HALİFE-İ MÜSLİMÎN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HALİFE-İ MÜSLİMÎN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HALİFE-İ MÜSLİMÎN


Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî Efendi (kaddesallahu te'âlâ sirreh) buyurdular ki;
“Başkal’a şehrinde bir medresem vardı. Bu medresede yirmi-otuz talebe okutuyordum. Talebenin yimesi içmesi, elbiseleri, bütün masrafları hep bana ait idi. Bir gün ders veriyordum, kapı açıkdı, içeri gayet temiz giyinmiş bir bey geldi. Selam verdi ve dersi dinledi. Ders sonunda yanıma geldi;
-Efendim kaç talebeniz var? Hangi kitâbları okutuyorsunuz? Hangi kitâblara ihtiyacınız var?
diye sordu. Ben de lâzım olan birçok kitâb ismi verdim. Biraz sonra cebinden defterini çıkardı, bütün ihtiyaçlarımı deftere yazdı. Sonra veda etdi, gitdi. Konuşması gayet nazik, elbisesi gayet muntazam ve temiz olduğundan, bunun bir İstanbul beyi olduğunu anladım. Birkaç ay geçti. Ben artık bunu unutmuştum.
Birgün medreseye postacı geldi. Seni postaneden istiyorlar dedi. Gittim. Bunlar sana geldi dediler. İki büyük sandık gösterdiler. O iki sandık kitâb dolu idi. Kitâbları, sandıkları aldım, hayvana bindirdim. Medreseye getirttim. Sandıklar açıldı. Bir de ne bakayım, sandığın içinde iki ay evvel ismlerini yazdırdığım kitâblar.
Üzerinde bir kağıt: 
"Halife-i müslimîn Sultan Abdulhamid Hân’ın hediyyesidir"
Demek ki, Sultan Abdulhamid Hân bütün Anadoluya, bütün ilm yuvalarına, böyle bedava kitâb gönderiyordu.