Kuleli'den talebeleri Ali Aygün'e Arabî harflerle yazılmıştır.
Ve aleyküm selâm kıymetli kardeşim Ali Aygün
Zonguldak'dan gönderdiğiniz mektûbunuzu okudum. Cevâbda tekâsül ettiğim [üşendiğim] için afv ediniz. Tekâsül etmiyorum, mektûbu sıraya koyuyorum. Vakt, fırsat bulunca yazıyorum. Elhamdü [lillah] güzel yazmışsınız. Cenâb-ı Hakka şükr ediniz. Şükr edince ni'metini artdırır. Şükr demek ni'metin kıymetini bilmek, ni'meti emr olunan mahalde kullanmak demekdir.
1- Bayram nemâzında altı tekbîrin herbiri ayrı ayrı vâcibdir. İmâm bunlardan birini terk etse cemâ'at de imâma tâbi' olur. Nemâzdan sonra secde-i sehv yaparlar; imâm secde-i sehv yapacağını da bilemez ise, secde-i sehv yapmadıkları için iâde etmezler ve günâh olmaz. Çünkü nisyân [unutmak] afv olunur.
2- Secde-i tilâvet lâzım iken imâm terk etse, cemâ'at da imâm okurken duymuş olsa bile terk eder.
3- Cenâze nemâzında cemâ'at şart değildir. Bir kişi de kılabilir. Birden ziyâde kimse varsa üç saf üzere cemâ'at yapmak müstehabdır.
4- Tanımadığımız bir mü'minin cenâze nemâzından sonra imâm sorunca, "iyi biliriz" deriz ve onun îmânının iyi olduğunu kasdederiz. Küfrü sâbit olmayan kimse mü'min addolunır.
5- Bir cenâzenin kefeni içine Besmele-i şerîf ve sâir âyet-i kerîmeler,zikrler,duâlar,mübârek isimler yazılı kağıd koymak veya kefenine yazmak doğru değildir, câiz değildir.
Ramezân-ı şerîfin hakkımızda ve cümle din kardeşlerimiz için hayırlı olmasını duâ eder, duâlarınızı beklerim kardeşim.
Hilmi