-14 EKİM 1092 -
Hadîs ve fıkıh âlimi; Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alb Arslan ve oğlu Melikşâh’ın vezîri, büyük devlet adamı. Künyesi Ebû Ali olup, ismi Hasen bin Ali bin İshâk bin Abbâs’dır. 1018 (H. 408) senesinin Zilkade ayında, Tûs civarında Nûkan kasabasında doğdu. 1092 (H. 485) yılında Nihâvend’de, Hasen Sabbah’ın fedaisi bir Bâtınî tarafından şehîd edildi.
İlk tahsilini babasının yanında kardeşi Ebü’l-Kâsım Abdullah’la birlikte yapan Nizâm-ül-Mülk, önce Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Daha sonra Arabça ve Farsçayı mükemmel bir şekilde öğrendi. Fıkıh, hadîs, tefsîr, kelâm, edebiyat, matematik, mühendislik ve diğer fen bilgilerine vâkıf oldu. Şafiî mezhebi fıkıh bilgilerinde söz sahibi idi. Bir çok âlimden ders alıp hadîs-i şerîf dinledi. Zamanın meşhûr âlim ve edîblerinin sohbet ve derslerini hiç kaçırmazdı.
Nizâm-ül-mülk; vezir olduğu 1064 (H. 451) yılından şehîd edildiği 1092 (H. 485) yılına kadar, aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devleti’ne tam bir dirayet ve adalet ile hizmet etti. Sultan Alb Arslan’ın vefatından sonra, veliahd Melikşâh’ın tahta geçmesini sağlayıp, nizâm ve asayişin korunmasını te’min etti. Sultan Melikşâh zamanı, Büyük Selçuklu Devleti’nin en parlak ve en şanlı devri olmuştur.
Nizâm-ül-mülk, hiç abdestsiz bulunmazdı. Her abdest alışında iki rek’at namaz kılar ve Kur’ân-ı kerîm okurdu. Kur’ân-ı kerîme hürmet eder ve bir yere yaslanarak okumazdı. Kur’ân-ı kerîmi tazim ile okur ve nereye gitse yanında taşırdı. Müezzin, ezân-ı Muhammedî’yi okumaya başladığı zaman her ne iş yaparsa yapsın hemen bırakır, ezanı dinlerdi. Pazartesi ve Perşembe günleri devamlı oruç tutardı.
Nizâm-ül-mülk, bir Ramazan ayında şehîd edildi. O gün iftar sofrasında, bir çok âlim, evliya ve diğer insanlarla beraber bulunuyordu. Yemek bittikten sonra, Nizâm-ül-mülk odasına çekileceği sırada, bir gencin kendisine doğru yürüdüğünü gördü. Nizâm-ül-mülk, bir ihtiyâcı vardır diye o genci bekledi. Genç, Nizâm-ül-mülk’ün yanına gidince, hançerini çıkarıp saldırdı ve ağır yaraladı. Katil kaçmaya çalışırken, yakalanarak hemen öldürüldü. Nizâm-ül-mülk, olaydan sonra bir saat kadar yaşadı. Vefat ettiğinde, baş ucunda bir çok âlim, Sultan Melikşâh ve yakınları bulunuyordu. Herkes arkasından gözyaşı döktü. İsfehan’da Mahalle-i Giran’da, ortasından su geçen güzel bir yere defn edildi.