Gavs-ı Hizaniden Hikmetler-15 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gavs-ı Hizaniden Hikmetler-15 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gavs-ı Hizaniden Hikmetler-15

Minah-81 : Gavs’a (kuddise sirruh) soruldu : " Bir müridin, şeyhini inkar eden, bir zahir hocası var. Mürid ona sılayı rahimi (gidip gelmeyi) kessinmi?''Cevaben : "Alakasını kessin''deyip akli ve nakli deliller gösterdiler.Nakli deliller diğer meşayihlere hatta, sahabelere kadar ulaştı.Bunlardan anlaşıldı ki şeyhleri inkar eden hak sahiblerini, babaları da olsa müridler terketmelidir. Çünki şeyhler hakkın (Allah) (celle celaluhu)'ın naibi olduğundan onların hakkı bütün hakların önünde ve üstündedir.Müridlik iradeyi, şeyhin iradesine tabi kılmakla olur. Muhabbet ve buğz da iradenin bir şubesi olduğundan mürid, muhabbet ve nefretini, şeyhin muhabbet ve buğzuna mutlak ve istisnasız olarak bağlamadıkça şeyhin hakkı eda edilmez..
Minah-82 : "Şii olan seyyidler hakkında ne emir ederseniz ?'' diye Gavs’a (kuddise sirruh) soruldu. ''Şiilik ve ehli bid'at olma vasfına buğz edilir.Lakin zatına edilmez. Münkir seyyide de aynı muamele edilir.''
Minah-83 : Ehl-i kalbin birbirini inkarı inkar değildir. Herbirinin kendi mesleği üzerine gayreti, daha zakin ve faydalı kabul ettiği yoluna takviye için bir uğraşmadır.
Bu uğraşmalar şeyhler arasında olduğunda mürid onlara buğz etmeyecektir. Bu sohbetten sonra bir fakir Nefahat'te yazılı olan Şeyh-ül İslam Herevi'nin Şeyhi Huseyri ile uğraşan İbn-i Semnun'e karşı geldiğini söyledi.
Gavs (kuddise sirruh). ''Eğer eski ise mürid hiç bir şeye karışmaz. Diğer evliyayı sevdiği gibi o uğraşanı da sever.
Eğer bu uğraşma müridin zamanında ise, şeyhine gayret için ona karşı gelir. Onunla alakasını keser. Fakat bununla onu inkar etmeyip, ona eziyet vermemelidir.
Fakir dedi:" Yani sahabelerden birbiriyle uğraşanın hicreti (birbirleriyle konuşmaması) gibi.''
Gavs: ''Evet'' dedi. Sonra sahabe-i kiramın kendi aralarında geçen bazı durumlarını dile getirdi. Fazilet sahibi olanın fazlının kabul edildiğini, herkesin fikrini açık olarak söylemesinden sonra hakkın ortaya çıktığında ona tabi olduklarını beyan etti.
Amr bin As'ın (radıyallahu anh), Ammar (radıyallahu anh)'ın katilini cehennemle müjdelemesini, Hz. Muaviye (radıyallahu anh)'nin Hz. Ali (radıyallahu anh)'nin hususi bir ilmi olduğunu söylemesini ve Zübeyr (radıyallahu anh) ile Talha (radıyallahu anh)'ın hak onlara açıklanınca savaştan vazgeçtiklerini ve diğer sahabi kıssalarını anlattı.
( Muaviye (radıyallahu anh) Hz Ali (radıyallahu anh)'i imtihan niyeti ile bir şahıs göndererek kendi vefat haberini yolluyor. Hz Ali (radıyallahu anh) bu sırra vakıf olarak H.z Muaviye (radıyallahu anh)'nin ölmediğini söylüyor. Bu hadise üzerine Hz Muaviye (radıyallahu anh) gerçekten Hz Ali (radıyallahu anh)'nin kendine has ilmi olduğuna şahadet ediyor.)