*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Ağızdan *Harâm* girmesi ne demek? Yâni yiyeceklerin *Helâl*’den mi, *Harâm*’dan mı geldiğinin belli olmaması demekdir.
Ağızdan harâm çıkması da, *Yalan*, *Dedikodu*, *Gıybet*, *Söz taşıma* ve *İftirâ* gibi harâmların işlenmesi demekdir.
Öyleyse *Yalan* söylemiyeceğiz, *Dedikodu*, *Gıybet* yapmıyacağız. *Söz* taşımıyacağiz, *İftirâ* etmiyeceğiz.
Böyle olursa, bunlara *Dikkat* edersek, Allahü teâlâ duâmızı *Kabûl* eder kardeşim. Eğer dikkat etmezsek, *Duâ*’mız kabûl olmaz.
● ● ●
Sultân Mahmûd-i Gaznevî, Ebül Hasan-i Harkânî hazretlerine; *Sizin hocanız Bâyezid-i Bistâmî hazretleri nasıl biridir?* diye sormuş.
Ebül Hasan-i Harkânî hazretleri de cevâben; Benim hocam *Bâyezid-i Bistâmî* hazretleri öyle biridir ki, Onu gören *Yehûdî* ve *Hristiyan*’lar, hemen *Müslümân* olurdu, buyurmuş.
Bu söz üzerine Sultân Mahmûd-i Gaznevî kahkahalarla gülmüş ve *Olur mu öyle şey?* demiş. Resûlullah Efendimizi, en yakınları olan *Ebû Cehil*, *Ebû Leheb* ve başkaları gördü.
Peygamber Efendimiz onlara *Yalvardı*, gene müslümân olmadılar da, senin hocanı gören *Yehûdî*’ler ve *Hıristiyan*’lar mı müslümân oluyordu? demiş.
Ebül Hasan-i Harkânî hazretleri de ona cevap vermiş ve buyurmuş ki: *Ebû Leheb* ve *Ebû Cehil* gibi kâfirler, Resûlullah Efendimizi, *Peygamber* olarak görmediler ki.
*Abdullahın Yetîmi* olarak gördüler. O *Göz*’le bakdılar, bunun için *Îmân* etmediler. Eğer onlar da Hazret-i Ebû Bekr gibi, *Allah’ın Peygamberi* olarak görselerdi, elbette *Îmân* ederlerdi.
Hocam *Bâyezid-i Bistâmî* hazretlerini gören yehûdîler, benim hocamı, *Allah’ın Evliyâ’sı* bilir, bu *Göz*’le bakar, onun için *Îmân* ederlerdi.
Bu cevap, Sultân Mahmûd-i Gaznevînin çok hoşuna gitmiş. *Çok doğru söyledin*, demiş ve Ebül Hasan-i Harkânî hazretlerine olan *Sevgi*’si kat kat artmış.