*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Bu gün insanların çoğu *Huzûr*’suz, neden acabâ? *Günâhkâr* olduğu için, *Günâh* işlemekden kalpler kararmış, sıkıntı basıyor. Hâlbuki *İlâç* belli. Nedir o?
O da, *Tövbe* etmek ve günahdan *Uzak* durmak. İlâcı bu, ama biraz *Acı*, insanlar da acı *İlâç* istemiyor, nefse karşı gelemiyor, *Sıkıntı*’dan da kurtulamıyorlar.
Bizim arkadaşlar gitmişler, *Beşiktaş*’ta bir *Kur’ân* kursuna, *Kitap* hediye etmeye. Kaç talebesi varmış biliyor musunuz? *Bin*. Bin talebesi varmış kursun.
*Bin tâne kitap hediye etdik, hocalarına da ayırdık!* demişler. Onlara da ayrıca hediye etmişler. Bunu işitince sevincimden kendimden geçdim kardeşim. Ne büyük *Ni’met* yâ Rabbî!
● ● ●
Allahü teâlâ *Rahîm*’dir, kullarına dâima *Merhamet*’lidir. Ama O’nun *Şedîd-ül ikâb* ismi de var. Yâni çok da şiddetli *Azâb*’ı vardır. Ama o şiddetli azap, *Küfr*’e karşılıkdır.
Onun *Rahmeti* öyle değil ki. Rahmet sebebsiz yağıyor. Onun için, azâba mâruz kalmamak için *Îmân* ve *İtâat* edeceğiz kardeşim. İtâat etdin mi, korkma.
*Ne gelirse yahşîdir!* diyor Ahmed Yesevî hazretleri. Her ne gelirse yahşîdir. Yâni her ne ki O’ndan geliyorsa, o *İyi*’dir ve *Kıymetli*’dir.
*Mâ esâbeke min hasenetin fe minallah*. Yâni size her ne *İyilik* gelirse, her ne *Seâdet* gelirse, hep *Allah*’dandır.
*Ve mâ esâbeke min seyyietin!* Size her ne kötülük gelirse, *Fe min nefsik!* Bu da nefsinizdendir, kendinizdendir.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde buyuruyor ki: Size gelen her *İyilik*, Allahü teâlâdandır, hem de *Sebebsiz*’dir, yâni karşılık olarak değildir. Ama size gelen her *Seyyie* yâni kötülük, kendinizdendir.
Âyet-i kerîmede Allahü teâlâ; *Ve küllün min indillah!* buyuruyor. Yâni size her ne iyilik gelirse, her ne seâdet gelirse, hepsi *Allah*’dandır.
*Hayrihî ve şerrihî!* Yâni *Hayr* da Allahdandır, *Şer* de Allahdandır. Hani şer, yâni kötülük *Nefs*’dendi?
Evet, sebep olarak, yâni sebep olmak îtibâriyle *Nefs*’dendir. Ama yaratmak îtibâriyle *Allah*’dandır. Kötülükler de *Allah*’dandır. O *İrâde* eder, O *Yaratır*.