SULTAN ABDÜLHAMİD HAN VE İSTİHBARAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN VE İSTİHBARAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SULTAN ABDÜLHAMİD HAN VE İSTİHBARAT

Tarih boyunca her devlet kendi çıkarları açısından bu tür istihbarat faaliyetlerinde bulunmuş ve bu amaç uğruna geniş bir istihbarat ağı kurmuştur.

Ülkelerarası karşılıklı yürütülen istihbarat hareketlerinin, ülke içerisinde düzen veya asayiş ve düzen karşıtı faaliyetler için de devletin yine aynı istihbarat yöntemini kullanması en doğal hak olarak görülürken Sultan Abdülhamid’in bu çalışmalarını eleştirenler acaba Osmanlı’nın selametini düşünen insanlar mıdır? diye düşünmek gerekir.
İstihbarat devlet için, düşman veya düşman olması muhtemel kişi, kurum-kuruluş, devletler ve diğer organizasyonlar hakkında açık veya kapalı kaynaklardan bilgi toplayıp, analiz ve değerlendirmelere tâbi tutarak sonuca ulaşılması anlamına gelmektedir. Ancak bu organizasyonun işlemesi için bu işleyişteki kişilerin güvenilir olması birinci şarttır. Eğer zayıf bir halka olursa bu istihbarattan gelen bilgilerin faydadan çok zarar getireceği muhakkaktır. Sultan Abdülhamid’in Doğrudan doğruya kendi şahsına bağlı bir İstihbarat Teşkilâtı kurmasının gerekçesi budur.

İstihbarat için öncelikle pek çok farklı kaynaktan gelen ve ham halde bulunan bilgilerin işlenmesi, tasnif edilmesi yorumlanması ve bütün bu bilgilerden bir neticeye varılması ve en sonunda da harekete geçilerek tedbirler alınması gerekir.  Dikkat edilirse istihbaratta çok ileride olan İngiltere’de bu işleri için muazzam bir ekip ve finansman söz konusudur. Sultan Abdülhamid ise neredeyse bu işleri tek başına üstlenmiş ve başarılı bir şekilde 28 yıl yürütmüştür.

Nisa suresi 83. Ayetinde şöyle buyuruyor Rabbimiz:
“Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.” Ayette bir haber geldiğinde bu haberin “yetki sahibi kimselere” götürülmesi arzu buyruluyor bunun gerekçesi ise ancak o yetkili kimselerin hüküm çıkarabilecek nitelikte olanlarının onu anlayıp değerlendirebileceği belirtiliyor.

Yıldız İstihbarat Teşkilâtı 1880 yılında II. Abdülhamid Han tarafından kurulmuş istihbarat teşkilatıdır. Teşkilât-ı Mahsusa ise İttihat ve Terakki Cemiyeti bünyesinde Enver Paşa’ya bağlı olarak kurulan gizli teşkilattır. İttihatçılar madem o kadar şikâyet ediyordu neden bu sistemin aynısını kurma gereği duydu?

Jurnalcilik ya da ispiyonculuk olarak küçümsenen Sultan Abdülhamid Han’ın istihbarat faaliyetleri ülke içinde Ermeni komitacılarının faaliyetlerini diğer azınlık faaliyetlerini, yabancı devletlerin faaliyetlerini izlerken bir yandan da yurt dışında da oldukça iyi organize olmuştu. Londra, Paris, Roma başkentleri başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde istihbari faaliyetlerde bulunuluyordu. Çok kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayılan hafiyeleri sayesinde saraya, ayda 3000’den fazla jurnal geldiği söylenmektedir. Teşkilat, 1908 yılında Sultan II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilişine kadar faaliyetlerine devam etmiştir.

Şehzade Abdulhamid Kayıhan Osmanoğlu…