Abdülhakîm Efendi bir gün Bâyezîd Câmi'inde va'z veriyor mübarek. Kürsüde, kelâm-ı ilâhîyi tefsîr ediyor. Neler, neler anlatıyor mübarek. Efendim, Allahü teâlânın nûru, ma'rifeti her an evliyâların kalbinden yayılıyor. Anlatdık ya, söylemeseler dahî, onların sükûtları ni'metdir. Fekat iş onu alabilmekde. Şimdi bu odada radyo dalgaları var mı, yok mu? Muhakkak var biliyoruz. Bilmesek var diyene inanmayız. Görmüyorum deriz, ama bildiğimiz için inanıyoruz. İşitmiyoruz, çünki alıcımız yok. Evliyâların kalbinden çıkan ma'rifetler, nûrlar da öyle, her an yayılıyor. Fekat alıcı olmayınca maalesef fâideli olmuyor. Zâyi' oluyor. Abdülhakîm Efendi de böyle, *"Ben zâyi' oldum"* buyururdu. Kimseyle görüşemiyor, konuşamıyor. Yaydığı nûrları alan yok. Abdülhakîm Efendi'nin mübarek kalbinden çıkan nûrları alan olmayınca, *"Ben zâyi' oldum"* buyuruyor.
(Hüseyin Bin said hazretleri)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder