Seyyîd Abdülkadir Geylani hazretleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seyyîd Abdülkadir Geylani hazretleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dirilen ölü!

🌹Gavs-ül-a’zam Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri rahmetullahi aleyh birgün bir mahalleden geçerken bir müslümanla bir hıristiyanın münâkaşa ettiklerini gördü. 

Sebebini sordu. 

Müslüman: 

“Bu hıristiyan, bizim peygamberimiz, sizin peygamberinizden üstündür diyor, ben ise, bizim peygamberimizin üstün olduğunu söylüyorum” dedi. 


Gavs-ül-a’zam, hıristiyana:

“Îsâ aleyhisselâmın Muhammed aleyhisselâmdan üstün olduğunu hangi delîlle isbât ediyorsun?” buyurdu. 


Hıristiyan, bizim peygamberimiz ölüyü diriltti dedi. 

Gavs-ül-a’zam rahmetullahi aleyh:

“Ben peygamber değilim. Sâdece Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma uyan bir müslümanım. Eğer ölüyü diriltirsem, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma inanır mısın?” buyurdu. 


Hıristiyan, inanırım dedi. Gavs-ül-a’zam: 

“Bana, harâb olmuş, eski bir kabir göster ve Peygamberimizin aleyhisselâm üstünlüğünü gör!” buyurdu.


Eski bir kabir gösterdi. Gavs-ül-a’zam, hıristiyana: 

“Sizin peygamberiniz ölüyü diriltmek istediği zaman, hangi sözleri söylerdi?” buyurdu. 


Hıristiyan, “kum bi iznillah = Allahın izni ile kalk, diril” söylerdi, dedi.


Bunun üzerine Gavs-ül-a’zam, ona: 

“Bu gösterdiğin kabirde yatan kişi, dünyâda şarkıcı idi. İstersen onu şarkı söyler hâlde dirilteyim, nasıl istersen öyle yapayım!” buyurdu. 

Peki, öyle olsun dedi. 


Gavs-ül-a’zam kabre döndü ve: 

“Allahın izni ile kalk!” buyurdu. 

Kabir açıldı ve ölü, şarkı söyler hâlde kalktı. 


Hıristiyan, bu kerâmeti görünce, Peygamberimizin üstünlüğünü kabûl edip müslüman oldu.


📚 Evliyalar ansiklopedisi

Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Tüccardan biri, Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin büyüklüğünü işitmiş. Kendi kendine; *Bu zât, Allahın sevgili kulu, Velî, kerâmetler sâhibi, acabâ nasıl bir adam?* diye merak etmiş. 


Gitmiş Bağdat’a, sormuş, bulunduğu yeri öğrenmiş. Ziyâretine gidip elini öpmüş, huzûrunda oturmuş. Bir de bakmış ki, üzerinde gâyet kıymetli bir *Elbise*, omuzunda çok kıymetli bir *Acem şalı* var. Kaç bin liralık kıymetinde. 


Kendi kendine düşünmüş. Demiş ki: Ben o kadar zengin tüccar olduğum hâlde, böyle kıymetli *Elbise* alamıyorum, giyemiyorum, hele böyle güzel bir *Şal* hiç kullanamıyorum, param yetişmiyor. 


Buna, *Allah adamı* diyorlar. Allah adamı böyle mi olur? Benim giyemediğim elbiseyi giyiyor. Bu Allah adamı dedikleri, tam Dünyâ adamı. Dünyâ adamına Allah adamı diyorlar. 


O böyle düşünürken, bir dilenci odaya giriyor. *Allah rızâsı için bir şey veren yok mu?* diye dolaşıyor. Herkes cüzdanını çıkarıyor. Fakîre vermek için *Bozuk para* arıyor. 


*Abdülkâdir-i Geylânî* hazretlerine sıra geliyor. Fakîr, Allah rızâsı için bir şey verir misin? diyor. Mübârek zât ona; *Şu sırtımdaki şalı al*, diyor. Fakîr de çekip alıyor, sonra çıkıp gidiyor. 


Ama tüccarın aklı da onunla berâber gidiyor. İçinden; *Vây canına, kaç bin akçelik şalı nasıl verdi?* diyor. Aklı ermiyor bu işe. 


Biraz sonra bir zengin geliyor. Elinde bir paket. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin huzûruna geliyor. Elini öperken; *Efendim, bu paketdekini âcizâne size hediye getirdim. Allah rızâsı için kabûl ediniz*, diyor. 


Mübârek zât; *Aç bakalım, nedir o?* buyuruyor. Açıyor, bir de ne görsün. Biraz evvel bir fakire verdiği o kıymetli *Acem Şalı*. Zengin diyor ki: 


Efendim, Fakîrin biri bunu satılığa çıkartmış satıyordu. Bakdım, çok hoşuma gitdi, çok kıymetli, bunu zât-ı âlinize lâyık gördüm, satın aldım. Allah rızâsı için kabûl edin, diyor. 


Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri de; *Pekâlâ, omuzuma koy!* buyuruyor. Sonra dönüyor o tüccara, buyuruyor ki; 


Biz dünyâ malını kullanırız, ama *Allah rızâsı için al* diyen olursa, alıyoruz. *Allah rızâsı için ver* diyen olursa veriyoruz. İstiyene *Al* diyoruz, getirene *Koy* diyoruz. 


Öyle deyince, tüccar kalkıyor, *Abdülkâdir-i Geylânî* hazretlerinin ayaklarına kapanıyor. Ve talebesi olmakla şerefleniyor.