Allahü teâlâ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Allahü teâlâ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Allahü teâlâ Sâlih müslümânlara üç husûsiyet vermişdir

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Evliyâ-i kirâmın kalbinden *Feyz* gelir. Yâni onun kalbindeki *Nûr*, karşısında kim varsa, ona akar. Yâni onun kalbinden, bunun kalbine *Nûr* akar. 


İşte bu nûra, *Feyz* denir. O büyüklerin kalbine bu *Feyz* gelmiş. Peki nereden gelmiş? *Resûlullah* Efendimizin mübârek *Kalbi* nden gelmiş. 


Resûlullahın kalbindeki o *Feyz* ler, o *Nûr* lar ve *Mârifet* ler, bizim kalbimize de gelir inşallah. Bizim kalbimize de o feyz akarsa, muhakkak kalbimiz temizlenir. 


Bizim de kalbimizden *Dünyâ* muhabbeti çıkar. Kalbin temizlenmesi demek, *Dünyâ* sevgisinin o kalpden çıkması demekdir. 


Kâfirler, fâsıklar harâmlara dalmış. Müslümân *Harâm* işlemez kardeşim, ama kalbinde dünyâ muhabbeti olabilir. 


Kalbi temizlenince, dünyâ muhabbetinden de sıyrılır. *Harâm* lardan nasıl kurtulduysa, diğer bütün *Günâh* lardan da böyle kurtulur. Bir kimseye bu *Feyz* gelince, kalbi tertemiz olur. 

Bu Dünyâ yı, televizyon seyreder gibi görür. Yâni Hayâl gibi görür. Kalbinde Dünyâ ya yer kalmaz. 


Kalbine dünyâ yerleşmez. Ne büyük Ni’met kardeşim. Ne mutlu büyüklerin Feyzine kavuşanlara. İmâm-ı Şâfiî ne buyuruyor? 


A’reftü şerre lâ Lişşerri, ne demek bu? Yâni kötü şeyleri öğrendim, onları yapmamak için. Kendimi onlardan korumak için. 


Lüzûmsuz konuşanı, Gıybet edeni aranızda tutmayın kardeşim. Evvelâ Nasîhat edin, dinlemezse ayrılın ondan, görüşmeyin, onunla Arkadaş lık etmeyin. 


Allahü teâlâ, Sâlih müslümânlara üç husûsiyet vermişdir. Birincisi, onlar Cömert dirler. Allahın kullarına İnfak ederler, İhsân ederler, onları se-vindirirler. 


İkincisi, onların kalbinde hiçbir mü’mine karşı, Kin ve Nefret yokdur. Yâni bütün müslümânları Sever ve muhabbet beslerler. 


Üçüncüsü de, onlar Emr-i mâruf yaparlar. Yâni insanlara İslâmiyeti öğretirler, Allahın dînini her tarafa yayarlar. En mühimi de budur efendim.

Allahü teâlâ, müslümânlara hizmet edeni çok sever

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Allahü teâlâ, müslümânlara *(Hizmet)* edenleri çok *(Sever)* kardeşim. Şimdi biz de, Türkiye’deki ve bütün dünyâdaki müslümânlara *(Hizmet)* ediyoruz. 


*(Dünyâ)* larına hizmet etmek kıymetli, *(Âhiret)* lerine hizmet etmek daha *(Kıymet)* li. 


Onların Cennete gitmelerine ve *(Küfr)* den, *(Cehennem)* den kurtulmalarına hizmet ediyoruz elhamdülillah. Bütün âbiler, bu sevâba *(Ortak)* dır kardeşim. 


Yeter ki, *(Allah)* için yapsın. Fakat elhamdülillah bizim âbilerin hepsi *(Allah için)* çalışıyor. Hepsi bu *(Sevâba)* kavuşacak inşallah. 


*(Kıyâmet)* de, karşımıza çıkacak bu *(Hizmet)* ler. Efendi hazretlerini seven, Ona *(Bağlı)* olan kimsede, muhakkak bir *(Kıvılcım)* vardır. 


*(Efendi)* hazretlerinin *(Nûr’u)*, onun kalbine bir kıvılcım verir. 


abdülhakim Arvasi Efendi hazretleri, *(Sofra)* da bâzen, tabağındakilerin yarısını yerdi, bir parça kalırdı. Onu da bana uzatırdı ve *(Al, bunu sen tamâmla)* derdi. 


Elhamdülillah, onunla *(İftihâr)* ediyorum kardeşim. Ne büyük ni’met. Bir *(Mürşid-i kâmil)* in yediği yemeğin bakiyesi bana *(Nasîb)* olurdu. 


Onların yemeklerinde *(Feyz)* vardır muhakkak. Bir gün de gitdim yine *(Efendi)* ye, ikindi namâzına. Efendi hazretleri yalnızdı odada. 


Bana; *(İkindiyi kıldın mı?)* dedi. Hayır efendim, daha kılmadım, dedim. *(Hadi gel, gidelim de berâber mescitde kılalım)* dedi. 


Çıkdım, abdest aldım geldim. *(Efendi)* nin peşinde mescide girdim. Sünnetleri kıldık. İkimiz *(Farzı)* kılacağız. Bana döndü; *(Hadi, sen imâm ol)* buyurdu. 


Şaşırdım efendim. Ben *(İmâm)* olacağım Efendiye. Hiç olmaz denir mi? *(Başüstüne efendim)* dedim. Berâber namaz kıldık.


Ben *(İmâm)* oldum, Efendi *(Müezzin)*. Ancak, o namâzı nasıl kıldım bilmiyorum. Titreye titreye, korka korka. 


Efendi’nin imâmı olmak bir *(İltifât)*. Bunlar, hep Efendi hazretlerinin *(Kalp)* lerindeki muhabbetin *(Eseri)* dir kardeşim. 


*(Muhabbet)* olmazsa, bunlar olur mu? Efendi hazretleri, sonra bana; *(Namazdan sonra nereye gideceksin?)* dedi. Efendim, Ankara’ya, dedim.