*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Allahü teâlâ, bizi *Seçdi*. Biz seçildik kardeşim. Biz seçemeyiz, O bizi *Seçdi* ve bu *Îmân*’ı bize nasîb etdi. Bize düşen, sâdece bunu *Korumak*’dır. Çünkü düşmanı çok.
Ayrıca, *Elli lira*’nın düşmanıyla, bir *Pırlanta*’nın düşmanı bir olur mu? Bu düşman, çok *Kuvvetli*. Onun için *İmâm-ı Rabbânî* hazretleri buyuruyorlar ki:
Sen, o *Îmân* cevherini tek başına koruyamazsın. O *Pırlanta*’yı korumanın bir *Yol*’u var. O da, onu koruyabilen *Kimse*’lerle berâber olmaktır. *Onlar*’la berâber olursan, *Sen* de korunursun.
● ● ●
İnsanlığa *Hizmet*, cemiyete *Hizmet*, islâmiyeti *Anlatmak*’la mümkündür kardeşim. İslâmiyeti anlatmak da *İlim*’le mümkündür. *İlim*’siz islâmiyet olmaz.
Bu zamanda cihâd, *Yazı* ile olur, *Kalem*’le olur. O kalemi iyi yerde kullanan, *Mücâhid* olur, kötü yerde kullanan da *Mülhid* olur kardeşim, Allah korusun.
Ne *Ni’met* yâ Rabbî, ne *Seâdet*. Allahü teâlâ gözümüzü açdı. O *Büyük*’leri gösterdi, tanıtdı, sevdirdi. Rabbimize sonsuz *Hamd* olsun ki o *Büyük*'leri hem *Gördük*, hem *Tanıdık* hem de *Sevdik*.
Yalnız *Görmek* kâfi değil, asıl büyük seâdet, *Tanımak* ve *Sevmek*’dir. Bu da Rabbimizin *İhsân*’ı kardeşim. O *Tanıt*’masaydı, biz tanıyamazdık. O *Sevdir*’meseydi, biz sevemezdik.
*Müjde*’ler olsun bu büyük *Ni’met*’e kavuşanlara. 1400 seneden beri, *Hak* ile *Bâtıl* çatışması var. Bu çatışma, *Âdem* aleyhisselâmdan beri var, *Kıyâmet*’e kadar da devâm eder.
*Bid’at*’ler var, sahte *Şeyh*’ler, sahte *Mürşid*’ler var. Bunlar *Âhiret* adamı değil, *Dünyâ* adamı kardeşim. Gençlerin *Îmân*’larını çalıyorlar.
Daha evvel de *Vardı*, her zaman *Var*. Onların tuzağına düşmemek kadar büyük *Seâdet* yok kardeşim, *Altıyüz* senede kurulan *İslâm* ahlâkı, *Altmış* senede bitdi.
Niye? Çünkü nefs *Kâfir*, onun için *Küfr* çabuk yayılır. *Ahlâk*’sızlık, *Îmân*’sızlık çabuk yayılıyor. Çünkü insanın içindeki *Nefs*, fırsatını bulunca hemen döner. Onu zapdetmek çok *Zor*’dur.