-Bir kış günü, zamanın şöhretlilerinden biri ziyaretlerine gelerek âdâb-ı ziyâreti edâdan sonra: "Efendim, ben bir tefsîr yazdım [Yâsîn Sûresi tefsîridir], getireyim de tedkîk buyurun" dedi. Îşân (kuddise sirruh): "Tefsîr yazmak kim,biz kimiz. Getirirsen, yanan sobayı işaretle, şu sobaya atar, yakarım" buyurup [:S..., biz bu karargâhda nöbetçi onbaşısı gibiyiz. O büyük kumandanlar gitti. Onların yerini tutamayız. Bizim vazîfemiz, bu karargâha yabancıları sokmamaktır. Onların yaptıklarında ne kusur ve eksiklik buldunuz ki, tefsîr yazmak ihtiyâcını hissettiniz] yollu daha çok şeyler söylediler.
(Seyyid Abdülhakîm Arvâsî "kuddise sirruh")
[Son Halkalar ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî'nin Külliyatı, 2.cild, sf: 268-269]