlar. Burnu kanayan abdest alıp namazını öbürüne uyarak veya tek başına tamamlar. 

*Namazda secdeyi yanlışlıkla üç defa yapan birisi ; Farzı veya vâcibi tehir ettiği için, sağa selâm verdikten sonra secde-i sehv yapar.

*İmama uyarken ikindi vakti olduğu halde sehven öğle namazına niyet eden kimse; Namazın içinde hatırlarsa, bozup tekrar imama uyar. Namaz bittikten sonra anlamışsa bu namaz nafile olup, ikindi namazını baştan kılması gerekir. 

*İmam abdesti bozulunca kenara çekilir, arkadan birini öne getirir, getirmezse arkadan biri yürüyerek öne geçip namazı kıldırır. Namaz bozulursa cemaatinki de bozulur. Ayağını yerde sürümeye gerek yoktur. Namaz içinde kıbleye karşı bir saf boyu meşru sebeple yürümek namazı bozmaz.

Makine bıçak gibidir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki;

Makine bıçak gibidir. Her hayvan kesilirken besmele söylemek gerekir. Makine ile aynı anda birkaç tavuk kesiliyorsa, hepsi için düğmeye basarken tek besmele yetişir. Zira bu tek bir fiil sayılır. Ama makine tavukları peşpeşe kesiyorsa, o zaman her tavuk kesilirken ayrı besmele gerekir. Zira her biri ayrı bir fiil sayılır. Hanefî mlezhebinde, besmele kasden terk edilirse, o hayvan yenmez. Unutarak terk edilmişse, yenir. Şaâfiî mezhebinde kasden de, unutarak da olsa besmele çekilmemiş hayvanı yemek câizdir. Piyasada satılan tavukları, bir Müslüman besmele ile veya ehl-i kitab kendi dinine göre Allahü teâlânın ismini söyleyerek kesmiş diye hüsnü zan ederek yemek câizdir. Araştırmak lâzım değildir. Besmele çekilmediği iyi bilinen bir hayvanı, Şâfiî mezhebini takliden yemek câiz olur. (İbni Abidin, Zebâih)

Allah veya peygamber lafzı yazıldığı zaman cc veya sav yazmak hürmet olmaz

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Allah veya peygamber lafzı yazıldığı zaman c.c veya s.a.v yazmak hürmet olmaz.Hürmetsizlik olur.Allahü teâlâ ve Resulullah aleyhisselâm yazılır. Bu kelimeler uzun değildir. Arabî ve Fârisî kitaplarda bu hürmet ifadeleri açık yazılmaktadır. Bunun yerine cc veya sav yazmak kifâyet etmez.

Artı işareti haç değildir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Saat üzerinde artı işareti vardır.Artı işareti haç değildir. Haçın hususiyetleri başkadır. Seyyid Fehim Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, talebeleri ile namaz kılarken, önlerindeki duvarda artı işareti şeklinde iki tahta çakılı imiş. Hemen sökmeye davranmışlar. Şeyh Fehim hazretleri ehemmiyet vermemiş. “Siz nasıl görürseniz, öyledir”buyurmuş. Câmi pencereleri de artı şeklindedir. Bunun sonu gelmez.

Nikâha dair bazı mes'eleler

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Eşler arasında on sene gibi uzun müddetli küslükler veya ayrılıklar yaşansa, nikâha bir zarar gelmez. Ancak erkek, dört ay veya daha fazla bir zaman için zevcesine yaklaşmayacağına yemin etse, yani îlâ yapsa, bu zaman içinde de yaklaşıp yemin kefareti vermez ise, müddetin bitiminde nikâh bozulur, talâk vâki olur.

Suyun oturarak içilmesini emir buyurmuştur

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

*Resulullah efendimiz aleyhisselam,suyun oturarak içilmesini emir buyurmuştur. Kendisi ayakta su içmiş ise de, bunun zemzem olduğu ve hürmeten ayakta içtiği veya seferde oturacak yer bulamadığı için ayakta içtiği bildirilmiştir. Şu halde zemzem, abdestten artan su ve ilaç için içilen su dışında suyun oturarak içilmesi sünnettir.

*Elifbayı, cünüb bile tutabilir. Zira Mushaf hükmünde değildir. Yalnızca mushafı veya içinde ayet-i kerimelerin fazla olduğu cüz ve tefsir gibi kitapları abdestsiz tutmak câiz değildir. Torba içinde veya bitişik olmayan havlu gibi bir şeyle tutmak câizdir.

*Avret mahalli kapalı olsa bile, gusl abdesti için herhangi bir dua bildirilmedi.

Ebced hesabı mes'elesi

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Ebced hesabı, Arab alfabesinde harflerin rakam değeri bulunduğu faraziyesine dayanan bir sanattır. Daha ziyade hâdiselere tarih düşürmek için edebiyatta kullanılır. İnsanların karakteri, olmuş veya olacak hiçbir hâdise buna bağlanamaz..Binaenaleyh aklen ve dinen ciddiye alınacak bir husus değildir. İnsanların burcu, doğum tarihi değil; genetik hususiyetleri, doğup büyüdüğü çevre, karakterinde çok daha tesirlidir. *

Bir kimsenin, övüldüğü zaman estağfirullah demesi : Nezâket ve tevâzu icabı söylenen bir sözdür. Ben bu övgüye lâyık değilim; böyle sanmaktan dolayı Allahü teâlâdan istiğfar dilerim demektir.