Nûr yaymak çok güç. Güç ama elhamdülillah mevcûd. Mevcûd, fekat müsâid olup da alan yok, kâbiliyyeti olan yok. O nûru, o feyzi almanın şartları var. Nedir o şartlar? Evvelâ îmân. Kâfirler, değil evliyâlardan, peygamberden bile alamadı. Ebû Lehebler, Ebû Cehller alamadı. Halbuki Sevgili Peygamberimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" mübarek kalbi, nûr dolu bir menba' idi. Nûr menbâ'ı! Büyücü dediler, sihrbâz dediler, yalancı dediler, şâir dediler. Nasîbleri olmadı, almadılar. Onun için evvelâ, o nûrları almak için ne lâzım? *Birincisi, îmân.* Sonra ne lâzım? *İkincisi, Ehl-i sünnet i'tikâdı.* Mezhebsizler alamaz. Mezhebsizler meşâyıh-ı kirâmdan, evliyâ-yı kirâmdan nûr alamazlar. Aldık derler, hatta şeyh olduk derler. Şeyhlik de yaparlar. Fekat hiçbir şeyden haberleri yokdur. Yalan, yalan söylüyorlar. Nerden anlıyoruz yalan söylediklerini? Konuşmalarından, yazdığı kitablarından anlıyoruz. İ'tikadları bozuk. Ya kitâbları, ya sözleri Ehl-i sünnet olmadığını gösteriyor.
O nûrları almanın *üçüncü şartı, harâm işlememek.* İçki içmiyecek. Faiz yemiyecek. Bunlar meşhûr olan şartlar. Daha çok şart var. Bugün Cum'a nemâzı için Alaca Hasen Mescidine gitmişdim. Hoca hutbede hep faiz alıp vermekden bahsetdi. Hoşuma gitdi. Yalnız, hutbe uzun sürdü. Doğru değil tabî, hutbeyi uzatmak mekrûhdur. Kısa kesmek sünnetdir. Demek oluyor ki, harâm işlemiyecek. Dedikodu yapmıyacak. Farzları yaparken kusûr etmiyecek. En birinci farz nedir? Nemâz. Nemâzı terk etmiyecek. Nemâzı terk eden kimse, evliyânın kalbinden feyz alamaz. Nûrları alamaz. O'nun kalb makinesi bozukdur çünki. Nasıl radyosu, televizyonu bozuk olan, radyo dalgalarını, sesleri, resmleri alamazsa, kalbi bozuk olan da, nurları, feyzleri alamaz. En mühim şartlar bunlar kardeşim.
(Hüseyin Bin said hazretleri)